Sağlık Bakanlığı’nın 2024 yılı Sayıştay Raporu, İzmir Şehir Hastanesi’nde kamu kaynaklarının nasıl heba edildiğini gözler önüne serdi. Sözleşmede taahhüt edilen dijital patoloji sistemi hiç kurulmadı, hizmetler başlatılamadı, kullanılmayan doğal gaz için bile yüklü miktarda faturalar ödendi. Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol’un sözleri ise tabloyu özetledi: “Bugün ülkemizde kamu kaynaklarının israfı milyarlarla ifade edilebilecek boyutlara ulaşmıştır.”

İzmir Şehir Hastanesi Laboratuvar Hizmetleri Yöntem Beyanı’nda ayrıntılı şekilde yer alan dijital patoloji sistemi hiç kurulmadı. Bu eksiklik nedeniyle hem hizmet hiç başlatılamadı hem de kamu zararına yol açıldı. Raporda, İzmir ve Gaziantep şehir hastanelerinde sözleşmede taahhüt edilen cihazların temin edilmediği, bunun doğrudan sözleşme ihlali olduğu kaydedildi.

Sayaç hataları kamuya fatura edildi

Raporun çarpıcı bulgularından biri de doğal gaz tesisatı projelendirmesi sırasında yapılan hatalar oldu. Yanlış sayaç seçimi nedeniyle hastane hiç tüketim yapmadığı durumlarda bile yüksek faturalar ödedi. Sayıştay, bu yanlış projelendirmelerin kayıplara yol açtığını ve tesisat revizyonu ile düzeltilmesi gerektiğini vurguladı.

“Sayıştay raporları artık önemini yitirdi”

Birlik Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Doğruyol, raporun ardından yaptığı açıklamada denetim mekanizmalarının işlevsizliğine dikkat çekti:

“Eskiden Sayıştay denetçileri bir kuruma gittiğinde ve rapor çıktığında kurum adeta karmakarışık olurdu. Çünkü çok önemliydi Sayıştay raporları. Ancak bugün bakıyoruz ki Sayıştay raporlarında yolsuzluklar bile doğrudan “yolsuzluk” olarak geçmiyor. Sadece “şu tespit edilmiştir, bu tespit edilmiştir” gibi ifadelerle geçiştiriliyor.

Şehir hastanelerine gelirsek, Biz yıllardır söylüyoruz: Otoyol yapılıyor, havaalanı yapılıyor, kamu kaynakları kullanılarak büyük ihaleler veriliyor. Devletin sırtına ağır yük bindiriliyor. Şehir hastanelerinde de durum farklı değil.

Oysa şehir hastanelerinde yapılan hizmetler, zaten devlet hastaneleri veya eğitim ve araştırma hastanelerinde de verilen hizmetler. Vatandaş için ulaşım zorlaşıyor, içeride ise devasa binalarda hizmet almak karmaşık hale geliyor.

Dünya standartlarına baktığınızda 350 yataklı hastaneler çok daha verimli, kolay yönetilebilir ve hizmet sunumu açısından etkin. Bizde ise devasa hastaneler açılıyor, ama esas amaç rant. Sayıştay raporlarında ortaya çıkan bulguların da şirketler için pek bir önemi olmadığını düşünüyorum. Çünkü harcama kalemlerinin büyük yükü devletin sırtında. Şirketler ise hastane içerisindeki ticari alanlardan –çay ocağı, lokanta gibi işletmelerden– kazanç sağlıyor. Bu ihalelerin kimlere verildiğine bakmak da ayrıca önemli.

“Kamu kaynaklarının israfı milyar dolarlarla ifade ediliyor”

Foça’da gençlik kampı başladı: Gençler Kumburnu’nda buluşuyor
Foça’da gençlik kampı başladı: Gençler Kumburnu’nda buluşuyor
İçeriği Görüntüle

Raporda ortaya çıkan eksikliklerin sadece görünen kısmı olduğunu belirten Doğruyol, sert ifadelerle devam etti:

Sayıştay’ın tespit ettiği cihaz eksikliklerinin ve faturalandırma hatalarının dışında da pek çok haksız harcama olduğuna inanıyoruz. Denetim mekanizmaları zayıf kalıyor. “Kim kimi denetleyecek?” diye sormak lazım. Denetleyenlerin de ne kadar özgürce görev yapabildiği tartışmalı. Hatta denetçilerin raporlarına müdahale edildiği bile biliniyor.

Mesela siz İzmir’de dijital patoloji sisteminin kurulmadığını ve buna rağmen ödeme yapıldığı ortaya çıkmış. Emin olun ki buna benzer pek çok kalemde haksız ödemeler var. Örneğin doğal gaz sayaçlarındaki hatalar yüzünden tüketilmeyen enerji için fatura ödenmesi de elbette kamu kaynaklarının israfıdır. Ama keşke israf sadece bununla sınırlı olsa. Bugün ülkemizde kamu kaynaklarının israfı milyar dolarlarla ifade edilebilecek boyutlara ulaşmıştır.

Sayıştay raporları kamu kaynaklarının yanlış kullanıldığını ortaya koyuyor. Ama raporların yaptırımı olmadıktan sonra bu tespitlerin bir anlamı kalmıyor. Eksikliklerin, usulsüzlüklerin faturasını kim ödemesi gerekiyorsa o kişilerin ödemesi lazım. Bu sorumluluk yerine getirilmediği sürece raporların hiçbir değeri yok. Üstelik şehir hastanelerinin sözleşmeleri kamuoyuyla paylaşılmıyor. Siz neyi kimden saklıyorsunuz? Sonuçta bu hastaneler 80 milyon vatandaşın vergileriyle yapılıyor. SGK üzerinden, vatandaşın cebinden çıkan paralarla dönüyor. Burada şeffaflık olmalı. İhale şartnameleri, sözleşmeler açıkça ortaya konulmalı ve kamuoyuna sunulmalı.”

Kaynak: özge uyanık