İddialar… Şüpheler… Suçlamalar…
Yazacak o kadar konu var ki! Bunları siyasi jargona göre mi, yoksa sokak jargonu ile mi yazsam?
diye düşünürken değerli meslek büyüğüm Öcal Uluç, ardından dostlarım Tayfur Göçmenoğlu ile
Mümin Sertbaş telefonla beni aradılar… Yazılarımı çok beğendiklerini belirttikten sonra, “Bu sıkıntılı günlerde ne olur, biraz da İzmir yaz ki, içimiz ferahlasın! “ dediler… O dakikalarda Arabistan çöllerine kar yağmış, bütün Arap oyunlarının, siyasi pisliklerinin “karaları” nı örterek “aklara” büründüğünü görünce bana da Neden olmasın? demek kaldı!
Öyle ya; Kim her gününü mutlu yaşamak istemez ki! Aklıma hemen Türk Kültüründeki mizahı farklı boyutta olması ve de hazır cevaplı ve mizah anlayışı ile tanınan bir bilge şahıs, NASREDDİN HOCA ile Nasrettin Hoca uzmanı dostum eğitimci, gülmece yazarı SAVAŞ ÜNLÜ geldi… Aslında onu İzmir Türk Koleji Türkçe Öğretmeni olarak tanıdım. Sivas, Adapazarı, Karacasu’da Türkçe öğretmenliği yapan, İTK’ da 15 yıl öğrencilerinin sevgili öğretmeni olan Savaş Ünlü edebiyat dünyamıza da 200’ü aşkın kitap yazarak 20'yi aşkın ödül aldı. Çocuk eserleri TRT ve birçok basın organında yayınlandı. Benim 1990’lı yıllarda çıkardığım YOLCU Gazetesi’nde Nasreddin Hoca’yı otobüslerde seyahat ettirip çok tutulan mizahi yazılar yazmıştı…
***
Okuyucularım ve arkadaşlarım benden “İzmir kokan” yazılar isteyince hemen Savaş Ünlü kardeşimi arayıp Haydi bakalım Nasreddin Hoca’yı İzmir’ e davet ette üçlü görüşelim (!) dedim. İşte gülmece yazarımızın sunumu ile İzmir buluşmamız: “Benim de yüz bin yıllık dostum, ağabeyim Ünal Tümin’ le İzmir’in gözde mekânı Asansör’ de buluştuk. İnsan yaşamında tek tük de olsa güzel insanlar çıkar karşımıza. Ünal ağabeyim de onların başında gelir. Uzun yıllar Türk Koleji Okul Aile Birliği Başkanlığı, Onursal başkanlığı yapmış titiz, işini seven, çalışkan birisidir. Ona bir sürpriz yaptım, yanımda Nasreddin Hoca’yı da götürdüm (!). Nasreddin Hoca İzmir’in güzelliği karşısında şaştı kaldı. Karşımızdaki kartpostal güzelliğindeki manzarayı hayranlıkla izliyordu…
Ünal Tümin çıkıp geldi, dostça sarıldık. Bir süredir görüşemiyorduk. Nasreddin Hoca’yı görünce bu kez şaşırma sırası ona gelmişti. Kıvrak zekasını kullandı Ünal abim, ikili buluşmuş, yanınızda olmaktan mutluyum, dedi. Nasreddin Hoca da, aslında ben sizlerle olmaktan mutluyum. Ünal kardeşim, kendi çıkardığı Yolcu Gazetesi’nin sayfalarında bana yer vermişti. Ne yolculuklar yaptırmıştı. Savaş kardeşimin de. Bana olan sevgisi fazladır. Hayatımı oyunlaştırdı. Hakkımda kaç tane kitap yazdı. İkinize nasıl teşekkür etsem, bilemiyorum.
İzmir’in insana ilham veren havasında çaylarımızı söyledik. Nasreddin Hoca çayları görünce kıvrak zekasını kullandı. Bu çay da benden sonra bulunmuş, olmalı, değil mi? Bir tadayım bakalım, dedi. çayın yanında sıcacık boyozlar çok da lezzetliydi. Gevrekle birlikte tulum peynirleri nasıl da uyuşuyordu. Nasrettin Hoca çok hoşlanmıştı İzmir’in lezzetlerinden.
Nasreddin Hoca söze karıştı. İzmir’in lezzetleri ne güzelmiş. Çay da fena değil. Sıcak içilmesi güzel. Benim yaşantımı yazdı güzelim ülkemizde her yerde sahnelendi. Sahnelenmeye de devam ediyor. Beni öldükten sonra da yaşatıyor, ne güzel.
Ünal Tümin- Topluma katkı sağlayanlar ölür mü? Nasreddin Hocam; siz doğumundan önce doğumundan sonra yaşatılan bir kişiliksiniz. Bu sonsuza dek sürecek.
Savaş Ünlü, (Bir iç çekti) Ünal Ağabey, yıllardır ne güzel anılarımız oldu. Okulla yaptığımız kardeş köy gezileri, oraya yapılan yardımlar şimdi bile akılımda. Onun öncüsüydünüz. Okul dışında İzmir’de yaşantımız ne güzeldi. Bazı yerlere yaptığımız geziler, imza günleri ne güzeldi. Akhisar şenliklerine gitmiştik. Geç saatlere kadar insanlarla söyleşmiştik. Konuşmacı ikimizdik. Dönüşte yediğimiz köftenin tadı damaklarımda şimdi bile. Herkesin anılar denizi olur, bizim anılar okyanusumuz var.
Ünal Tümin- zaman geçiyor, güzel izler bırakıyor. Onları fotoğraflara bakarak anıyoruz. Savaşcığım, eğitimde ses getiren bir özelliğin vardı. çok sevilirdin, velilerin çoğu çocuğunun senin öğrencin olmasını isterdi. Rahmetli Genel Müdürümüz Yusuf Kök, olacak iş değil, tüm okula giremez ki derdi velilerimize. Yıllar geçti öğrencilerimizin sana karşı sevgisi, saygısı sürüyor, bunu neye bağlarsın?
Savaş Ünlü, öncelikle öğrencileri seveceksin. İnsan yerine koyacaksın. Değer vereceksin, ayrım yapmayacaksın. Donanımlı olacaksın, onları düşündüreceksin. Gülümseyeceksin, asık suratlı derse girersen o dersten hayır gelmez. Her işin başı sevgi Ünal ağabeyciğim. Her konuda donanımlı olacaksın. Yeri gelince uzaya çıkacaksın, yerine gelince denizin altında renkli bir dünyada gezineceksin. İşin bana göre sırrı bu…
Savaş Ünlü- Ünal Tümin’ in yazılarına hayran olurdum. Sürekli izlerdim. Yeri gelince düşüncelerimi yazardım. 9 Eylül Gazetesi’ndeki köşesini de keyifle okuyorum. Ünal ağabey Kıvrak bir yazı üslubunuz var. Okuyanı hemencecik sarıp sarmalıyor. Bu yazılarınız kitaplaşmalı. Gelecek kuşaklara, meslektaşlarınıza rehber olur.
Nasreddin Hoca söze karıştı yine. “İnsanlar zamanla her alanda daha bir ustalaşır. Ünal oğlumun da senin de eserlerinizin her geçen gün daha fazla sevilmesinin temelinde yatan neden budur. Şimdi çaydan birer tane daha içelim. Şu eşsiz manzaraya dalıp gidelim… Nasreddin Hoca’nın dediğine uydular. Mavi Körfez’i izlerken çaylarını yudumluyorlardı…