Karşıyaka’da bir okulda görev yapan kadın öğretmenin, müdür yardımcısı N.K. tarafından mobbing, psikolojik şiddet ve taciz gördüğü iddialarına ilişkin dosya, dün Karşıyaka Adliyesi 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde yeniden ele alındı.
5 Aralık Cuma günü saat 15.00’te görülen duruşmada, davanın bir kez daha ertelenmesi, hem öğretmeni hem de süreç boyunca dayanışma gösterenleri hayal kırıklığına uğrattı. Son duruşmanın ardından dosyanın 8 Mayıs 2026 tarihine ertelenmesi, süreci takip edenler için yeni bir bekleyiş dönemi başlattı.
Eğitim Sen’den geciken adalete sert tepki
Duruşmanın ardından Eğitim Sen İzmir 2 No’lu Şube Kadın Sekreteri Cansu Başer tarafından yapılan açıklamada, yargı sürecinin “gereksiz biçimde uzatıldığı” vurgulandı. Başer, yalnızca bir öğretmenin değil, çalışma yaşamında mobbing, şiddet ve taciz yaşayan tüm kadınların sesi olduklarını belirtti.
Açıklamada, yargılamanın sürekli ertelenmesinin ve cezasızlık algısının failleri daha da cesaretlendirdiği vurgulandı. Öğretmenin yaşadığı iddia edilen psikolojik şiddet sürecinin uzaması, kamuoyunda “adaletin gecikmesinin adaletsizlik doğurduğu” yönünde ciddi endişeler yaratıyor.
“Devlet korumakla yükümlüdür” vurgusu öne çıktı
Karşıyaka’daki dava, yalnızca bir öğretmenin kişisel mücadelesi olarak değil, eğitim ortamlarında ve çalışma yaşamının her alanında tacizle karşı karşıya kalan kadınların ortak sesi olarak görülüyor. Öğretmenin yaşadığı iddia edilen psikolojik şiddet sürecinin uzaması, kamuoyunda “adaletin gecikmesinin adaletsizlik doğurduğu” yönünde ciddi endişeler yaratıyor.
Eğitim Sen tarafından yapılan açıklamada devletin, kadınları ve çocukları şiddete karşı korumakla yükümlü olduğunu belirten güçlü mesajlar yer aldı. Öğretmenin şahsında tüm kadınlara yönelik saldırılara karşı mücadeleyi sürdüreceklerini açıklayan Eğitim Sen, gerekli yaptırımların uygulanmasını ve davanın daha fazla ertelenmeden sonuçlandırılmasını talep ediyor.

Sendika tarafından yapılan açıklama şu şekilde:
“Karşıyaka’da görev yaptığı okulda müdür yardımcısı N.K. tarafından mobbing, psikolojik şiddet ve tacize maruz kalan kadın öğretmenimizin adalet arayışı ne yazık ki olması gerekenden çok daha uzun bir yargı sürecine dönüşmüştür.
İlk duruşması 11 Eylül 2024’te 3. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen dava, 5 Aralık 2025’te görülen 5. duruşmanın ardından 8 Mayıs 2026 ya ertelenmiştir. Bütün deliller ortadayken 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin mahkemeyi hala uzatması gerçek adalet değil erkek adaletin uygulandığının göstergesidir. Bu durum, hem şiddete maruz kalan öğretmenimizi hem de adaletin gecikmemesi gerektiğine inanan kamuoyunu ciddi şekilde kaygılandırmaktadır. Bir kadının uğradığı şiddet ve tacizi ispatlamak için aylarca, yıllarca beklemek zorunda bırakılması; yargı sürecinin bu denli ağır işlemesi kabul edilemez. Sürecin bu kadar uzatılması , yargılamanın sürekli ertelenmesi ve cezasızlık politikaları failleri cesaretlendirmektedir.
Bu dava yalnızca bir öğretmenin mücadelesi değil; çalışma yaşamında şiddete, mobbinge ve tacize uğrayan tüm kadınların ortak sesi haline gelmiştir.
Eğitim Sen olarak , adaletin hızlı, etkin ve şiddete uğrayan kişilerden yana işlemesi gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Şiddeti önlemek, kadınları ve çocukları erkek şiddetine karşı korumak devletin görevidir. Devlet bu yönde politika üretmek, yasaları düzenlemekte bunları uygulamakla yükümlüdür. Kadına yönelik her alanda yapılan mobbing, taciz ve şiddeti kabul etmiyoruz. Öğretmenimiz şahsında tüm kadınlara ve eğitim emekçilerine yönelik gerçekleştirilen saldırılara karşı mücadele etmeye devam edeceğiz.
Davanın bir an önce sonuçlanmasını, şiddete maruz kalan kadın arkadaşımızın korunmasını ve faile gerekli yaptırımların uygulanmasını talep ediyoruz. 8 Mayıs 2026’ da görülecek duruşmaya kadar süreci yakından takip etmeye, dayanışmamızı büyütmeye ve adaletin peşinde olmaya devam edeceğiz. YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI”




