Yaz mevsiminin sıcak ve davetkar yüzü, maalesef doğanın en tehlikeli aktörlerinden birini de yeniden sahneye çıkarıyor: Keneler. Türkiye'de, özellikle kırsal kesimlerde ve yeşil alanlarda artış gösteren kene vakaları, her yıl olduğu gibi bu yıl da ciddi bir halk sağlığı sorunu olarak karşımızda duruyor. Bu yılın başından itibaren kaydedilen 7 bin 801 vaka ve ne yazık ki 13 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, tehlikenin boyutunu acı bir şekilde gözler önüne seriyor. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) başta olmak üzere, 200'den fazla hastalık etkenini taşıyabilen bu küçük ama ölümcül canlılar, basit bir ısırıkla insan hayatını alt üst edebiliyor. Uzmanlar, piknik, doğa yürüyüşü veya tarımsal faaliyetler sırasında alınacak basit önlemlerin hayat kurtarıcı olabileceğini vurgularken, kenelerin avlarını seçerken belirli kan gruplarına daha fazla ilgi gösterdiğine dair çarpıcı gözlemler de, bu tehlikeyle mücadelede yeni bir tartışma başlatıyor.

Kan grubunuza göre kene riski: 0 ve A grupları daha mı savunmasız?

Tıpkı sivrisineklerin bazı insanları daha fazla "sevmesi" gibi, kenelerin de insanları seçerken belirli bir tercihi olabileceği uzun süredir konuşulan bir konuydu. Bu konuda yapılan klinik gözlemler, bu tezi güçlendiren ilginç sonuçlar ortaya koyuyor. Konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Yılmaz, yaşanan vakaları ve hastaların profillerini incelediklerinde, bazı kan gruplarının kene tarafından daha fazla ısırıldığını gözlemlediklerini belirtti.

Prof. Dr. Yılmaz, bu durumun henüz kesin bir bilimsel veri olmadığını, ancak klinik gözlemlerine dayandığını vurgulayarak şu dikkat çekici bilgiyi paylaştı: "Keneler en çok 0 kan grubuna yöneliyor. A kan grubunda da sık görülüyor, ancak B kan grubu daha az ısırılıyor." Bu gözlem, 0 ve A kan grubuna sahip kişilerin, doğa gezileri sırasında daha dikkatli olmaları gerektiği yönünde bir uyarı niteliği taşıyor. Her ne kadar bu durumun arkasındaki biyolojik mekanizma tam olarak çözülememiş olsa da, uzmanlar, vücut kokusu, salgılanan karbondioksit miktarı veya kanın kimyasal yapısındaki farklılıkların, kenelerin tercihlerini etkileyebileceğini düşünüyor. Bu ilginç gözlem, kene ile mücadelede kişisel risk faktörlerinin de göz önünde bulundurulması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyor.

Büyük şehirlerde panik yersiz mi? KKKA'nın gerçek adresi neresi?

Yaz aylarında artan kene haberleri, özellikle İstanbul, İzmir ve Ankara gibi büyük şehirlerde yaşayan ve hafta sonları yeşil alanlara akın eden vatandaşlar arasında da bir tedirginliğe yol açıyor. Ancak uzmanlar, bu konuda yersiz bir paniğe kapılmamak gerektiğinin altını çiziyor. Prof. Dr. Yılmaz, büyük şehirlerdeki park, bahçe ve ormanlardaki kenelerin, genellikle KKKA virüsü taşımadığını belirtti.

Yerel medyadan Diken'in haberine göre, "Ankara’daki vakaların çoğu Çorum’dan geliyor. Örneğin, İzmir’den Gümüşhane’ye gidip hastalık kapan hastalar var. Ancak İzmir kırsalında veya İstanbul’da Belgrad Ormanı’nda bu keneler yok" diyen Yılmaz, tehlikenin coğrafi dağılımına dikkat çekti. KKKA virüsünü taşıyan keneler, genellikle İç Anadolu'nun kuzeyi, Orta Karadeniz ve Doğu Anadolu'nun kuzeyindeki kırsal alanlarda, özellikle de hayvancılığın yoğun yapıldığı bölgelerde (Çorum, Tokat, Sivas, Yozgat, Amasya, Gümüşhane gibi) daha sık görülüyor. Bu nedenle, büyük şehirlerde yaşayan vatandaşların, özellikle bu riskli bölgelere seyahat etmeleri veya bu bölgelerden gelen misafirleriyle temas etmeleri durumunda daha dikkatli olmaları gerekiyor.

Nisan'da uyanıyor, Haziran'da zirve yapıyor: Kene takvimi ve riskli aylar

KKKA vakalarının mevsimsel bir seyir izlediğini belirten uzmanlar, vatandaşların hangi aylarda daha fazla risk altında olduğunu bilmelerinin, korunma önlemleri açısından kritik olduğunu vurguluyor. Prof. Dr. Yılmaz, kenelerin yaşam döngüsünü şöyle özetliyor: "Keneler kışın toprakta uyur, ilkbaharda uyanır ve aç olur. Vakalar Nisan’da başlar, Haziran’da pik yapar, Temmuz'dan itibaren azalır. Bu gidişle Ağustos’ta vaka sayımız bir-ikiye düşer."

