Birleşik Kamu-İş sendikasına bağlı kamu emekçileri İzmir’de SGK Konak binası önünde bir araya gelerek insani koşullarda çalışma taleplerini yükseltti. “İnsanca yaşamak istiyoruz” ve “Direnen direne kazanacağız” sloganı atan emekçiler zam teklifi istedikleri gibi değiştirilmezse iş bırakacaklarını duyurdu.
Birleşik Kamu İş Sendikası tarafından yapılan basın açıklaması şu şekilde:
“Bilindiği üzere; milyonlarca kamu emekçisi, emeklisi ve onların ailelerini ilgilendiren 8.Dönem Toplu Sözleşme sürecinde Bakanlık, taktiksel olarak son ana kadar sakladığı teklifini nihayet salı günü vermiştir. Gülünç bile denemeyecek teklifteki oranlar, teklifin neden son günlere sıkıştırıldığının da anlaşılmasını sağlamıştır.
Kamu emekçisinin evine meyve sebzenin taneyle, etin ayda bir girdiği; maaşın yarısına yakınının kira ve faturalar gibi kaçınılmaz giderlerle eridiği şu dönemde hiç utanmadan verilen ücret zammı teklifi şöyledir:
2026'nın ilk altı ayı için yüzde 10, ikinci altı ayı için yüzde 6,
2027'nin ilk altı ayı için de ikinci altı ayı için de yüzde 4.
Oysa konfederasyonumuza bağlı AR-GE birimi Kamu Ar'ın araştırmasına göre Temmuz ayında bile açlık sınırı 27 bin 670, yoksulluk sınırı ise 85 bin 344 lirayı bulmuştur. Bu verilen teklifle memura açlık sınırı ile yoksulluk sınırı arasındaki alan reva görülmüş, ölümü gösterip sıtmaya razı etme taktiği devreye sokulmuştur.
Kabul etmiyoruz:
Kamu emekçisinin hakkını, alın terini, umudunu, geleceğini sattırmayacağız!
Şimdi karşımıza gelen teklif “Biz satarız” demektir. Bu teklif kamu emekçisine de emeklisine de “daha da sürün” demektir. “Biz yıl içinde iyimser tutup sonra 10 defa değiştirdiğimiz enflasyon öngörülerimizin bile altında bir teklifi yapmaktan utanmıyoruz” demektir. Memur çocuğunu okutamasın, evine boynu bükük girsin, en temel ihtiyaçlarını dahi karşılayamasın demektir.
Kamuoyu huzurunda açıkça söylüyoruz: Bu sefalet teklifinin gerçek hayatta, gerçek enflasyon karşısında ve vicdanlarda karşılığı yoktur.
Birleşik Kamu-İş olarak bir kez daha ilan ediyoruz, olması gereken açıktır:
1- Taban aylığı katsayısı, aylık katsayısı, yan ödeme katsayısı, ek ödeme ve diğer maaş kalemlerinde önceki yıllardan kaynaklanan ve devredip duran kayıpların telafisi nedeniyle bu kalemlerde yüzde 72 artış kaçınılmazdır.
2- Ayrıca 31.12.2025 itibariyle taban aylığı katsayısı, aylık katsayısı, yan ödeme katsayısı, ek ödeme ve diğer maaş kalemlerinde ise; 2026'nın ve 2027'nin her yarısında yüzde 25 oranında artış, insanca ücretler almamız için şarttır.
Bu gerçeklerin yanından bile geçmeyen hiçbir teklifin milyonlarca kamu emekçisi nazarında kıymeti yoktur. İnsani koşullarda çalışmak hakkımız. İnsanlık onuruna yaraşır ücretler almak hakkımız. Gelir adaleti, yaşanabilir ve haysiyetli memuriyet hakkımız. Bu hakları yedirmeyiz. Kamu emekçisinin emeğini, geleceğini masa oyunlarına kurban ettirmeyiz. Milyonlarca emekçinin hak arama ruhsatını nişan gibi göğsümüzde taşıyoruz, bu kıymetli sorumluluğun hakkını verecek ve masa oyunlarını bozacağız!”
