Dünya genelinde yapılan kapsamlı bir araştırma, gençlerin mutluluk düzeyinin tarihin en düşük seviyesine indiğini ortaya koydu. Uzun yıllardır geçerli kabul edilen “yaşam boyu mutluluk U-eğrisi” artık geçerliliğini yitiriyor. Geleneksel olarak gençlerin ve yaşlıların orta yaşlılara kıyasla daha mutlu olduğu düşünülürken, yeni veriler bu denklemi tersine çevirdi: Artık gençler orta yaşlılardan bile daha mutsuz.

Ezber bozan araştırma

Araştırma, Dartmouth Üniversitesi’nden Prof. David Blanchflower liderliğinde yürütüldü ve sonuçları bilim dergisi PLOS One’da yayımlandı. 80’den fazla ülkeyi kapsayan bu geniş ölçekli çalışma, insan mutluluğu üzerine yapılan yüzlerce araştırmanın ulaştığı “U biçimindeki mutluluk eğrisi” teorisini çürüttü.

Prof. Blanchflower, elde ettikleri bulguların kendilerini bile şaşırttığını belirterek şunları söyledi:

“Bir anda gençlerin refah düzeyinde dramatik bir düşüş gözlemledik. Bu, daha önce hiçbir veri setinde bu kadar belirgin olmamıştı. Artık mutsuzluk yaşla birlikte azalıyor; mutluluk ise yaşlandıkça artıyor.”

Gençler küresel ölçekte mutsuz

Araştırmaya göre gençlerin ruhsal durumundaki bozulma küresel bir olgu haline geldi. ABD, Avrupa, Avustralya, Latin Amerika ve Afrika’daki ülkelerde benzer sonuçlar elde edildi. Genç yetişkinlerin büyük kısmı, geçmiş kuşaklara kıyasla daha fazla kaygı, umutsuzluk ve yetersizlik hissi yaşıyor.

Veriler, özellikle genç kadınların duygusal durumlarında ciddi bir kötüleşme olduğunu gösteriyor. Her dokuz genç kadından biri, neredeyse her günü kötü bir ruh hâliyle geçirdiğini belirtiyor.

Bu tablo, sadece yaşam memnuniyetindeki düşüşle sınırlı değil. Araştırma ekibi, gençler arasında intihar girişimleri, kendine zarar verme davranışları ve ruhsal destek arayışlarının da son on yılda hızla arttığını bildirdi.

“U-eğrisi” tarihe karışıyor

Yıllardır sosyal bilimlerde “mutluluk eğrisi” olarak bilinen model, insanların yaşamlarının orta döneminde (yaklaşık 40-50 yaşlarında) memnuniyet seviyesinin en düşük düzeye indiğini, gençlik ve yaşlılıkta ise arttığını öne sürüyordu.

Ancak son veriler, bu evrensel kabulün artık geçerli olmadığını ortaya koydu. Blanchflower’ın ekibi, günümüzde eğrinin “tersine döndüğünü”, yani gençlerin en mutsuz, yaşlıların ise en mutlu yaş grubu haline geldiğini belirtiyor.

Yeni verilerle çizilen eğri artık “U” biçiminde değil; yaşamın başında düşük, sonunda yüksek memnuniyet düzeyiyle düzleşmiş bir çizgiye dönüştü.

Neden gençler mutsuz?

Araştırmanın en dikkat çekici yönü, bu dramatik değişimin nedeninin henüz kesin olarak belirlenememiş olması. Prof. Blanchflower, verilerin COVID-19 pandemisinden ya da ekonomik krizlerden önceye dayandığını, eğilimin 2011’de başladığını ve 2014 sonrasında hız kazandığını vurguladı.

Uzmanlar, olası sebepler arasında en güçlü adayın akıllı telefonların ve sosyal medyanın yaygınlaşması olduğunu düşünüyor.

Psikologlara göre sosyal medya, sürekli karşılaştırma duygusu, beğeni bağımlılığı ve sanal kimlik baskısı yaratarak gençlerin özsaygısını zedeliyor. Dijital dünyada geçirilen uzun saatler, gerçek insan ilişkilerini zayıflatıyor ve yalnızlık duygusunu artırıyor.

Ayrıca iklim krizi, ekonomik belirsizlik, politik kutuplaşma ve savaşlar gibi küresel stres kaynaklarının da genç kuşakların geleceğe dair umutlarını azalttığı belirtiliyor.

Tarihin en mutsuz kuşağı

Dünya genelinde gençlerin ruhsal sağlığı alarm veriyor. ABD’de 18–24 yaş grubundaki her üç gençten biri, son bir yılda en az bir kez depresif ruh hâli yaşadığını bildiriyor. Avrupa’da ise genç yetişkinler arasında anksiyete ve depresyon tanısı alanların oranı son beş yılda iki katına çıktı.

Uzmanlar, “Z Kuşağı” olarak tanımlanan neslin, modern dünyanın beklentileriyle kendi duygusal dayanıklılığı arasında sıkıştığını belirtiyor. Sürekli değişen iş piyasası, ekonomik güvencesizlik ve iklim kaygısı, gençlerin gelecek algısını belirsizleştiriyor.

5.7 büyüklüğünde deprem
5.7 büyüklüğünde deprem
İçeriği Görüntüle

Prof. Blanchflower, “Gençler artık hayata umutla bakmakta zorlanıyor. Bu tablo, sadece psikolojik değil, toplumsal bir krizdir,” diyor.

Evrensel bir uyarı

Araştırmanın sonuçları, yalnızca bir kuşağın psikolojik durumu hakkında değil, insanlığın geleceği hakkında da önemli bir uyarı niteliğinde. Blanchflower, bulguların toplumsal politikalarda köklü bir değişimi zorunlu kıldığını belirtiyor:

“Bu veriler korkutucu. Gençlerin refahı uzun vadeli ekonomik ve sosyal istikrarın temelidir. Bu konuda çok geç kaldık.”

Uzmanlar, hükümetlerin ve eğitim kurumlarının, gençlerin ruhsal sağlığını güçlendirecek önlemleri hızla devreye sokması gerektiğini vurguluyor. Psikolojik danışmanlık, dijital farkındalık eğitimi ve sosyal destek mekanizmalarının yaygınlaştırılması öneriliyor.

Bilim dünyasında yankı uyandırdı

Mutluluk eğrisinin tersine dönmesi, sadece sosyoloji değil, psikoloji ve nörobilim alanlarında da tartışma yarattı. Çünkü “U-eğrisi”, yalnızca insanlarda değil, insansı maymunlarda bile gözlemlenen biyolojik bir eğilim olarak kabul ediliyordu.

Yeni bulgular, bu biyolojik eğilimin bile modern yaşam koşullarının etkisiyle değiştiğini düşündürüyor. İnsanlık tarihinde ilk kez gençlik, mutlulukla değil, kaygı ve tatminsizlikle anılır hale geliyor.

Bilim insanlarına göre bu sonuç, teknolojik ilerlemenin insan mutluluğu üzerindeki etkisinin derinlemesine yeniden değerlendirilmesi gerektiğini gösteriyor.

Kaynak: haber merkezi