Senaryosu çok kötü yazılmıştı. Yalan vardı, sahtekarlık vardı, iftira vardı, düzenbazlık vardı, komplolar vardı. Aktör ve aktrisleri terör örgütü mensupları, satılmış sahtekar gazeteciler, yazarlar, komplocu subaylar, iğrenç hakim ve savcılar, alçak gizli tanıklardı.
Yüreğimiz yanarak izledik yıllarca bu iğrenç filmi.
Ergenekon, Balyoz, Oda Tv, Casusuluk adları altında birer birer vizyona giriyor, suçsuz, masum insanların yaşamlarını karartıyordu.
1950'li yılların Amerika'daki “Cadı Avı”nın kötü bir kopyasıydı. O dönemde faşist Senatör Joe Mc Carthy elinde 200 kişilik bir listeyle Av'a çıkmış, ne kadar muhalif sanatçı, yazar, gazeteci, akademisyen varsa hepsini komünistlik yaparak hükümeti yıkmaya çalışmakla suçluyordu.
Dört yıl süren davalarda hiçbirinin suçluluğu kanıtlanamadı. Ancak iftiraya uğrayanlar arasında intihar edenler, sefalete sürüklenenler, ülkeyi terk etmek zorunda kalanlar oldu.
Sonuçta hepsi aklandılar. Faşist senatörün ise bütün pislikleri bir bir ortaya döküldü, sokağa çıkamaz hale geldi.
Türkiye'de çevrilen film, bu çirkinliklerin değişik bir versiyonuydu. Ancak bu filmde komplocuların, çete üyelerinin, satılmışların, alçakların sonu Faşist Senatör'den daha beter oldu.
Şimdi bu kötü filmin farklı senaryosunun yeniden yazılması çabalarına tanık oluyoruz. Ancak biz artık bu kötü filmi yeniden izlemek istemiyoruz. CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, bugün FETÖ ile hiçbir ilişkisi olmadığı düşünülen kişi ve kurumlara yönelik operasyonların Ergenekon davalarını hatırlattığını söylüyor.
Doğrudur. Yıllardır FETÖ ile mücadele eden, bu konuda sürekli hükümeti uyaran Sözcü Gazetesi'nin salt muhalif duruşu nedeniyle bu örgütle ilişkilendirilmesini nasıl açıklayabilirsiniz?Bunun soruşturmaları sulandırabileceğini kavramaktan aciz misiniz?
Aslı Erdoğan'ın, Atila Taş'ın tutuklanmasını, Can Dündar'ın eşi Dilek Dündar'ın pasaportuna el konulmasını FETÖ ile mücadele konusuyla nasıl bağdaştırabilirsiniz?
Akıncılar Üssüne FETÖ'cü hainleri yerleştirenler kimlerdi? Onlardan hesap soracağınıza Üssün adını “Mürted” (Dinden dönenler) olarak değiştirmek yakıştı mı? Mücadeleyi böyle mi yapacaksınız?
Tamam muhalif olan herkesi susturmak istiyorsunuz. Meclis'i devre dışı bırakıp, yasaları geri plana itip, kanun hükmündeki kararnamelerle ülkeyi yönetmek istiyorsunuz. Peki kendi içimizdeki seslere de mi kulak vermeyeceksiniz?
Bakın Cumhurbaşkanlığı Kurumsal İletişim Başkanı Mücahit Küçükyılmaz sosyal medyada paylaştığı mesajda ne diyor;
“15 yıldır tanıdığım, o gece tankın önüne yatan FETÖ düşmanı Oktay Kılıç'ın evi FETÖ'den aranıyorsa, bu operasyon 'bize' dönmüş demektir.”
Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar'ın mesajı ise şöyle;
“Darbenin A Takımı işbaşında. B ve C Takımı operasyona takıldı. Operasyonlarda paralelci olmayanları eliyorlar. Daha dün ben birini kurtardım.”
Ne olacak hepsini tek tek Şamil Tayyar'ın kurtarmasını mı bekleyeceğiz?
Yapılacak tek şey hukukun askıya alınmasından vazgeçilmesidir. Meclis tekrar devreye alınmalıdır. Kamu vicdanını yaralamadan asıl suçluların, terör örgütü mensuplarının bulunması ve cezalandırılması gerekmektedir.
Bu arada kamuoyunun da dikkatinden kaçmadı. Bütün kurumlar alt üst edilirken, Yüksek Seçim Kurulu, Devlet İhale Kurumu ve TMSF'ye hiç dokunulmadı. Doğrusu bu Fetullah Gülen çok salak bir adammış, en önemli kurumlara adam sokmayı akıl edememiş!