Bu ülkede bir yetkili, çıkıp bir şey diyorsa…
Bir kere daha,
Yetmez üç kere daha düşünmek gerekiyor.
Neden? Niçin? Sebep?
Doğan Yayın Grubunu satın alan Demirören, durup dururken şunu söyledi; “Tv ler ücretli izlenmeli.”
Allah Allah...
Bayram değil seyran değil, eniştem beni niye öptü şimdi?
Enteresandır, hemen ardından 1 Ocak 2019’tan itibaren OKK denilen, Ortak Kullanım Kotası’nın kalktığı “Müjde”lendi. (!)
Atak bitmedi…
Açık yayın, merkez akım kanallardaki çok izlenen dizilerin, yılbaşından sonra 3 hafta ara vereceği açıklandı.
Tıpkı yemek yapar gibi.
Koy bunları bir tavaya kavur bakalım…
Bu açıklamalar, bu söylemler de bize müjdeleniyor (!)
“Müjde” dediklerini açıklayayım ben size…
Bundan 21 yıl önce 1997 yılında Kaliforniya’da, iki arkadaş DVD kiralama işine giriştiler.
Sonra durumu, internet üzerinden video film kiralamaya çevirdiler.
İşler müthiş gitti.
Süreç içerisinde ABD’de 50, dünyada 90 milyon abonesi oldu.
Ağızlar fena sulandı. Şirketin adı Netflix idi.
Amazon, Prime Video, Disney+s uygulamaları türedi.
Artık televizyon üretici şirketleri Smart tv lerini bu uygulamalara göre yapmaya başladılar…
Yeni tv yayıncılığının adresi paralı yayıncılık oldu.
Hele hele IP TV adı verilen internet üzerinden yayın yapma performansı, böreği ballı hale getirdi.
Türkiye’de durum daha farklıydı.
Her alanda olduğu gibi 50 ila 100 yıl geriden geliyorduk.
Tvler uydu kiralarına ve diğer maliyetlere dayanamamaya başladı.
Hele dizi sektörü delirmiş paralara mal olmaya başladı.
Artık üç beş deterjan, ciklet reklamı maliyetlere yetmemeye başladı.
Harita açık ve netti. Git Amerika’yı kopyala…Kopyalandı.
Aaaa enteresan…(!)
Demirören ne dedi ?
"Televizyon paralı izlenmeli"
Aslında ne dedi?
“Hazır olun, eller cebe”
İşte bu yüzden Puhu Tv var, Blu tv’ platformları hazır bekletiliyordu.
Plana göre diziler buraya taşınacaktı.
Peki ne lazım ?
Sınırsız internet, ortak kullanım kotasının kalkması yani…
Aaaa yine çok enteresan…Tak,
“01 Ocak 2019 tarihinden itibaren ortak kullanım kotası kalkıyor müjde”
(Markaya dikkat et Türk telekom bu mesajı abonelerine attı bile)
Emirle çalışan ana akım medya, maliyetlere dayanamıyor.
El altında durmaları ama para da kazanmaları lazım.
Eh, denenmişi de var.
Bekleyin 2019 dan itibaren televizyonların bir çoğu paralı izlenecek.
Adı da modernleşme olacak.
“Müjde IPTV geldi daha ne istiyorsunuz ?” olacak…
“Müjde ortak kullanım kotası kalktı”
“Müjde teknolojiyi yakaladık, ABD seviyesine ulaştık”
Takdir etmek lazım…
Ebemizi yoklayan her türlü nanenin “müjde” diye sunulması, bu “müjde”lerin cüzdanları boşaltması…
Hatta “müjde” adı altında dayak yememiz…
Bildiğin açmaz bu…
Sen de seviniyorsun değil mi?
“Keçi ve ot” deyişini hatırla isterim.
“Yeni yıl müjdesi işte daha ne istiyorsun be kardeşim” derim.
At elini cebe kardeşim…“Müjde kardeşim” derim
Yetmez ise;
“Uyan be keçi” derim…