“Hodri meydan”
Diploma skandalına değinen Şen şu değerlendirmelerde bulundu:
“En son çıkan diploma skandalı bile ortaya koydu ki kamu çalışanlarının haklarını korumasını talep ettiğimiz yöneticiler daha kamu çalışanlarının devlete teslim ettiği resmi evrakları korumaktan bile aciz. Ama bir itiraf bile yok.
Türkiye'nin her yerinden bize bu sefalet teklifini yapanlara sesleniyoruz: Hodri Meydan! Gelin bakalım bir memur ailesinin evine bir günlük konuk olun. Kirasını, faturasını, evin gıdasını, mecburi giderleri bir hesaplayın bakalım ay sonunu getirmeye matematiğiniz yetecek mi! İddia ediyoruz, o evde 1 gün bile kalamazlar. Ama dayanamayacakları bu sefaleti bize 2 yıl boyunca dayatmaya çalışıyorlar! Olmaz öyle şey, olmayacak! TÜİK'in verdiği enflasyon oranları, vatandaşın cebini yakan krizin yarısını bile anlatmıyor.”
“Siz kimi kandırıyorsunuz?”
Hükümetin verdiği zam teklifinin yenilenmesi gerektiğinin altını çizen Şen şöyle konuştu:
“Yarın hükümet bize verdiği teklifi yenileyecek. Buradan, kamuoyu önünde ilan ediyoruz ki: insanca bir teklif önümüze konmazsa tüm örgütlü irademizi ortaya koyacağız. Cuma günü önümüze başka bir sefalet teklifi koyulursa, utanç verici bu teklifte önceki dönemlerde yapıldığı gibi mikroskobik artışlar yapılıp müjde gibi sunulmaya çalışılırsa devlet dairelerinde hayat duracak, meydanlar bizim isyanımızla çınlayacak. Eğer hükümet, emek körü bu teklifi geri çekmezse pazartesi her yerde iş bırakacağımızı ve Ankara'da toplanıp Bakanlık önüne yürüyeceğimizi ilan ediyoruz. Ve bilinsin ki haklarımızı alana kadar vereceğimiz mücadelenin dozu giderek artacak.
Uzun zamandır yanlış ekonomi politikalarında sürdürülen ısrar; çalışanın geçinemediği, çalışmak isteyenin iş bulamadığı, gelecek umudunu yitiren gençlerimizin yurt dışına gittiği, gıda fiyatlarının dahi günlük olarak arttığı, toplumun sadece bir avuç ayrıcalıklı zümresinin zenginleştiği bir iklim yaratmıştır. Şimdi bunun faturasının kamu emekçisine kesilmesine geçit vermeyeceğiz. Kendi lükslerini “devletin itibarı” tekerlemesiyle açıklayanların “devlette çalışma”yı bu denli değersizleştirmesine göz yummayacağız. Devlet itibarı, en büyük resmi konvoyları kurmakla sağlanmaz. Devlet itibarı, özerk ve bağımsız kalması gereken devlet kurumlarını liyakatsiz yöneticiler eliyle parti şubesine çevirmekle yaratılmaz. Devlet itibarı, okullara tuvalet kağıdı koyabilmekle olur. Ülkenin son akciğerleri olan ormanlar cayır cayır yanmasın diye söndürme filosu oluşturmakla olur. Kendi bünyesinde çalışan insanlara haklarını vermekle, onların aklıyla dalga geçmeyen zam teklifleri yapmakla olur.
Hükümete sesleniyoruz: Gelin kendi itibarınızı da daha fazla yerden yere vurmayın. Ya akla, matematiğe, vicdana, hayatın gerçeklerine uygun bir zam teklifini önümüze getirirsiniz ya da önce Çalışma Bakanlığı'nın penceresinden ve televizyon kanallarından bizim isyanımızı, direnişimizi izlersiniz. Yarın siz kendi yolunuzu seçeceksiniz. Bizim yolumuz bellidir.”