Herkesin hayalini kurduğu bir karavan hayatı vardır. Bazen yalnızlığın bazen romantik bir ilişkinin en hevesli yolculuğuna çıkmak, sıkışıp kaldığımız iş yerlerinde daldığımız tatlı bir rüya.

Ancak bu romantik ve estetik hayaller İzmir’de kabusa dönüştü. Pandemi ve depremle başlayan karavancılık alıp başını gidince tüm kenti zombi istilası gibi sardı. Özellikle Karşıyaka’nın en güzel yeri Bostanlı’da adım atacak yer kalmadı.

Hani bir türkü vardır ya; “Sen o mezar taşlarını koyun mu sandın bre Hasan?” diye Şimdilerde Karşıyaka’ya bir tepeden baksak “sen o karavanları koyun mu sandın?” diye türkü yakabiliriz. Bu fütursuz durumdan en çok rahatsız olanlar ise gerçek karavancılar. Yıllarca gezgin ruhlarıyla uzun yollar yapan karavancılar bu işgalciler yüzünden itilip kakılmaya başlamış. Eskiden karavancıların güvenli bir şekilde konaklaması için onlara yer gösteren kolluk kuvvetleri artık tersi bir tavır içine girmiş.

İzmir Kamp ve Karavancılar Derneği bu konuyla ilgili çalışmalar ve çözüm önerileri hazırlamış durumda. Ancak şuan için çıkmazlar silsilesi devam ediyor. Bu kadar karavan nereye park edecek? gibi sorular belediyenin de gündeminde ancak bilinmesi gerekir ki karavanlar şuan kanun dışı bir şekilde park etmiş vaziyette.

Zaten bir karavanın varoluş amacı bağımsız bir şekilde gezmek değil midir? Şehrin ortasında gecekondu gibi karavanlar artık birer ikametgah olarak kullanılıyor. Kullanılması da bir kenara günlük, saatlik, gecelik kiralama işine bile girdiler. Basiretli bir karar alınmadığı sürece bu zombi istilası iyice içinden çıkılamaz bir hal alacak.