Önce insan olmalısın, dünyalıyım diyebilen dost-Sadık Gürbüz
İzmir-Gaziemir’de bir evin duvarına kırmızı çarpıyla “Defol Alevi” yazıldı. Nefret söylemi; infiale yol açtı, tepkiler çığ gibiydi. Çorum, Maraş Madımak katliamları anımsandı. Ortak akılda buluşan duyarlı vatandaşlarımız da Alevi yurttaşlara yapılan bu saygısızlığa, rezalete karşı durup, o yazıyı sildi; gül resmi çizdi!..
Bir komşuları da şu paylaşımı yaptı; “Gaziemir’in yerlisi olarak söylüyorum, bizler ‘bu mahallede Alevi var mı’ diye sorana evimizi kiraya dahi vermedik. Aynı ekmek, aynı su ile büyüdük!”
***
Sünni-Alevi ayrımı; yıllardır kaşındırılır durulur insanlık düşmanlarınca Provokasyondur! Şuursuzluktur şuursuzluk! Bıktıran ayrımcılıktır! Nefret suçudur! İnsan olabilmek değil miydi önemli olan?
Şair ne güzel yazmış, “Oysa insan olmak/ Çoğalabilmektir başkalarıyla/ İnsansın, birinin canı yanarken/ Senin de canın yanıyorsa” dizelerini.
***
Oktay Gökdemir ilkeli, muhalif duruşlu eğitim emekçisi bir akademisyen. Hani şu üniversitesinden “Solcu, Alevi, Demokrat, Atatürk” kimliğini hazmedemeyenlerce ‘kumpasla’ kovulan Hoca. Onu konuk ediyorum şimdi. Bakın ne güzel anlatmış Alevi’yi, Aleviliği: Horasan'dan düşmüşüz yollara... Pir Ahmed Yesevi'den almışız erkânı... Güvercin donunda gelmişiz Anadolu'ya... Suluca Karahöyük olmuş dergahımız... Hep insan için durmuşuz Semah'a... Baba İshak, Baba Resul… Bütün mazlumların sesi olmuş. Yoldaş olmuşuz onlara Suluca Karahöyük'te Hacı Bekdaş-ı Veli olmuşuz. Pirin dergahında dört kapı kırk kol olmuşuz. Balım Sultan, Karaca Ahmed, Hızır Baba, Hamza Baba, Yunus Emre, Pir Sultan, Saru Saltuk Baba, dedeler babalar dağılmışız Anadolu'ya, Urumeli’ne... Derdimiz insan, yolumuz hak deyu paylaşmışız somunumuzu...
"Okunacak en büyük kitap insandır" deyip harareti narda, kerameti baş'ta, "enel hak" deyip herşeyin özünü kendimizde aramışız. Uyur idik uyarmışlar diriye saymışlar bizi. Ebu Suud'un kanlı fetvalarında, Kızılırmak'a diri diri gömmüşler bizi. Yavuz'un, Hızır Paşa'nın, Kuyucu Murat Paşa'nın kuyularında can vermişiz. Yine de dönmemişiz yolumuzdan. Şah hatayi zülfikarın, Kılıç Hazreti Ali'nin, ehli beytin oniki imamların yoludur yolumuz. Tarih boyunca ezmişler bastırmışlar bizleri. Derken Sarı Paşa gelmiş. Birlikte yol tutmuşuz Milli Mücadele'de.
"Kemal Atatürk'ün aydın izinde bugün bize hoşgeldiniz erenler" diyen bir büyük insanlık davetinin mirasçılarıyız. Lâiklik özümüzdür özge candan önce. Demokrasi şiarımızdır.
Kadın; arzın merkezidir bizde herşey onunla başlar. Kadına el kaldıran düşkündür, yolumuzun yoldaşı değildir. Ve dahi Sivas'ta biz yandık. Çorum'da, Maraş'ta katledildik hunharca. Asla vazgeçmedik birlikte yaşama sevdamızdan. Farklılıklarımızla güzeliz çünkü. Hani o şarkıdakı gibi "Benzemez Kimse Sana Tavrına Hayran Olayım" diyen. Şimdi sen kirli el, evimizin duvarına "Defol Alevi" yazıyorsun ya... Önden buyur lütfen... Bu toprakların gerçek efendisiyiz. Oyuna gelmeyeceğiz! Sizi çok iyi tanıyoruz artık.
Alevi’si, Sünni’si birlikte kuracağız bu güzelim yurtta demokrasiyi...”
***
Metafizikçi yazar Marlo Morgan, ABD’li bir kadının Aborjinlerle yaşadığı 120 günlük serüveni anlattığı bestseller kitabı “Bir Çift Yürek”te şöyle der; “Kan ve kemik tüm insanlarda bulunur. Farklı olan; yürek ve niyettir!..”
Ne güzel bir tanımlama… İnsanlar arasında iyilikten başka üstünlük kabul edilmez! Evrende en kutsal yaratık insandır. İnsan olanın da insanı sevmesi, bütün aşklardan yücedir!
Kapına ‘Defol Alevi’ yazıyorlar, sen o yazıyı karalayıp yanına gül çiziyorsun; işte insan olmak!..