Bu takvim, özellikle Nisan, Mayıs ve Haziran aylarının, kene popülasyonunun en aktif ve en tehlikeli olduğu dönem olduğunu gösteriyor. Bu aylarda, doğada geçirilecek zamanlarda ekstra tedbirli olmak, koruyucu giysiler giymek ve vücut kontrolünü aksatmamak, olası bir ısırığın önüne geçmek için hayati önem taşıyor. Temmuz ayından itibaren vakaların azalması beklenirken, bu durumun tehlikenin tamamen ortadan kalktığı anlamına gelmediği ve sonbaharın ilk aylarına kadar dikkatli olunması gerektiği de unutulmamalı.

Doğadan dönüşte hayat kurtaran 5 dakika: Kene kontrolü nasıl yapılır?

Uzmanların üzerinde en çok durduğu konu, kenelerin yoğun bulunduğu alanlardan (orman, piknik alanı, tarla, bahçe vb.) döndükten sonra, mutlaka detaylı bir vücut kontrolü yapılması gerektiğidir. Sadece 5 dakika sürecek bu basit kontrol, hayat kurtarıcı olabilir.

Kene kontrolü yaparken, özellikle vücudun sıcak, nemli ve kıvrımlı bölgelerine dikkat edilmelidir. Bu bölgeler, kenelerin tutunmayı en çok sevdiği yerlerdir:

  • Kulak arkası ve saç dipleri

  • Koltuk altları

  • Kasık bölgesi

  • Diz arkası ve bacakların iç kısımları

  • Göbek deliği çevresi

Bu kontrolün sadece yetişkinler tarafından değil, özellikle dışarıda oynayan çocuklar için de ebeveynleri tarafından titizlikle yapılması büyük önem taşır. Çocukların vücutları daha küçük olduğu için keneleri fark etmek daha zor olabilir, bu nedenle her bir kıvrımın dikkatle incelenmesi gerekir.

Sakın çıplak elle dokunmayın: Kene çıkarmanın 'doğru' ve 'yanlış' yöntemleri

Eğer vücuda tutunmuş bir kene fark edilirse, yapılacak ilk ve en önemli şey, paniğe kapılmamak ve kesinlikle doğru müdahale yöntemini uygulamaktır. Yanlış bir müdahale, kenenin taşıdığı virüsü vücuda boşaltmasına neden olarak, hastalık riskini kat kat artırabilir.

Kesinlikle YAPILMAMASI Gerekenler:

  • Çıplak Elle Dokunmak: Keneye asla çıplak elle temas edilmemelidir.

  • Ezmeye veya Patlatmaya Çalışmak: Bu, kenenin midesindeki virüslü kanın, ısırık bölgesinden vücuda girmesine neden olur.

  • Üzerine Kolonya, Alkol, Gaz Yağı Dökmek veya Sigara Basmak: Bu tür müdahaleler, kenenin "kusmasına" ve taşıdığı mikropları vücuda boşaltmasına yol açar.

Doğru Müdahale Yöntemi:

  • Eğer keneyi kendiniz çıkaracaksanız, ucu ince bir cımbız, pens veya özel kene çıkarma kartları kullanılmalıdır.

  • Kene, deriye tutunduğu en yakın noktadan, yani baş kısmından dikkatlice kavranmalıdır.

    Kene ölümleri giderek artıyor
    Kene ölümleri giderek artıyor
    İçeriği Görüntüle
  • Kene, döndürmeden veya ezmeden, yavaş ve dik bir hareketle yukarı doğru çekilerek çıkarılmalıdır.

  • Kene çıkarıldıktan sonra, ısırık bölgesi alkol veya antiseptik bir solüsyonla temizlenmelidir.

  • En doğru ve en güvenli yöntem ise, kene fark edildiği anda, hiç müdahale etmeden en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaktır. Burada, sağlık profesyonelleri tarafından kene güvenli bir şekilde çıkarılacak ve gerekli takip süreci başlatılacaktır.

Bu yılki acı bilanço: Tehlike devam ediyor

Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA), Lyme, Babesiosis ve Theileriosis gibi birçok ciddi hastalığı yaydığı ve 200'ün üzerinde farklı hastalık etkenini taşıdığı bilinen kene saldırıları, ne yazık ki bu yıl da can almaya devam etti. 2002 yılından bu yana özellikle bahar ve yaz aylarında artış gösteren kene vakaları, bu yıl itibarıyla 13 vatandaşımızın hayatını kaybetmesine yol açtı.

Bu acı bilanço, kene tehdidinin ne kadar ciddi olduğunu ve korunma önlemlerinin bir lüks değil, bir zorunluluk olduğunu bir kez daha gösteriyor. Doğayla iç içe olmanın keyfini çıkarırken, bu küçük ama ölümcül tehlikeyi asla göz ardı etmemek, hem kendi sağlığımız hem de sevdiklerimizin sağlığı için hayati önem taşıyor. Basit bir kontrol ve doğru müdahale, hayat kurtarabilir.

Kaynak: HABER MERKEZİ