Kadın pedi yasak olur mu?

Böyle bir aşağılık yasak olabilir mi?

Böyle bir paldır küldür yasak yönetimi olabilir mi?

Heyhat… Yasak Cumhuriyeti

Gir markete, önüne bant çekilmiş ürünlere bak…

Biri tuvalet kağıdı… 

Ne anlaşılıyor?

“Silme kardeşim kıçını.”

Öbür birisi daha vahim… Kadın pedi…

Bunu çok açıkça söyleyeyim yapılan iş kadına yönelik tarifsiz bir ayıptır.

Bak içki yasağını bile anlamlandırabiliriz.

Biz “siyasi” deriz de, yönetim “yok sağlık için” der.

Tartışır dururuz. Buna bile eyvallah…

Ama kadın pedi yasağı, kadına açık hakaretten başka bir şey değildir…

Ha düşünememiş, atlamış olabilirler…

Yok bu hata, yapılacak hata değil birader…

Bunu düşünmek ve planlamak için değil mi ilgili bakanlıkların bir tomar çalışanı…

Aklından bile geçmemiş, basından ya da sosyal medyadan öğreniyorsan açığı, bu daha vahim.

Genç kızlığa henüz geçmiş ya da geçmek üzere olan evlatlarımızı düşünün…

Kalpleri pıtır pıtır, psikolojileri zaten alt üst…

Markete giriyor, lazım olan ürünün önünde kalınca bir bant çekili…

Bu ne? Yasak bandı

Demek ki yaşadığı muayyen durum ayıp…

Demek ki bu utanç verici bir şey…

Bırakacağı psikoloji başka ne olabilir ki?

İşte böyle kaydediyor beyin ve müteakip; ruh sağlığı bay bay…

***

Konuya markette vakıf oldum.

Üstelik kavgayı yapan, orta yaşlarda bir bey kardeşimizdi.

Belli ki evladı için bir kavga veriyordu, ne bileyim belki de eşi içindir…

Kasadaki kız “Haklısınız”dan başka bir şey diyemedi…

Değerli okurlar, “Bu kadar derdin tasanın arasında bunu mu yazıyorsun?” demeyin…

Bu ülkede kadın, İzmir gibi aydın bir yerde dahi, yeri geliyor, iki kelime ağzını açamıyor.

Kavgasını babası veriyor, abisi veriyor, kocası veriyor…

Çünkü kadın, bilinç altlarında her türlü ikinci varlık, öteki yaratık…

İçki yasağından da berbat bir durum dedim ya…

Sonra KDV’sine baktım, yüzde 18

Bu KDV oranı, tuvalet kağıdına da uygulanıyor…

Her ikisinin de karşısında şu ibare var… “Temel ihtiyaç maddesi olmadığından…”

O ne demek yahu? Nasıl temel ihtiyaç değil…?

Demek ki kullandığımız yer ile ilgili bir durum var…

Orada kullanırsan, temel ihtiyaç maddesi olmuyor…

Zaten duruma uyanıp, yasağı kaldırırsan, ürün temel ihtiyaç maddesi oluyor doğal olarak…

O zaman KDV’si neden yüzde 18?

Ah be Yusuf Hayaloğlu, yine anıyorum seni köftehor; “Nereden baksan tutarsızlık, nereden baksan ahmakça…”

***

Anneler Günü'nün sabahında yazıyorum yazıyı…

Artık koca bir genç kız olan evladımla, evimizin annesine, yaşayan bizden büyük annelerimize verdiğimiz değeri anlatacak hediyeler, sürprizler planladıydık…

Bir öpücük koyacağım her birinin yanağına…

Sonra diyeceğim ki; “Affedin bizi be…”

Böyle b*ktan bir düzende  kadın olmak zor…

Hele anne olmak…

Bütün şanlı annelerin ve anne adaylarının ellerinden derin saygı ve utançla öperim…

***

İZTO ihaleyi geri çekti…

Güzide sivil toplum örgütümüz İZTO, Ekonomi Üniversitesi için bir ihaleye çıkmıştı.

Bu ihale, üniversitenin sosyal mecralar ve iletişim araçlarında tanıtımı ile ilgiliydi.

