Sitelerde yaşanan sokak hayvanı sorunu, hayvan hakları koruyucularının canını çok sıkan ve benim de zaman zaman gündeme getirdiğim konu başlıklarından biri.

Sitelerde yaşanan sokak hayvanı sorunu, hayvan hakları koruyucularının canını çok sıkan ve benim de zaman zaman gündeme getirdiğim konu başlıklarından biri. Daha önce İzmir’in birçok ilçesinde yasaya ve vicdana aykırı uygulamalardan bahsettik. Ancak “yaşam hakkı” kavramı zihinlerde oturmadıkça bizim sözlerimiz de bazılarının bir kulağından girip öteki kulağından çıkmaya devam ediyor.
*
Son olarak İzmir'de bir sitede sokak köpeği istemeyen azınlık nedeniyle kriz yaşanıyor. Üstelik bu sitedeki hayvanseverler birçok yerde görülmeyecek şekilde insanların rahatı ve güvenliği için ekstra çaba harcamış durumdayken…
Kısaca özetleyelim: Sitenin açık alanında az sayıda sokak köpeği yaşıyor. Bu köpekler sitenin hayvansever sakinleri tarafından bakılıyor. Hayvanseverler, sorun yaşanmasın diye sitenin uygun bir yerine kafesler yaptırmış. Köpekler insanların yoğunlukla dışarda olduğu saatlerde kafeslerinde dinleniyor. Günün belli saatlerinde sitenin açık alanlarında serbestçe dolaşabiliyor.
Buna rağmen sitede birkaç kişi “köpek istemeyiz” diye tutturmuş durumda. 
Onlarca kez yazdık; “Ya ısırırsa” diyerek veya sırf havlıyor diye, sokak hayvanlarının toplatılıp barınağa kapatılması talep edilemez. Böyle bir talep, her şeyden önce yasal değildir. 
Ama güzel ülkemde yasaları kim biliyor veya kim dinliyor ki? 
*
Geçtiğimiz günlerde bir şahsın şikayeti üzerine Tarım ve Orman İl Müdürlüğü’nden siteye gelmişler. Tabi köpekleri kafeste gayet sakin bir şekilde görünce almamışlar. Ama kamera görüntüleri istenmiş. 
Bana ulaşan kamera görüntülerinde hayvanlara karşıdan bağırarak kışkırtan bir kişi var. Köpekler de haliyle havlayarak yanıt veriyor. Isırma, saldırma gibi bir durum yok. Ama yine de belediyenin köpekleri almaları yönünde ısrarlı bir talep söz konusu.
Yaşanan bu durum karşısında hayvanseverler HAYTAP İzmir’e ihbarda bulunmuş. HAYTAP İzmir Temsilcisi Esin Önder hemen yetkilere ulaşarak gerekli bilgileri paylaşmış ve hukuksuz toplama yapılmamasını istemiş. Ama STK’larla işbirliği içinde çözüm bulunacağına, sert bir dille “İşimize karışmayın” denilmiş. Bunun üzerine kaymakamlık ve İlçe Tarım Müdürlüğü’ne dilekçe yazan Önder, “Bizler tarım müdürlükleri ve belediyelerle işbirliği içinde sorunları çözüyoruz ve onlara teşekkür ediyoruz. İçişleri Bakanlığı’nın genelgesi de kurumlar arası işbirliği yapılması gerektiğini söylüyor. Umarız bu krizi geç olmadan çözüme kavuşturabiliriz” diyor.

*
5199 Sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’na göre; Açık alanlar sokak hayvanlarının yaşam alanlarıdır. Bu alanlarda hayvanların güvenle yaşamaları sağlanmalıdır. Hayvan beslemek ve bakmak bir haktır. Isırma yapmayan bir hayvan keyfi bir şekilde yaşam alanından alınamaz. Barınağa kapatılamaz. Hayvanlara kötü muamele yapmak suçtur. Belediyeler ve Tarım Müdürlükleri sadece insanların değil hayvanların da haklarını korumakla yükümlüdür.
Kanun bu kadar açıkken, suçu günahı olmayan canları barınaklara kapatmaya kimin ne hakkı var?

****

Vasistas pencereler kediler için ciddi tehlike

Geçtiğimiz hafta kedi sinekliği konusunu yazınca, birkaç okurumdan vasistas pencerelerle ilgili mesajlar aldım. Kediler için tam bir ölüm tuzağı olan vasistas pencerelere karşı tüm kedi sahiplerinin bilinçli olması son derece önemli. Geçen haftaki yazımda da değindiğim gibi kediler, meraklı hayvanlardır. Olmadık yerlere tırmanır, girerler. Açık pencereler onlar için en cezbedici ortamlardır. Normal bir açık pencerenin tehlikelerini artık biliyoruz. Bir de üst kısmını hafif aralık bırakabildiğimiz vasistas pencereler var. İşte bu pencerelere tırmanan kediler sıkışarak ölebiliyor. 
Bizzat iki arkadaşımın kedisi bu şekilde yaşamını kaybetti. Bana ulaşan okurlarımız da benzer acı olayları maalesef deneyimlemişler. Evcil hayvanlarımız için en güvenli ortamı yaratmak bize düşüyor. Evinize kedi sinekliği yaptırmanın yanı sıra vasistas tip pencereleriniz varsa üst taraftan açmamanız son derece önemli.

