İzmir Şehir Tiyatroları (İzBBŞT), yeni sezonda dünya tiyatrosunun klasikleri arasına giren “Cadı Kazanı” ile sahaya dönüyor. Kurum, Arthur Miller’ın 20. yüzyılın en sert politik alegorilerinden biri kabul edilen metnini Ekim ayı içinde seyirciyle buluşturmayı hedefliyor. Hazırlıklar, oyunun ilk masa başı okumaları ve sahne düzeni denemeleriyle çoktan başladı; prova takvimi yoğun, ekip kalabalık, beklenti yüksek. İzmirli tiyatroseverler, sezonun daha ilk ayında hem düşünsel hem estetik anlamda güçlü bir buluşmaya hazırlanıyor.

20.08.2025 64E8A955 Da64 45Db A8F9 59398E6F312B

İzmir’de doğalgaz çalışmaları toplu ulaşımı etkiliyor: İki hatta geçici düzenleme
İzmir’de doğalgaz çalışmaları toplu ulaşımı etkiliyor: İki hatta geçici düzenleme
İçeriği Görüntüle

Usta ekip aynı sahnede

Yapımın rejisör koltuğunda Türkiye’de sahne sanatlarının yaşayan ustalarından Lemi Bilgin bulunuyor. Metnin dramaturjik omurgasını Duygu Kankaytsın Çelenk kuruyor; oyunun sahne dünyasını Anıl Ateş tasarlarken, dönem duygusunu kostümler üzerinden Deniz Bilgili taşıyacak. Geniş kadrolu yapıtta usta ve genç kuşak oyuncular aynı tablo içinde buluşuyor: Meltem Cumbul, Levent Üzümcü, Harun Özer, Selen Bayındır, Hayriye Çam, Ecem Aydın, Dine Altıok, Mehmet Onur Atbaş, Başak Akbay, Şirin Saraçoğlu, Ayhan Anıl, Özgür Molla, Sonay Eren, Burak Şentürk, Berivan Kater ve Ceren Parlar ekipte yer alan isimlerden bazıları. Bu zengin dağılım, metnin kalabalık sahnelerini ve toplu psikolojiyi sahnede güçlü bir ritimle kurma fırsatı sunuyor.

20.08.2025 7B952Bb1 64C4 4Fd8 9Ce6 Bb24B96504D0

Metnin izinde güncel bir okuma

“Cadı Kazanı”, 1950’lerde ABD’de yaşanan ve tarihe “McCarthy dönemi” olarak geçen politik iklimin sinir uçlarına dokunan, ama köklerini Salem’deki 1692 cadı davalarına uzatan bir metin. Arthur Miller, birey ile iktidar, vicdan ile korku, hakikat ile manipülasyon arasındaki gerilimi zamansız bir anlatıyla kuruyor. İzmir’deki bu yeni yorum, metnin tarihsel katmanlarını bugünün sorularıyla buluşturmayı amaçlıyor. Levent Üzümcü, geçen sezon İzBBŞT’nin genel sanat yönetmeni olarak bu oyunu sahneye taşıma iradesini dillendirmiş; dönemin siyasal ve toplumsal ikliminin, Miller’ın klasik metnine yeniden bakmayı gerektirdiğine dikkat çekmişti. Şimdi o söz, prova salonlarında ete kemiğe bürünüyor.

Cadı Kazanı’nın anlatısı

Miller, oyunda Salem’deki cadı davalarını bir toplumsal histeri anatomisi gibi ele alır. Ormanda gizlice ritüeller yapan bir grup genç kızın, yakalandıklarında kendilerini korumak için başkalarını suçlamasıyla başlayan süreç, kısa zamanda tüm kasabayı kaplayan bir paniğe dönüşür. İftira mekanizması, korkuyu toplumsal baskıya, toplumsal baskıyı da adalet sisteminin çarpılmasına taşır. Masumlar sorgulanır, tutuklanır, hatta darağacıyla yüz yüze kalır. Miller’ın metni, bir yandan bireysel vicdanın sarsılmazlığını sınarken, öte yandan kitlesel baskının nasıl örgütlendiğini gösterir. İzmir’deki sahnelemede bu gerilim hattının, kalabalık sahneler, koro düzenleri ve topluluk hareketleriyle görünür kılınması hedefleniyor; böylece bir karakter dramından öte, bir toplum fotoğrafı izleyici karşısına çıkacak.

Kaynak: Haber Bülteni