Sacit Aslan, bir dönem “Gazinocular Kralı” olarak bilinen Fahrettin Aslan’ın oğlu. Babasının “Maksim” gazinolarını yönetti yıllarca. Bir kitap yazdı Sacit Aslan: “Bir Masalda İki Kral Olmaz”
Maksim Gazinosu ile ilgili anekdotları anlattı, tanık olduğu hadiselere yer verdi. Kuzeni kumpas mağduru emekli amiral Cem Aziz Çakmak’a ithaf ettiği kitabını da şöyle tanıttı: “Kitapta, Maksim’le birlikte Türkiye’nin yakın dönem Türkiye tarihini anlatmaya çalıştım. Bugün ‘eskiden Türkiye böyle değildi’ gibi sözleri çok duyuyorum. Peki, bu beğenmediğimiz Türkiye son 15-20 yılda mı ortaya çıktı? Kültürel yozlaşma nasıl başladı? Bunun toplumsal temelleri neler? Bu sorulara sağlıklı cevaplar vermeden bugünkü Türkiye’yi anlayamayız. Ben bu kitabın merkezine bilerek kendimi değil, Maksim’i koydum. Çünkü Maksim, Türkiye’nin hem ekonomik hem de kültürel çöküşünü anlatabileceğimiz en güzel simge!
Maksim’de bu ülkeyi bu hale getirenler de var, plansız ekonomiye bağlı olarak değişen kültürel yapı da var, ezileni de var, ezeni de… Bir anı kitabı yazmak istemedim, Türkiye’nin son 70 yılında değişen kültür-sanat hayatını nesnel bir biçimde genç kuşaklara aktarmaya çalıştım. Bu kitaptan genç kuşaklar özellikle de araştırmacılar faydalanabilir ve daha özgün eserler çıkarırlarsa ben amacıma ulaşmış olacağım…”
***
Kırmızı Kedi Yayınevi’nden çıkan kitapta çeşitli iddialar söz konusu. Bunlardan en önemlisi, İstanbul eski Emniyet Müdürü Şükrü Balcı hakkında. Sacit Aslan babası Fahrettin Aslan’ın tutuklandığı operasyonu ve Balcı’yı bakın nasıl anlatıyor?:
“Balcı, babamın yakın arkadaşı. İlişkileri, karşılıklı çıkarların konuşulduğu durumda. Türkiye’de döviz bulundurma yasaklarının olduğu bir dönemdi. Şükrü Balcı, döviz simsarlarının listesini ele geçirmiş. Kim ne kadar döviz aldı, nasıl aldı hepsini biliyor. Operasyon düzenleyip sorumluları ele geçirmesini bekleyenler yanıldı. Şükrü Balcı listeyi aldı ve Fahrettin Aslan’ın yanına geldi. ‘Bunlardan şu kadar para toplayacaksın, bunun şu kadarı senin bu kadarı benim’ diye plan, pazarlık yaptılar. Fahrettin Aslan, listedeki isimlere tek tek gidiyor belirlenen parayı istiyordu, ‘Eğer vermezseniz Şükrü Balcı bu listedekileri gözaltına alacak.’
Kimsenin gözünün yaşına bakmıyorlardı. İnsanlar çekiniyor, istenilen parayı veriyorlardı. Bahsedilen para milyonlarca dolardı. Şükrü Balcı ortaya çıkmamak için ‘Güneş’ rumuzu kullanıyordu. Paralar toplanırken işler sıkıntıya girdi. Kenan Evren’in MİT’çi damadı Erkan Gürvit’in başında olduğu ekip, bir sabah operasyonu başlatmıştı. Birçok isim gözaltındaydı. Haşim Öztanık, Dündar Kılıç, Oflu Hüseyin, Oflu Osman. Gözaltına alınacak listesinde Fahrettin Aslan da vardı. Alındı ve tutuklandı. 1 yıl hapis yattı.”
Sacit Aslan, o sıralarda ABD’de bir dış görevde olan Balcı’ya hiçbir şey olmadığını ekliyor. Enteresan değil mi?
***
Kitapta, Maksim’in patronu Fahrettin Aslan’ın siyasilerle bürokratlarla ilişkileri, en önemli müşterisi Erol Simavi (Hürriyet’in eski patronu), Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in, Hasan Heybetli tarafından Maksim’de tabancayla vurulması, arabeskçi şarkıcılar furyası, şu günlerde adı sıkça konuşulan Mehmet Eymür’ün 1987 Mit Raporu, rapora Emel Sayın’ın ismini Semra Özal’ın geçirdiği iddiası, Büyük Maksim’in 24 saatlik özel kanunla kumarhane olması, Mehmet Ağar’dan rica, Babalar Operasyonu gibi konular -ayrıntılı- okuyucuya sunuluyor.
Kitap, Maksim’le birlikte Türkiye’nin yakın dönem tarihine de ışık tutuyor, ışıltılı bir dünyanın perde çekilen karanlık yanlarını, siyasetteki çürümeyi, kültürel yozlaşmanın nedenlerine de yanıt veriyor.