Etrafımızda en çok şikayetçi olduklarımız dedikodu yapanlardır.

İşte zamanın birinde bir kadın, komşularından birisi hakkında bir dedikoduyu yayıp duruyordu.

Birkaç gün içinde bütün köy dedikoduyu duydu.

Dedikodunun kurbanı, derinden yaralandı ve incindi.

Dedikoducu kadın daha sonra yaptığından pişman oldu ve çok üzüldü.

Hatasını nasıl tamir edebileceğini sormak için bilgeye gitti.

***

“Pazara git. Bir tavuk al ve onu kestir. Eve dönerken tüylerini yol ve yol boyunca yere at” dedi bilge.

Nasihatın garipliğine şaşırsa da, denileni yaptı kadın.

Ertesi gün bilge bu defa şu tavsiyede bulundu:

“Şimdi git ve dün attığın bütün o tüyleri topla ve bana getir.”

***

Kadın aynı yolu izledi, ama umutsuzluk ve korku içinde gördü ki, rüzgar bütün tüyleri uçurup götürmüştü.

Saatler süren arayışın sonunda elinde sadece birkaç tüyle dönebildi.

Bilge genç kadının elindeki tüylere bakarak, “Görüyorsun. Onları yere atmak mümkün, ama geri toplamak imkansız. Dedikodu da öyle. Dedikodu yapmak ne kadar kolaysa, dedikoduyla işlediğin hatayı telafi etmen de o kadar zordur...”

***

Kendimiz ile ilgili yanılgılarımızdan biri de çalışmaktır.

Herkes kendince en çok çalışandır.

Oysa bizim görmediğimiz/göremediğimiz ne çok ağır işler yapan vardır.

İşte böyle bir adam akşamleyin iş çıkışı eve geldiğinde evin bahçesinin karmakarışık olduğunu gördü.

Üç çocuğu da bahçede çamurlar içinde oynuyordu.

Boş yemek kutuları ve içecekler etrafa saçılmıştı.

Karısının arabası garaj kapısının önünde, bir kapısı açık ve yamuk halde park eder durumdaydı.

Evin içine girdiğinde durum daha vahim görünüyordu.

Girişteki halının bir kenarı kıvrılmış, havaya kalkmış ve abajur sehpanın üzerine devrilmişti. Salondaki televizyonun sesi sonuna kadar açık halde çizgi film kanalındaydı.

Televizyonun üzerine bırakılan yarısı içilmiş meyve suyu ha döküldü ha dökülecek vaziyetteydi.

Oturma odasında yerler oyuncaklar ve çocuk elbiseleriyle kaplıydı.

Mutfağa girdiğinde lavabonun sabah kahvaltısı bulaşıklarıyla dolu olduğunu gördü.

Ayrıca kırılmış bir bardağın parçaları masanın altında duruyordu.

Üst kata yöneldiğinde merdivenlerdeki elbiseleri fark etti.

Telaşla karısının başına kötü birşey gelmiş olabileceğini ya da hastalandığını düşünerek hızla koşmaya başladı.

***

Misafir odasına girdiğinde karısını uzanmış halde kitap okurken buldu.

Karısı kocasını görünce okuduğu kitaptan başını kaldırdı, hafifçe gülümsedi ve gününün nasıl geçtiğini sordu.

Adam, “Her zaman ki gibi” diye yanıtladı

Ardından şaşkınlıkla sordu: “Ne oldu bugün böyle?”

Karısı tekrar gülümsedi.

“Sen her gün eve geldiğinde bütün gün ne yaptın ki demez miydin?” diye sordu.

Adam şaşkınluk içinde “Evet” dedi.

Kadın gülümseyerek yanıtladı:

“Güzel… Bugün, her gün yaptıklarımı yapmadım sadece o kadar...”

***

Kıssadan hisse:

Dedikodudan uzak durun. Aynı zamanda her işi kendinizin yaptığı yanılgısından da kurtulun...