Ancak, öylesine koşullar koyulmuştu ki, o koşullara sahip İzmirli şirketin olmayacağını anlatmıştım.

Ayrıntıyı isteyen, iki hafta önceki yazı da bulabilir…

İhale yapıldı… 1 şirket teklif verdi…

O şirkette İzmirli değilmiş… Su gibi doğal…

Yazıdan sonra İZTO Genel Koordinatörü Dilara Sürgü, nezaket gösterdi, aradı sağ olsun…

Uzun uzun fikir alışverişi yaptık.

Sonradan gelen bilgiye göre, İZTO söz konusu ihaleyi iptal etmiş…

Şimdi teknik şartnamesini yeniliyor, İzmirli firmaların da girebileceği duruma getiriyor sanırım.

Değerli İzmirliler…

Anlatmak istediğini anlayan, hata varsa telafi eden kent yöneticileri baş tacımız.

Bu noktadan sonra, İzmir Reklamcılar Derneği mi olur?

İZTO içindeki ilgili komiteler mi olur?

Bu ihaleyi İzmirli firmalara iyi anlatmak, güzel ve anlaşılır bir çağrı yapmak gerekiyor.

Bu çağrıdan sonra en azından konsorsiyum ile İzmirli firmalarında işin içine girmesi lazımdır.

Sonuç olarak, duyarlı davranışlarından dolayı İZTO yönetimine teşekkür ederim.

Bundan sonrası İzmirli ajanslara kalır…

Çeşme mi istersin? Kariyer mi? 

Bir level daha düşeyim…

Çalışan kazanır elması kızarır…

***

'Basın belada'

Gazetenin internetteki sayfasını aç, benim geçen hafta ki yazının tepesinde, kocaman bir ilan…

Gazeteciler sendikamız koymuş… “Basın Belada”…

Kesin nispet yapıyor…

Sebep?

Geçen yazının konusu “abidik gubidik” yasaklardı.

Biri alkol yasağı, biri de polisin olduğu yerde cep telefonunu yok etme yasağı…

“Kimse niye tepki vermiyor?” dediydim… Soruyu sendikaya da sorduydum…

Tabi yazı yayına girene dek, dünya değişiyor…

Geçen usta televizyoncu Armağan Çağlayan’a sordular…

“Gazete okuyor musun?” Yanıt “hayır”.

“Çünkü gazete basılana kadar bütün haberleri sosyal medya da görüyorum…”

O hesap…

Neyse ki, hala yaşayan organlarımız var.

“Baro”larımız, Gazeteciler Sendikası, Gazeteciler Cemiyeti” tepki verdi…

Bu tepkilerden en güzelini de Gazeteciler Sendikası yapmış,

“Basın Belada” şık ve etkili… Harika…

Amma; akan suyun gücü, devamlılığında, bakalım sonuç alabilecek miyiz?

***

Bein’sizlik

Her şey parayı cebinden çekip alana kadar.

Haksızlık oldu mu cinler geliyor tepeme…

Bu kez de Katarlı’nın Bein’i…

Göztepe-Konyaspor maçını vermedi.

Arayana da “Aç tabletten izle, cepten izle” dedi.

10 maç birden oynanınca Bein’i sulandı bunların tabi…

Böyle bir şey var mı?

Al cebinden parasını, işine gelmedi mi tabletten izle…

Göztepeli’nin başka takımla işi olmaz…

Varı yoğu Göztepe’dir…

Yayıncının yaptığı Bein’sizlikten başka nedir ki?

***

Yaşa Pınar Karşıyaka

Basketbol  FIBA şampiyonlar liginde Final 8 temsilcimiz Pınar Karşıyaka, İspanyol Casademont Zaragoza’yı 84-79'luk skorla yenerek finale yükseldi…

Yürekten tebrik ediyorum.

İzmir’in, İzmirli sporseverlerin gurur duyduğu bir gün oldu…

Yolun açık olsun Pınar Karşıyaka…

Bu bile fazlasıyla yeter….

***

DELİ ZİYA 

“Beni de bir şey yapın…. Liyakatsizim ama yalamayım…”