Mizah, insanlığın en büyük nimetidir. (Mark Twain)
“Mizah bir biçemdir. Topluma bakış açısıdır. Mizah şiir, öykü, roman olabilir: Tür değil, biçimdir. Mizacımızdan gelen bir özelliktir, bir çeşnidir. Yazı türleri beceri ister, teknik ister. Bunları sağladın mı başarı tamdır. Mizah ne ister? Mizah insanın mizacından geldiği için bilgi değildir, edinilemez. Teknik de değildir. İnsanın yaradılışında bu özellik varsa mizah başarılı olabilir.”
Söylem, Rıfat Ilgaz’ındır. Mizahçıların ortak görüşüdür; “Mizah insan anlayışını, yaratıcılığını geliştiren bir bakış açısıdır. Yaratıcılığa can katar, diri tutar, yaşama sevinci verir. İnsanın mizah duyarlılığının kendisini yaratıcı kıldığının farkında olmaması ise belki bir mizah unsurudur. Mizah insana canlılık verir, gözünü açar anlayışını derinleştirir. Mizah günlük olaylara, dünyaya sıradan bir bakış açısı değildir. Olağan dışı, sıradışı bakıldığında ortaya çıkar. Bunun için de zeka, birikim, kültür gerekir. Yaşamımızda karşımıza çıkan birçok sorunu, üstünden gelinemeyecek gibi görünen güçlükleri, mizahın sağladığı yumuşatıcı atmosferi ile yenebiliriz.”
***
Akbaba, 1922-1977 yılları arasında yayımlanmış haftalık siyasi mizah dergisidir, bir efsanedir. Türk edebiyatının en uzun ömürlü mizah dergilerindendir. İlk sayısı 7 Aralık 1922’de yayımlanmıştır, yani bugün! “Beş Hececiler” adlı edebiyat akımının iki önemli üyesi olan Yusuf Ziya Ortaç ve Orhan Seyfi Orhon’dur kurucuları. Orhon bir süre sonra Ortaç’a devretmiştir dergiyi. 55 yıl boyunca genç yazar ve çizerlere bir okul vazifesi görmüştür. Mizah dergiciliğinde Türkiye’de birçok anlayışı değiştiren, ekol yaratandır Akbaba.
Derginin yazarları arasında; Osman Cemal Kaygılı, İbrahim Alaettin Gövsa, Ercüment Ekrem Talû, Sait Faik, Hüseyin Cahit Yalçın, Sadun Tanju, Aziz Nesin, Sabahattin Ali, Mehmet Rıfat Ilgaz, Sulhi Dölek ve Muzaffer İzgü bulunuyordu.
Karikatüristleri arasında da Münif Fehim Özerman, Cemal Nadir Güler, Zeki Beyner, Fethi Develioğlu, Ali Ulvi Ersoy, Ramiz Gökçe, Necmi Rıza (Ayça), Cafer Zorlu, Turhan Selçuk ve Semih Balcıoğlu vardı.
Akbaba dergisi kapsam olarak eleştiri, tiyatro oyunları, fıkralar, rüya tabirleri, genç fırçalar köşesi ve karikatürlerden oluşuyordu. Tam sayfa karikatürlere de rastlanan derginin arka kapağında yabancı karikatürler yer alırdı. Akbaba’da konuşma baloncuğu yerine alt yazı kullanılırdı. Kurucusu Yusuf Ziya Ortaç’ın 11 Mart 1967’de ölümünden sonra, oğlu Engin Ortaç tarafından devam ettirilen Akbaba, 28 Aralık 1977’de kapandı.
***
Akbaba’dan bir anekdot. Korhan Atay ve Figen Kumru Akşit’in hazırladığı ‘Mizahın Abisi Oğuz Aral’ isimli kitapta derginin isimlerinden Aziz Nesin ve Oğuz Aral arasındaki bilek güreşi maceraları şöyle anlatılıyor: “Aziz Nesin ile Meral Çelen Akbaba Dergisi’ndeki odalarında bir gün çalışırken kapı adeta rezenelerinden sökülürcesine açıldı. Dal gibi, ince uzun, zarif, yakışıklı, saçının perçemi kaşına düşmüş genç bir adam, Aziz… hadi bilek güreşi! diye haykırarak yıldırım gibi içeriye girdi. Koşar adım odaya dalan Oğuz, Aziz Nesin’in yanıbaşında Meral Çelen’i görünce, fren yapmış bir araba gibi ileri geri sallanarak zorlukla durabildi. Oğuz, diğer yayın organlarının yanı sıra, parça başı çalıştığı Akbaba’ya da karikatür bırakmak için haftada birkaç kez uğruyordu. Her gelişinde aralarında yirmi bir yaş farka rağmen arkadaş olduğu Aziz Nesin’le mutlaka bilek güreşi yapıyordu. Aziz Nesin başını kaldırıp duraksayan Oğuz’a baktı, büyük bir hevesle, ‘Hadi gel’ dedi. Meral Çelen’in önünde, Aziz Nesin’in masasının köşesinde güreşe durdular.”
***
Mizah çok ciddi bir sanattır. Mizah, muhalefettir. Dirençtir. Karşı duruştur. Mizah egemenlerin baskısıyla doğsa da görülmüştür ki egemenlere karşı kazanan mizah olmuştur.
Mizahçı; güçsüzün, ezilenin yanında olmalıdır. Mizah dergileri karanlıkta bir meşale gibidir.
Akbaba da çıktığı dönemlerde, ardından gelen Markopaşa, Dolmuş, Gırgır, Fırt, Çarşaf, Mikrop, Limon, Uykusuz, Penguen, günümüzün LeMan’ı gibi yazarıyla, çizeriyle muhalefet yapmıştır, öyle de anılacaktır hep.