4 Ekim Dünya Hayvanları Koruma Günü nedeniyle görüştüğüm HAYTAP İzmir Temsilcisi Başkanı Esin Önder, “Kalbinde vicdan taşıyan herkesi 365 gün boyunca en azından var olan yasalara uymaya ve merhamete davet ediyoruz” diyor.

Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) ve Dünya Doğayı Koruma Vakfı (WWF) Türkiye Şubesi’nin sokak hayvanları ve nesli tükenmekte olan hayvanlar için verdikleri mücadeleyi yakından takip ediyorum. Onların da bu dünyada yaşam hakkı olduğunu sık, sık yazıyorum. Müslümanların kutsal kitabı Kuran’ı Kerim’in 71 ayetinde, “Canlılar arasında insanlara akıl verdim ki, bitki ve hayvanları koruyup yaşamlarını sürdürsünler diye” yazar. İnsan yaşamının sağlıklı sürdürülmesinde hayvanlar ve bitkilere büyük ihtiyaç vardır. Bu nedenle Türkiye genelinde önemli bir örgütlenme gerçekleştiren Hayvan Hakları Federasyonu (HAYTAP) İzmir Temsilcisi Esin Öney röportaj yaptım.

- HAYTAP nasıl kuruldu?

- 9 Temmuz 2008 tarihinde Türkiye’nin farklı illerinde hayvan hakları konusunda faaliyet gösteren 5 sivil toplum örgütünün aynı federasyon altında birleşmesi ile kuruldu. Adana’da Doğayı Hayvanları Koruma ve Yaşatma Derneği, Diyarbakır Hayvanları Koruma Derneği, Gaziantep Canlı Hayatını İyileştirme Derneği, İzmir Hayvan Dostları Derneği, Seferihisar Hayvanları Koruma Derneği, Aydın Hayvanları Koruma Derneği, Muğla Ortaca Hayvan Dostları Derneği, İstanbul Hayvanları Çaresizlikten ve İlgisizlikten Koruma Derneği, Zonguldak Hayvan Hakları Derneği gibi Türkiye genelinde 20 derneğe ulaştık ve 70 civarında temsilciliğimiz bulunuyor. Hayvan haklarını korumak isteyen kişiler 1822 yılında İngiltere’de bir araya gelerek ilk hayvan koruma birliğini kurmuşlar. Aynı amaçla Hollanda’da Hayvan Koruma Federasyonu kurularak, '4 Ekim Hayvanları Koruma Günü' ilan etmişler.

- Bildiğim kadarıyla Türkiye’de de hayvan hakları kanunu var

- Evet var. Hatta hayvanları koruma kanunu başlığı altında yapılan düzenlemeler ne yazık ki hayvanları korumamaktadır. ancak ne Avrupalı ne de Asyalı olamayan ülkemizde o günlerden bu günlere baktığımızda kutlama yapılacak bir durum olmadığı görülmektedir. Ayıların ve dağ keçilerinin ve hatta üveyik kuşlarının vurulması için ihaleye çıkan, sokağımızda öldürülen hayvanların 'Görüntüsü yok' diyen devlet kurumlarından tutun, “Belediye zehirlemezse ben öldürürüm” diyen katillere, her gün merdiven altı üreticilerden can satın alan ve tüm bunlara sessiz kalan insanlar yasımızın nedenidir.

NE OLUR SESİMİZİ DUYUN

Hayvanların acı çekmelerine, ölümlerine sebep olan tüm kişi ve kurumlar bilmelidir ki: Hayvanları Koruma Kanunu hayvanları gerçekten koruyan hükümler içerene kadar, Hayvanat hapishaneleri (bahçeleri) kapatılıp kurtarma merkezine dönüşene kadar, bakanlıkta hayvanlarla çevreyle ilgili çalışan birimler memurlar liyakat sahibi eğitimli duyarlı kişiler olana kadar, hayvanlı sirkler, hayvan dövüşleri yasalarla yasaklanıncaya kadar, hayvanları koruması gereken bakanlık çalışanları bizlerle aynı davaya gönülden inanıp, hayvan dostlarımızın yanında oluncaya kadar, can dostlarımızın hakları hukuken güvence altına alınıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir.

- Bu sene sizi hayvanlarla ilgili en derinden üzen konu ne oldu?