*********

DÜNYADAN BİHABER

Güneydoğu Asya’da 380 yeni tür keşfedildi

World Wildlife Fund (Dünya Doğal Yaşamı Koruma Vakfı) tarafından kamuoyu ile paylaşılan rapora göre 2021 ve 2022'de Güneydoğu Asya'nın Greater Mekong bölgesindeki bilim insanları 380 yeni tür keşfetti. Keşfedilen 380 yeni tür arasında renk değiştiren kertenkele, kalın parmaklı yarasa, adını Çin mitolojik tanrıçasından alan zehirli yılan, kuklaya benzeyen orkide ve kalın yosunu andıran derisi olan ağaç kurbağası da yer alıyor. Büyüleyici güzellikteki bu ilginç türler, ekosistemler için de büyük önem taşıyor.
Rapor, Kamboçya, Laos, Myanmar, Tayland ve Vietnam'da 290 bitki, 19 balık, 24 amfibi, 46 sürüngen ve bir memeli türünü içeriyor ve bu türleri keşfeden dünyanın dört bir yanındaki üniversitelerden, koruma kuruluşlarından ve araştırma enstitülerinden yüzlerce bilim insanının çalışmalarını kapsıyor. 
WWF Asyalı türler yöneticisi Nilanga Jayasinghe, "Mekong bölgesi küresel bir biyolojik çeşitlilik sıcak noktası olsa da, aynı zamanda çok çeşitli tehditlerle de karşılaşıyor. Doğanın korunmasına yatırım yapmaya devam etmemiz çok önemli, böylece bu muhteşem türler biz onların varlığından haberdar olmadan yok olmazlar" dedi.
WWF, türleri ve yaşam alanlarını korumak için tasarlanmış koruma stratejileri konusunda beş Greater Mekong ülkesinde hükümet, kar amacı gütmeyen kuruluşlar, topluluklar ve diğer ortaklarla birlikte çalışarak, yaban hayatındaki düşüşü durdurmayı; korunan alanlardan oluşan ağları ise güçlendirmeyi hedefliyor.
Türlerin çoğu, insan faaliyetlerinden dolayı yok olma tehdidi altındayken, WWF bölgedeki hükümetleri bu nadir canlılar ve yaşam alanları için korumayı artırmaya çağırıyor.


****** *** **

BİZİM GEZEGEN

BM’den plastik kirliliği ile mücadele çağrısı

Her yıl 5 Haziran’da kutlanan Dünya Çevre Günü bu yıl 51 yaşında. Birleşmiş Milletler tarafından Dünya Çevre Günü'nün 2023 teması plastik kirliliği olarak belirlendi. Sosyal medyada da #BeatPlasticPollution etiketi ile küresel çapta farkındalık oluşturulması hedefleniyor.
"Plastik kirliliği" terimi, atık plastik ürünlerin ve parçacıkların dünyanın ekosistemlerinde oluşturduğu birikimi ifade ediyor. Tek kullanımlık plastiklerin artmasıyla birlikte plastik kirliliğinde yaşanan büyüme, çevre için çok ciddi bir tehdit oluşturuyor.
BM çevre kuruluşları tarafından paylaşılan bilgilere göre; çöp toplama sistemlerinin zayıf olduğu gelişmekte olan ülkelerde kişi başına plastik atık üretimi çok daha fazla. Bu nedenle, okyanusu kirleten plastiğin çoğu, gelişmekte olan ve orta gelirli ülkelerden geliyor. 
Her yıl yarısı tek kullanımlık olmak üzere 400 milyon tondan fazla plastik üretiliyor. Bunun yüzde 10'dan azı geri dönüştürülüyor. Her yıl tahminen üretilen plastiğin 19-23 milyon tonu göller, nehirler ve denizlerde son buluyor. Bugün plastik, çöplüklerimizi tıkıyor, okyanusa sızıyor ve zehirli dumana dönüşerek onu gezegene yönelik en büyük tehditlerden biri haline getiriyor. Küresel tahminlere göre, dünya okyanuslarında yaklaşık 2 milyon ton ağırlığında 170 trilyondan fazla plastik parçacığın olduğu tahmin ediliyor.
Şehirleşme ve nüfus arttıkça, plastik tüketimimiz de kontrolsüz bir şekilde artmaya devam ediyor. Sürdürülebilir kentleşme açısından etkili atık yönetimi çözümlerine ihtiyaç duyulurken; plastik kirliliği hakkında daha bilinçli hale gelerek bireysel tüketimi de azaltmak gerekiyor.

**** * ** * *

WhatsApp Image 2023-06-02 at 09.45.25 (1)

KULAĞIMIZA KÜPE OLSUN

Doğanın adaleti

“Doğaya karşı işlenen bir suçun öcü, insan adaletinden daha zorlu olur.” 
-    Dostoyevski

İnsan kaynaklı nedenlerle özellikle son 100 yılda doğaya verilen zararın sonuçları bugün iklim krizi ve küresel ısınmaya yol açarak toprak kaybı, temiz hava-temiz su-temiz gıda sorunu, sayıları artan afetler, kaynak krizi, sağlık problemlerinin artması gibi sorunları beraberinde getirdi. Doğanın dengesini bozmanın sonuçlarını tüm insanlık küresel çapta ödüyor.