Ortalık çiçekler baharı, kuşlar şenliği… İlkyaz renkleri gönlümüze, gözümüze umut dokuyor.
Ah ne güzel, yeniden dağlarına bahar gelmiş memleketimin! Vadilerine, ovalarına, yaylalarına, yamaçlarına…
Şarkılar, şiirler, öyküler, romanlar, resimler, ilkyaz sözleri, izlekleri, anlatılarıyla gönül gönüle…
Önümüz Nisan; önümüzde bahar aydınlığı… Şairin de yüreği kıpır kıpır. Düşleri, dizeleri, aşkları bahar kokuyor.
İzmir’in dağları bahar telaşında… İzmir’in dağları çiçek, İzmir’in sokakları, alanları, evleri bahar kokuyor.
Cahit Külebi usta anımsanmaz mı bu günlerde. Orhan Veli duyumsanmaz mı dizeleriyle? “İmkânsız şey/ Şiir yazmak / Aşıksan eğer;/ Ve yazmamak,/Aylardan Nisansa.”
İzmir’e dizelerin, şiirlerin arasında girsem, ne çok şairin sesini duyarım, biliyorum. Ben de eğer 40 yıldan bu yana bu kentte yaşıyorsam, bu kente tutkunsam, vurgunsam, sevdalıysam, şiirlerimin bir yanı da elbet İzmir kokar. Boşuna yazılmış değil “Dingin Sözler Avlusu” kitabına giren İzmirli şiirlerim.
Alsancak’tan, Karşıyaka’dan, Güzelyalı’dan, Eşrefpaşa’dan, Konak’tan, Kemeraltı’dan, Çiğli’den, Bayraklı’dan, Kordon’dan, 8 bin 500 yıllık kadim kentin Yeşilova Höyüğü'nden, yitik göl Halkapınar’dan, Meles’ten, Homeros’tan geçen yolum anılar boyu sürer.
Bu duygularımla İzmir’i dolaşırken, bin 174 sayfalık “İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar” kitabını anmamak olası mı?
Muhittin Bilgin ve Mehmet Zeki Gündüz’ün İzmir şiirleriyle donanmış seçkiler kitabı esenler beni. Hele şu günlerde… Onlar “İzmir sevdasını yaşayanlar, bu sevdalarını bir de ozanlarımızın dilinde duyumsasınlar istedik” diyorlar ya haklılar.
Bu kapsamlı, oylumlu seçkinin arasında dolaşırken, dilimden düşmüyor İzmir’in Dağlarında Çiçekler Açar marşı. Heyecanla, coşkuyla mırıldanıyorum. Türkiye’nin her yeri bu marşla çınlıyor diyesim geliyor. Umudun çiçekleri açıyor içimde. Duygumu kışkırtıyorum!
Muhittin Bilgin bir Türkçe sevdalısı. Türkçenin doğru yazılımına, söylemine, kullanımına duyarlı davranan bir yazın ustası.
Hiç üşenmeden, erinmeden uzunca süren bir çalışma, tarama, derleme çalışması yaparak “Tanıklarıyla Deyimler Sözlüğü” adlı beş ciltlik yapıtını da oluşturan bir dil emekçisi.
Yirmi bir bin dolayında deyimi, yaşamda olan olmayan yazarlardan, öykücülerden, şairlerin dizelerinden, metinlerinden örnekler vererek...
Deyimleri daha çocuk yaşlarımızda duyardık dedelerden, ninelerden, amcalardan, teyzelerden, komşulardan… Okullu yıllarımız başlayınca deyimin ne olduğunu anlamaya, öğrenmeye, kavramaya çalıştık.
Denenmiş, sınanmış, özümsenmiş, olgunlaşmış söz öbekleri olduğunu daha sonra algıladık.
Deyimler üzerine çok sayıda yayın olduğunu biliriz. Ancak bu konuda araştırmacılığına, bilgisine, deneyimine güvendiğimiz Ömer Asım Aksoy’un, Emin Özdemir’in, Ali Püskülllüoğlu’nun, M. Ertuğrul Saraçbaşı’nın, İbrahim Minnetoğlu’nun yapıtlarını unutmak olası değil.
Muhittin Bilgin Tanıklarla Deyimler Sözlüğü’nün önsözünde “dil birimlerini bağlam içinde değerlendirme yaklaşımıyla oluşturulan bir çalışma” olduğunu anlatıyor.
Tanıkların belirlenmesi için 841 yazarın, şairin bin beş yüz dolayında yapıtını taramak, oradan yirmi bini aşkın deyimi örneklendirmek, beş ciltlik, üç bin sayfalık bir yapıtı yaşama geçirmek kolay iş değil. Ancak sevgili Muhittin Bilgin, zor olanı özenle, sabırla, büyük emekle başarmış.
Böyle bir yapıtı dilseverlere, Türkçeye saygı duyanlara, özenle kullananlara, dil, yazın severlere kazandırdığı için Bilgin’i içtenlikle kutluyorum.
İzmir’in İçinde Çiçekler Açar’ı, Tanıklarıyla Deyimler Sözlüğü’nü gözümün erişebileceği, elimin ulaşabileceği en yakın yerine yerleştirdim.