Tiyatro, şiir, öykü, desen, resim… Tutkuyla, özveriyle yapılan yazın, sanat dergiciliği… Kültüre, sanata adanmışlık… Sanata, yazına, kent kültürüne emek veren bir iyi insan sevgili Gündüz Badak’ı da yitirdik geçen hafta!
Gerence’de İltur Sitesi’nde Badak’ın eski dostlarından, tiyatro sanatçısı, yazar Yaşar Ürük ve şair Güzin Oralkan’la onu andık.
İzmir’de 22 yıldan bu yana yayımlanan “İZMİR-İZMİR Kent Kültürü ve Sanat Dergisi”yle özdeşleşen Yayın Yönetmeniydi. Onu Aralık 1962-Ekim 1964 yıllarında çıkan Evrim Dergisinin Yönetmeni olarak da anımsıyoruz.
İzmir-İzmir Dergisi’nin bende de önemli, anlamlı yeri vardır. Birkaç şiirimle, ama daha çok deneme ve kitap tanıtım yazılarımla uzun süre yer aldım. Orada yazmaktan her zaman mutluluk duydum.
Sosyal iletişim ağı facebook’ta ölümünün ardından onun dostları, sevenleri de iletileriyle, yorumlarıyla yer aldı. Bunlardan birkaçını paylaşmak istiyorum.
Şair Ali Özpalanlar geçmiş yıllardan anısını aktardı: “1979'da Yeni Sanat dergisini bir avuç edebiyat aşığıyla 7 sayı çıkardık. Yarım yüzyıl kadar önce bir arada olmaya başlamıştık can dostum Gündüz Badak'la. TAD (Türk Amerikan Derneği) Tiyatrosunda genellikle kendi yazdığı onlarca oyunun yönetmenliğini de yapıyordu.”
Şair Ahmet Günbaş “Her şeyin ötesinde alçakgönüllü ve güler yüzlü kişiliğiyle ilgimi çekmişti varlığı. Hiç unutmam; Erken Ölümlü Şairler Antolojisi için kollarımı sıvadığımda, Levent Atalay hakkında her türlü veriyi ondan edinmiştim. Ha, bir de kırmızı şarabı çok sevdiği kalmış aklımda! Gündüz Badak’ı yitirmek pek ağır geldi bana! İzmir de etkilenmiştir bundan, eminim.” diyordu.
İzmir-İzmir’in yıllardır sahipliğini yapan Tufan Atakişi’nin seslenişi de içimizi burkuyordu: “47 yıllık ustamı, ağabeyimi daha da önemlisi dostumu kaybettim. Çok üzgünüm.”
Öykücü Emel Kayın’ın seslenişi bir çığlık gibiydi sanki: “Uzun bir gecede uzun bir keder gibi / Kısa bir hikâyenin içine sızan ölüm / Sus artık!”
Şair Selami Şimşek de Gündüz Badak’ın ölümünden duyduğu üzüntüyü şu sözlerle paylaştı benimle: “Zamanı durduran tek şey sanattır. Onunla anılır geçmiş. Bazı insanların bıraktığı boşluk doğa kanunları gibi hemen doldurulamaz. Belirleyici olan bıraktıklarıdır. İnsanı insandan, insanı doğadan ayıran özellik de budur. Gündüz Badak; kent kültürüne, sanata ve sanatçıya verdiği değerlerle bu mutluluğu yaşamıştır.”
Şair Cem Seyhun Ünbay da Badak’ın ayrılışından duyduğu kederi dizelerine yansıtmıştı: “ağzımda mumlar /ağzımda kumlar/ ağzım yanıyor.../ ağzımda harfler / ağzımda sesler /ağzım kanıyor... ağzımda surlar /ağzımda durlar / ağzım acıyor...”
Öykücü Yıldız İlhan da Gündüz Badak’ın arkasından sıcağı sıcağına şu satırlarla veda ediyordu eski dostuna: “Yıllar mı geçiyor, biz mi rolümüzü tamamlayıp iniyoruz sahneden Sevgili Gündüz Badak? İyi ki yollarımız kesişti, tanıdım seni. Bu bir veda değil bir adres değişikliği. Üretim heyecanın, dostluğun, güler yüzün ve yaşamınla hep var olacaksın aramızda.”
İzmir-İzmir Dergisi’nin bir süre sahipliğini de yapan Serdar Uçar da kadim dostu için şöyle sesleniyordu sanal ortamdan:“38 yıllık dostum, arkadaşım, abim, ustam aniden çekip gitmek olmadı. Yüreğine yenilmek hiç yakışmadı. Tüm sevenleri koydun geride, çekip gitmek sana hiç yakışmadı. Ne büyük yürekti senin yüreğin. Tüm sevgileri aldın içine. Acımız çok büyük.”
76 yılla sınırladı ömrünü Gündüz Badak! Sanat, kültür adına ilgisini, özverisini, emeğini hiç eksiltmedi İzmir’den. Yeni dönemde her hafta Çarşamba günleri şiirler, söyleşiler, güncel konularla yine sanat adına toplantılarını sürdürecekti. Olmadı, acıklı bir oyun oynadı, sahneyi terk etti!
Onu sevgiyle, saygıyla anacağız hep. Işıklar içinde uyusun.