Yıllar önce bir yazımda “Burası Türkiye, her şey olabilir” diyen bir Alman bilim adamından söz etmiştim. Kısaca anımsatayım.
Didim’deki antik kazılarda Alman Arkeoloji Profesörü ile röportaj yapmıştım. Daha sonra bir restoranda yemek yiyecektik. Alman hoca siparişi verdi. Garson 'Yok' dedi. Biz kızınca hoca, “Sinirlenmeyin burası Türkiye her şey olabilir” dedi. Ardından telefon etmesi gerekti. Ancak telefon çalışmıyordu. Biz yine kızdık ve hoca aynı şeyi söyledi. Gün boyunca aksilikler devam ettikçe hoca “Burası Türkiye, her şey olabilir” diyordu. Bu anımı hiç unutmadım.
***
“Burası Türkiye”ye örnekler... Bazı TV kanalları kapatıldı, gazeteciler hapiste, kadına ve çocuğa istismar, kredi batağı... Say say bitmiyor.
Korona virüs açıklamasından dolayı Profesör Doktor Kayhan Pala hakkında soruşturma açıldı. Türk Tabipler Birliği Türkiye’de bu olaydan sonra açıklama yaptı. Açıklamada ilk vakanın duyurulmasından bu yana 16 haftanın geride kaldığı belirtilerek, 1 Haziran gerçekleştirilen yeniden açılmanın ve normalleşmenin olumsuz sonuçlarını gösterir nitelikte olduğu kaydedildi.
TÜİK yine akıllara zarar işsizliğin azaldığını açıkladı. Ardından DİSK de bu verilerin gerçeği yansıtmadığını bildirdi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, TÜİK’in Temmuz 2020 tarihi itibariyle alışılagelmiş skandallarından bir tanesine daha imza atarak, işsizliğin pandemi sürecinde neredeyse hiç yaşanmadığını aksine azaldığını açıkladı.
“Dünya genelinde pandemi nedeni ile olağanüstü koşullar yaşanırken, tüm ülkelerde kitlesel işsizlikler yaşanırken TÜİK’e göre 'ülkemizde hiç kimse işsiz kalmadı' demesi çok anlamsız.”
Gerçekten neredeyse her dört kişiden birinin işsiz ülkemizde.
***
Turizm Bakanlığı, “Gerekli önlemleri aldık, korkmadan yüzün” dedi. Baroların yürüyüşüne 'Virüs var' diye yasak getirilirken Avrupa ülkelerine 'Bizde virüs yok. Turist gönderebilirsiniz' denildi.
“Ben yaptım oldu”ya bir örnek daha: Çoklu baro sistemi yasalaştı. CHP Genel Başkanı bu düzenlemenin Resmi Gazete'de yayınlandığı gün Anayasa Mahkemesi'ne başvuracaklarını söyledi:
“Çoklu baro Türkiye Cumhuriyeti devletinin üniter yapısına ihanettir, üniter yapının kalbine sokulan hançerdir. Dolayısıyla buna izin verenler, bunu yasalaştıranlar, yasalaşması için el kaldıranların tarihsel sorumluluğu vardır. Osmanlı İmparatorluğu döneminde İstanbul’u işgal eden işgal güçleri de çoklu baro istemişlerdi. Lozan'da da çoklu baro istemişlerdi. Şimdi bunun aynısını yapıyorlar. Bir ilde iki vali olursa orada sorun olur. Bir ilçede iki kaymakam olursa, iki mal müdürü olursa orada sorun olur.”
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.