Bu soru için çok teşekkür ederim. Bu sorunun cevabı yasaklı denilen köpekler için alınan kesin karar oldu. 09/07/2021 tarihinde çıkarılan 7332 sayılı yasa uyarınca, bu hayvanları 09/07/2021 tarihinden önce sahiplenenlerin, 6 ay içerisinde hayvanlarını kısırlaştırıp, çip taktırarak bakanlık sistemine kayıt ettirmeleri halinde beslemeye devam edebilecekleri düzenlenmiştir. Bunu yaptırılmayan hayvanlara el konulur ve bu hayvanlar belediyeler tarafından hayvan bakımevine götürülür” dendi. Bu süreçte yeterli duyuruların yapılmamış olması, bakanlığın ve yerel yönetimlerin bu hayvanların kısırlaştırılması için destek vermemesi sebebi ile, maddi durumu olmayanlar hayvanını özel kliniklerde kısırlaştıramadı ve sokağa terk etti ve halen devam ediyor. Sonuçta bu hayvanların yaşam haklarının yok sayıldığını ve ölüme gönderildiklerini görmekteyiz.

ÇÖZÜM ÖNERİLERİNİ BAKANLIĞA İLETTİK

Bugün, zaten bin 300 belediyenin 250 civarında bakımevi olduğu bilinmektedir. Hiç bakımevi bulunmayan belediyelerdeki durum ise daha da içler acısı olup, bu köpekler ya belediye tarafından öldürülüp atılmakta ya da toplu kafeslere konularak hayvanlar birbirlerini parçalamaktadır. “Hayvanları Koruma Kanunu” başlığı altında yapılan düzenlemeler ne yazık ki bu hayvanları korumamakta, aksine ötekileştirerek acı bir şekilde öldürülüp, en doğal birincil hak olan yaşam haklarını ellerinden almaktadır. Bu hayvanlara uygulanan zulmün biran önce son bulması için ivedilikle bir çözüm üretilmesi gereklidir. Çözüm önerilerimizi bilimsel olarak bakanlığa ilettik. Mevcut durum incelendiğinde, bugüne kadar yapılan düzenlemeler ile bu hayvanların popülasyonlarının artışının önüne geçilemediği, aksine her geçen gün daha da arttığı, yasalar ile bu canların korunamadığı ve işlerini layıkıyla yapan belediyelerin kapasitelerinin bu hayvanlarla dolu olduğu için diğer hayvanların bakım ve tedavilerinin aksadığı, işlerini layıki ile yapmayan belediyelerin de yasa dışı eylemlerle bu hayvanları yok ettikleri görülmektedir. Sahiplendirilmeleri yasak olan hayvanların bir çoğu iyi huylu aile köpekleridir. Hiç değilse yediemin olarak yuvalandırılmalarını istedik. Ama ne yazık ki önerimiz kabul edilmedi. Her gün terk ediliyor ve bu cinsleri korumaya alan çok az kişi çok zor durumda.

- Şu anda yetkili kurumlardan ne bekliyorsunuz?

- Çok geç kalınsa da tüm ülkede acilen kısırlaştırma seferberliği başlamalı. Yasaklı ve tehlikeli denilen köpeklerin uzmanlarca rehabilite edildikten sonra hiç değilse yediemin olarak yuvalandırılmasının sağlanması (köpekler sahibinin yetiştirmesine bağlı olarak agresif olurlar. Hayvan Hakları Evrensel beyannamesinde madde 1 ve 2'ye göre, var olmak bakımından eşit haklara sahip olup, saygı gösterilme hakkına sahiptir ilkesiyle can dostlara belediyeler ve diğer kurumlarca gerektiği kadar iyi muamele edilmeli. Hayvanlara bakan ve besleme yapan gönüllülere mama ve tedavi yardımı yapılmalı. 2018 yılında Milli Eğitim Bakanımız Ziya Selçuk ziyaretinde, "Okullarda çevre bilinci ve hayvan sevgisi dersinin konulması talebimizin" gündeme taşınmalı. Bakanlıkça para karşılığı av izninin verilmemeli. Mezbahalarda hiç değilse acı vermeden kesim yapılması için bayıltıcı alet kullanılsın ama çabamızla başlattığımız bir kaç yer dışında helal kesim değil kan akmıyor diye bu yapılmıyor. En üzüldüğümüz ama gözden ırak kimse bu tarafını görmüyor. (çırpınma, acı çekme olmadan)

HAFTANIN SÖZÜ

Canlı hayvana işkence, eziyet edene lanet olsun. Ben size Allah’tan korkunuz, hayvanları incitmeyiniz, rahatlarını bozmayınız.” Hazreti Muhammed

Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi ile değerlendirilir.” Mahatma Gandhi