60'lı yılların başında Samatya'ya komşu
Yenikapı'da “Üniversite Lokali” vardır.
Buraya müdavim “Genç Edebiyatçılar”dır
Doğan Hızlan, Demir Özlü,
Adnan Özyalçıner, Sennur Sezer ve pek çok isim,
Savaş Dinçel, Ali Poyrazoğlu, Celile Toyon,
Müjdat Gezen de “Konservatuvarlılar”!
Lokalde edebiyat tiyatro üzerine
söyleşiler yapmaktalar, geçmişte okudukları
kitapları -yeniden- okuma günleri düzenlemektedirler!
***
Yıllar sonra “Edebiyatın Cumhurbaşkanı”
Doğan Hızlan, “Okuduğumuz kitapları
yeniden okuyalım” önerisini
Hürriyet’teki köşesine taşır.
Müjdat Gezen, Samatya-Yenikapı
günlerini anımsar, öneriyi de benimser!
Gerisini Gezen’den dinleyelim;
“Çocuk yanım ağır bastı,
masallardan başladım okumaya.
Polyanna, Pinokyo, La Fontaine’den Ezop Masalları.
Yine bir gün “Can kardeşim” Uğur Dündar Sözcü’deki
köşesinde anlattığım La Fontaine’den bir masalı alıntıladı.
Yazının çıktığı gün Yılmaz Özdil aradı,
“Abi neden büyüklere masallar yazmıyorsun” diye sordu.
Ve arkası geldi. Müjdat Gezen’den Masallar ortaya çıktı!’’
***
Sonra. KırmızıKedi Kitap, Müjdat Gezen
Külliyatı’nı basmaya başlar.
Gezen'in 1975’ten bu yana yazdığı kitaplar,
artık buradan yayımlanmaktadır.
Yine Müjdat Gezen’de söz;
“Satışları çok iyi. Yılmaz’ınki normal de
benimkilerin bu kadar çok basım yapması
tuhafıma gidiyor.(…)
Ben yazmıyorum. Konuşuyorum!
Daktilom bütün maharetini kullanıp
harfleri yan yana getiriyor. Kitabımın iki sorumlusu var;
Biri Yılmaz Özdil, diğeri daktilom.(…)
İkisi de doğruyu yazıyor!’’
Bu devirde doğru konuşup doğru
yazanların sayısı o kadar az ki Usta!
***
“Türkiye’nin En Güvenilir İsmi”
Uğur Dündar’ın yazdıklarında sıra;
“Üretkenliğine hayran olduğum can arkadaşım,
büyük mizahçı Müjdat’ın kitabını elime
alınca, kapaktaki ‘Küçükler için değil’
vurgusu dikkatimi çekti. Bir solukta
okurken neden bu vurguyu yaptığını daha iyi anladım.
Çünkü yazdıkları masal değil günümüzün gerçekleriydi!”
Yılmaz Özdil’siz de olmaz bu yazı:
“Sanatıyla, bağımsız karakteriyle,
yurtseverliğiyle, elli senedir uyutanlara karşı
uyandırmaya çalışan Müjdat Gezen…
Bu toprakların Ezop’u, Andersen’i, La Fontaine’idir!’’
***
62 masalın yer aldığı kitaptan biz de 3 kısa masal seçelim..
Tilki ile Aslan
Tilki durmadan abuk sabuk
konuşuyormuş. Aslan dayanamamış
“Sen bize masal mı anlatıyorsun” demiş.
Tilkiden yanıt: “Evet. Çünkü halkımız masal dinlemeyi seviyor!’’
Bundan şu sonucu çıkartabiliriz: “Ayran milli içkimizdir!”
Mahkeme
Kaplan bir gün orman
ahalisini toplar ve ‘bir mahkeme kuralım
insanlar gibi ama bağımsız olsun.
Öyle aslandı, fildi müdahale etmeyecek.’
Fikir kabul edilmiş. Tavşan, tilkiye dönüp
‘Sen bize katılmıyor musun kardeş’ diye sormuş,
tilkiden cevap: 'Katılıyorum ama gülmekten!'
Arkadaşlar
Sansar, tilki, kurt, çakal birlikte yola çıkar.
Birara bakmışlar çakal yok. Kurt sözü almış,
“Merak etmeyin. O hep böyledir.
Ne zaman yola çıkılsa bir yolunu bulup ayrılır!’’
Latince’dir “Fabula docet”, Yani; “Masaldan al dersini!..”
***
Romancı ve öykücü İbrahim Yıldırım;
“Her yapıtı, sanatçının kendine gönderdiği ve
ruh akrabalarıyla yani izleyicileriyle
paylaştığı açık mektuptur. İzleyici,
sanatçının mektup arkadaşıdır” der,
okurlarına “uzak dostlarım” diye hitap eder.
Çok yerinde, şık bir benzetmedir.
Dev Sanatçı Müjdat Gezen de tiyatrodaki
bitimsiz performansıyla, oyunlarıyla,
Sait Faik’in Son Kuşlar’daki “yazmasam deli olacaktım”
sözüne müsamma şekilde,
kitaplarıyla izleyicisiyle yani “uzak dostlarıyla”
-mütevazılığıyla- sıcak ilişki kurar.
Çiçero der ya; “Bir kütüphanesi ve
bahçesi olan insan, başka hiçbir şeye ihtiyaç duymaz!”
Kütüphanenizde “Müjdat Gezen’den Masallar” da olsun.
Öneririm. Çok seveceksiniz ve işinize yarayacak!
***
Salı 21.00’de Karşıyaka Bostanlı Suat Taşer’de “Artiz Mektebi”nde buluşuyoruz Müjdat Abim!