Hayatı paylaştığımız can dostlarımız, bizim için çok kıymetli.
Mesela, çoğu zaman -büyük bir sıkıntımız olmadıkça- özel doktora gitmeyiz ama hayvanlarımızda en ufak bir keyifsizlik sezsek soluğu veterinerde alırız.
Pazardan, marketten en hesaplı gıda ürünlerini alırız da, iş kedimize köpeğimize gelince en iyisinden mamalara servet yatırırız.
Yorgunluktan ölsek de, can dostumuz oyun isterse daima onun için sakladığımız bir parça enerjimiz vardır.
Dedim ya, kıymetlidir onlar. Çocuğumuz gibi sever, gözümüz gibi bakarız onlara.
Dostlarımız hastalandığında içimiz cız eder, onları sonsuza yolladığımızda ise kalbimizden bir parça kopup gider. Kopan parçanın izi kalır...
Bir de çok sevdiği can dostları kaybolanlar var. Günlerce, aylarca ilanlar açıp arayanlar. Ölü mü, diri mi bir türlü öğrenemeyenler... Küçücük bir haber almak için çırpınanlar. Yıllar geçse de, cılız bir umudu içinde yaşatanlar... Sokakta kaybolan dostuna benzeyen bir hayvan gördüğünde bir an için kalbi göğsünden çıkacak gibi hissedenler.
Kaybolan hayvanların kaçı bulunuyor, kaçı ailesine geri dönüyor bilemiyorum ama kayıp kalanların sayıca, bulunanların çok üzerinde olduğunu düşünüyorum.
***
O yüzden kaybolup da evine dönenlerin hikayelerini duyunca çok mutlu oluyorum.
Geçtiğimiz haftalarda gazetemizin Haber Müdürü, gezi ve çevre yazıları ile tanıdığınız Engin Yavuz ile Petek Çakaloz'un 4 aylık kedileri Maydanoz nam-ı diğer Maydo kayboldu. Bir sabah kapıdaki sinekliği aralayıp dışarı kaçmış yaramaz kız. O sırada yıllık izindeydim. Engin abi telefonla aradı. Sesi ağlamaklı; “Başımıza neler geldi Özge. Maydanoz kayıp. Her yerde aradım, herkese sordum gören yok.”
Hemen Facebook'ta ilan açıp paylaştık. Tanıdığım tüm hayvansever dostları etiketledim. Günler geçti ama çabalarımız sonuç vermedi. Sonra aklımıza resimli bir ilan hazırlayıp, mahallenin dört bir yanına asmak geldi. Engin abi elinde ilan çıktıları sokak sokak gezerken bir mahalle sakini görüp kediyi tanımış. Kedinin şansına, bir pastane acıyıp bahçesine almış. Sonunda Maydanoz ailesine döndü. Evde bir bayram havası. Tam 10 gün sonra kedinin bulunması tanıyan tanımayan herkesi mutlu etti.
***
Bir başka hikaye de 7 yıl öncesinden...
Yalvaç Aysu ve ailesi Çeşme Germiyan girişinde trafik kazası geçiriyor. Arabanın arka koltuğunda iki kedileri kafeste. Kazanın etkisi ile kafesler açılıyor. O sırada 3 yaşındaki Gümüş adlı kedileri, açılan kafesten çıkıp kaçıyor. Aysu ailesi günlerce, haftalarca kedilerini arıyor. İlanlar hazırlayıp kazanın olduğu bölgede her yere asıyor. Gördükleri herkese kedilerini tarif edip, gören var mı diye soruyor.
Yaz mevsimi sona yaklaşıyor. Aysu ailesi yine de her hafta sonu Gümüş'ü arayışlarını sürdürüyor ama nafile...
Bir gün ev telefonları çalıyor. Arayan yazlıktaki komşuları. “Kediniz döndü, evin kapısında bekliyor” diyor. Ailecek soluğu Germiyan'da alıyorlar. Gümüş; kayboluşundan tam 33 gün sonra, kaza yerinden 17 kilometre ötede olan evinin yolunu bulmuş. Yalvaç Aysu, “Eşim, oğlum ve kızım kalkıp gittiler. Gerçekten de bizim kedimiz kapıda bekliyormuş. Bir deri bir kemik kalmıştı. Sokakta yemek bulamamıştı herhalde. Hemen veterinere götürdük. Kısa sürede, toparladı. Şu an 10 yaşında, sağlığı da çok iyi.”
Umarım, canından bir parçayı kaybeden herkes en kısa zamanda sevdikleriyle yeniden kavuşur.