ERBARIŞTIRAN’DAN “CAMİDEN CEHENNEME”
Son yıllarda Fethullah Gülen’i konu alan o denli çok kitap yayınlandı ki, sayısını akılda tutmanın olanağı yok.
Gazeteci yazarların belgesel kitaplarının dışında, FETÖ’yle yolları ayrılanların da kaleme aldıkları kitaplara yenileri ekleniyor.
Bu kitaplardan ilk anımsadıklarımı, not ettiklerimi paylaşayım: Hikmet Çetinkaya’nın Fethullah Gülen'in 40 Yıllık Serüveni, Faik Bulut'un “Kim Bu Fethullah Gülen”, Saygı Öztürk'ün “Okyanus Ötesindeki Vaiz”, Süleyman Yeşilyurt'un “Pensilvanya Canbazı”, Nedim Şener'in “Ergenekon Belgelerinde Fethullah Gülen ve Cemaat”, Yılmaz Polat'ın “ABD'nin Özel Din Görevlisi”, Haki Demir'in “Fethullah Gülen'in Fikir Hilesi”, Barış Terkoğlu ve Barış Pehlivan'ın “Mahrem” ve “Sızıntı – Wikileaks'te Ünlü Türkler”, Zübeyir Kındıra’nın "Fethullah’ın Copları", İbrahim Sancak'ın “Paralel Örgüt mü Paralel Din mi?”, Aytunç Erkin'in “Fethullah Hoca'nın Şifreleri” adlı kitapları…
Bir süre İzmir’de Şenocak Yayınları’nı yöneten, şimdi İstanbul’da Truva Yayınları’nın Genel Yayın Yönetmenliğini yapan Tufan Erbarıştıran da “Camiden Cehenneme” adını verdiği belgesel romanıyla Fethullah kitaplarına bir yenisini ekledi.
İzmir’de Kestanepazarı Camisi’nden başlayıp Pensivanya’da görkemli yaşamla süren, imamlıktan halifeliğe soyunan, insan sevgisine gönlünde yer vermeyen, kurduğu cemaat yapılanması ile acımasızlığını sergileyen, “saçma sapan davranışların, yalanların, gizlerin, ikiyüzlülüğün” resmiyle, 15 Temmuz 2016 hain girişimiyle belleklerde acı izler bırakan bir Fethullah romanı Camiden Cehenneme.
Daha önce Çöl Çiçeği Masalı romanını da ilgiyle, merakla, beğeniyle okumuştum Erbarıştıran’ın. Bu kez gündemden düşmeyen, hep güncel olan Fethullah Gülen gerçeğini belgesel tadında bir romanla, ülkemizin yakın siyasal geçmişinden kareler de katarak izletiyor.
“Bu romanda, Fethullah Gülen ismi hariç, ona yakın olan bazı kişilerin isimleri hayal ürünüdür. Türkiye’de 1960’lardan 12 Eylül 1980 Askerî Darbesi ve günümüze kadar geçen süreçte yaşanan siyasi ve sosyal olayların büyük bir bölümü yazılmıştır” diyor Erbarıştıran.

DENİZ ÜNAL’IN “HAYAL PARKI”
Hayal etmek güzeldir. Umudu, sevinci, yaşama bağlılığı, gelecek biriktirmeyi diri tutan bir olgudur. Şairin de tutanağı, dayanağı, esin eylemidir hayal, imge, imgelem.
Adını dergilerden bildiğimiz, dört şiir kitabını da okuduğumuz şair Hülya Deniz Ünal da çocukları, çocuk kalanları, içindeki çocuğu yaşatanları bir hayal dünyasına, daha doğrusu “Hayal Parkı”na çağırıyor. Düş kurmak, düşler çoğaltmak için.
Hayal Parkı, İzmir yazın yaşamına katkı sunmayı amaçlayan genç bir yayınevinden, Duvar Yayınları’ndan çıktı. Çizer Murteza Albayrak’ın desenleriyle bütünleşen kitapta 24 şiir var.
“Sevgiyi, paylaşımı, her bir erdemi derinden sahipleniyoruz. Onca gezginlikten sonra Yeryüzü Parkı’na düşürüyoruz yolumuzu. Çünkü insanıyla doğasıyla tüm sevdiklerimiz orada. Çoluk çocuk hayatı bir park coşkusuyla yaşamak isteyenler, sözümüz size: Hayal Parkı Yolunuzu gözlüyor haydi!” diyor Ahmet Günbaş da kitabın arka kapak yazısında.
Hayat Parkı, Su Parkı, Lunapark, Gökyüzü Parkı, Yeryüzü Parkı, Çiçek Parkı, Parkyeri bölümlemeleriyle parktan parka koşturuyor bizi Hülya Deniz Ünal.
Hadi o zaman kitaptan bir şiir düşürelim parkımıza; adı Düş olsun…

“Düş, düşüme düş/ Peşimde kuş,/ Düşünceme, bırakma/ Uzaklara değil/ Yakınıma düş/ Koşalım uzaklara/ Gelecekten bir parça/ Her zaman yanımızda/ Orda hayaller mavi/ Umutlarımız yeşil/ Savaş nedir bilmeden/ Barışır her cümlemiz”