****

KEMAL KARATAŞ

Konunun ana felsefesi;
Ateş, Su, toprak, Hava.
Bu dört element, dünyadaki kaosu dengeler ve dünyayı yaşanır hale getirir.
Felsefede karşılıkları da;
Akıl, Ölçülülük (itidal), Doğruluk (adalet), Kudret (erk-güç)…
Doğal dengenin felsefesi…
Cem Yılmaz’ın kült filmlerinden biriydi Gora…
Final sahnesinde, dört ana element ile gezegeni kurtarmaya soyunur.
Üçünü iyi hatırlar…
Dördüncüyü ise yarım yamalak…
Ateş, Su, Toprak…TAHTA…
Salonu gülmekten yıkan cümle de şudur;
“Poponuzdan element uydurmayın…”

**
CHP İzmir’de yeni Büyükşehir Belediye Başkanı adayını arıyor.
Siyasetçiler, halk, sivil toplum örgütleri vesaire.
Yeni 5 yıllık dönem şu dakika için karanlık.
Adı otoriteye çıkmış gazetecilerden, siyaset ağabeylerine kadar, her köşede “Başkan toto” oynanıyor.
Yapmaktan hoşlanmadığım bir toto da ben oynayacağım.
Çünkü herkes “TAHTA” diyor…
Bence İzmir’de dördüncü element; Kemal Karataş’tır.
Burun kıvırdınız dimi…?
Olsun.
Siz kıvırın…
Milletvekili kaybetmek istemeyen, (ki en az 8 milletvekili o makamı istiyor), ilçe belediye başkanlarından birini seçip diğerini üvey evlat yapmak istemeyen, Aziz Kocaoğlu ve parti içi ekibinden yumuşak geçişle sıyrılma mantığıyla, “Başlarına bir ağabey lazım” diyen bir genel başkan bana böyle işaret veriyor.
Herkes “TAHTA” diyor…
Ben “HAVA…”
Hiç ukalaca iddialı değilim.
Ama bir kenara yazar mısınız?
Gönül kredinizi kullanıyorum…
Kemal Karataş, bir dönem için Büyükşehir Belediye Başkan adayı olursa,
Şaşırmaca yok…!!!

***

BAŞAKŞEHİR UNİTED

Bu ne arkadaş?
Seyirci yok…
Dolayısıyla tribün geliri yok.
Bütçesi “4 büyük” dedikleri ile yarışıyor.
Kağıt üzerinde tribünden gelen paraları yok.
Dünyaca ünlü yıldızların maaşlarını tıkır tıkır ödüyor.
Emre, Arda Turan, Adebayor, Clichy, az paralarla oynamıyorlar.
Bunların üzerine Sivasspor’u taşıyan yıldız Robinho, 2 milyon euroya Başakşehir’de.
Sivasspor, Robinho’suz bu ligde kalabilir mi ?
Bence riskli.
Bu riske rağmen Sivasspor, bu yıldızı satıyor.
Bu kafa karışıyor tabi…
Çok karışıyor hem de…
Biri oluyor Başakşehir United,
Biri oluyor Sivas İdman Yurdu…
Hayır..;
Nasıl oluyor da oluyor ?

***

YANLIZLIK İSE ADI...

“Kaliteli insanlar çoğunlukla yalnızdır” diyor yazı.
Şöyle sürüyor;
-Çizgisi sabittir, yaranmak uğruna çizgisinden sapmaz
-Yalaka değildir
-Yapmacık değildir
-Esnek,gevşek değildir
-Kişiliği sabittir, kişiden kişiye göre şekillenmez.
-Nettir
-Dürüsttür
-Yüreklidir
-Karakteri sabittir
-Dili ile içi birdir
-Kimsenin oyuncağı olmaz.
-Menfaate göre samimiyet kurmaz...
Ek yapıyorum;
Buna yalnızlık değil “Tek başınalık” denir.
“Yalnızlık” ise adı, romantik bir eziklik yatar içinde.
Oysa “Tek başınalık” güçlüdür…
“Tek başınalık” yiğitliktir.
“Tek başınalık” liderlik, babalık, analık, kendi ürettiğin gücün tanımıdır.
“Tek başına”… Her yer “Zifiri kalabalık (!)” olsa da…
“Tek başınalık"
***
DELİ ZİYA; “Ben sinirli değilim. Etrafımdakiler beyinsiz”