Kurtarmaya gidenlerin kurtulamadığı bir ülkede yaşıyoruz.
İçimiz hüzün dolu...
Artık iyi haber duyamaz hale geldik.
Zaten ekonomiyle başımız dertte.
Üstüne bir de şehit olan askerler...
Depremde hayatını kaybedenler...
Şimdi de çığ faciası...
Van'da beş kişinin hayatını kaybettiği çığ faciasında kaybolan iki kişiyi kurtarmak için bölgeye giden ekiplerin üzerine de çığ düştü, 33 kişi hayatını kaybetti.
Sadece üzülmüyoruz kahroluyoruz artık.
Aslına bakarsanız çığ ve deprem doğal afet.
Bazı ülkeler bu tür felaketlerden alnının akıyla çıkıyor.
Ne yazık ki biz o seviyede değiliz.
Benim kurtarma ekiplerinin iyi niyetinden hiç şüphem yok.
Biraz da sorun orada başlıyor zaten.
Büyük bir hevesle kurtarma ekiplerinin içinde yer almak insani açıdan çok iyi...
İyi de?
Bu yeterli bir şey değil...
Doğal afetlerden az hasar görmek için tedbirli olmak lazım, bilgili olmak lazım, uzman olmak lazım...
Bunlar olmayınca sorucu görüyorsunuz...
Gelişmeler hiç de iç açıcı değil.
Üzülmeye devam ediyoruz işte...
Ama başka havada olanlar var.
Başka bir dünyada yaşıyorlar.
Mesela Tekirdağ Aile Çalışma ve sosyal Hizmetler İl Müdürü Hanımefendi...
Kendisi özel bir şahıs.
Tanımıyorum ama mutlaka öyle olmalı.
Yoksa depreme dayanıksız olduğu kanıtlanmış bir binaya 12 bin lira harcatıp özel bir tuvalet yaptırmaya kalkmazdı.
Özel tuvalet derken sadece kendi şahsı için yaptırmış.
Kurum personelinin kullanması yasak.
Sadece kendisi kullanacak, sadece kendisine özel...
Kemal Sunal ile Şener Şen'in bir filminde ağanın özel tuvaleti konu edilmişti.
Ne gülmüştük ne gülmüştük...
Meğerse bu günlerin fragmanıymış.
Bilemedik göremedik...