Her gün yaşadığımız ne çok olay vardır. Devinim, gözlem, izlenim… Anlatmaya dayalı bir yazın gerçeği.
Kemal Gündüzalp der ki Öykü Dünyası (1) kitabının giriş yazısında; “Öykü, bir dünya kurmaktır. Bir düşü kurarak, bu düşün gerçekleşmesine çalışmaktır. Bu dünya biraz gerçek-ötesi, biraz düş-ötesi ve sevgilerin çoğalması anlamında, var olana göre biraz sevgi-ötesidir. Böyle bir ve-ötesi dünyaya ilişkin düşlerin kurgulanmasıdır öykü.”
Şiirin, eleştirel denemenin, öykünün, romanın usta kalemi Kemal Gündüzalp, bitmek bilmeyen birikmiş dosyalarını kitaplaştırdıkça, onun gözlemlerini, deneyimlerini okudukça yeni şeyler öğreniyoruz.
Nicedir masamın kıyısında bekleyen öykücü dostlarımın sıcak imzalarıyla gelen kitaplar var. Kısaca bir yolculuk yapalım istiyorum bugünkü yazımda.
AHMET ORDU’DAN “GİDEN GİDENE”
Cıba, ciye, çilpi, göpçük, göverlik, kaypıncak, tırışık… seçtiğim bu sözcükller Ahmet Ordu’nun “Giden Gidene” (2) öykü kitabından.
Ahmet Ordu abratmadan, doğallığı, dinginliği, içtenliği, sevecenliği ile öykü dünyasını kuruyor. Eleştirmen M.Yaşar Bilen’in de vurguladığı gibi “doğduğu yörenin (Akşehir) doğasını ve insanlarını, o topraklardaki insanların yaşam biçimlerini” abartmadan anlatıyor.
Anlatımı, dili, söz dağarcığı varsıl, özenli, sıcak, içten.
“Önce üveyikler gitti, sonra gökçekargalar, ardından çullalar, sarasmalar, geçen yıl da leylekler… Gidişleri oldu da gelişleri olmadı hiçbirinin.
EMİNE AZBOZ’DAN “MIZIKA”
Eğitimci, yaart, öykücü Emine Azboz “Mızıka”da (3) zamanın yüreği nden geçip kekik kokular, kır çiçekleri arasından öykülerin damarına giriyor. Yolu bir göçmen kuşla kesişiyor. Bir yargıçla madencilerin yaşam karmaşasına, kara ekmek savaşımına, Soma’ya dair yiğit tanıklığının gür sözleriyle buluşturuyor bizi.
Dili, anlatımı, sözcükleri, gerçeğin içinden süzülen öyküleriyle mızıkasını çala çala hüzünlü öyküleriyle bir yolculuğa çıkıyoruz.
IŞIL MADAK’TA ANLAMSIZLIK SAATİ”
Işıl Madak’ın yıllardır biriktirdiği öykülerinden bir ilk kitap “Anlamsızlık Saati. (4)) Gözleme, tanıklığa dayanan, iyi kurgulanan 18 öykü.
Arka kapağa takılınca dikkat çeken sözler onun öykü dağarını açıklıyor:
“İncelikle gözlemlenmiş mekânlarda, sıradan bir günde yakalıyor: Bir av sırasında, ormanda, mahalledeki pazar yerinde, bir otelde, doktor muayenehanesinde, çay bahçesinde ya da eski eşya satan bir dükkânda.
Ancak anlamsızlık saatinin çaldığı, böylece her dakikanın ve olayın bir eşiğe, bir dönüm noktasına dönüştüğü anlar bunlar. Büyük acılar kısacık yüzleşmelere sığıyor Işıl Madak’ın kaleminde.”
FATMA GÜLÂRA TUĞCU’DAN “BİR AĞACIN BÜTÜN KUŞLARI”
Tiyatro üzerine akademik incelemeleri, tiyatro yapıtları bulunan Fatma Gülâra Işık Tuğcu, yaşamın boğuntusu içinde sıkışıp kalmış insanların içsel yolculuklarını, verili sistemle hesaplaşmalarını Bir Ağacın Bütün Kuşları’nda toplamış sanki.
“Bir Ağacın Bütün Kuşları” (5), kadınların, gençlerin, yaşlıların, emekçilerin sorunlarına gerçekçi bir ayna tutuyor.
Öykülerinde özgür kadın duyarlılığını, gündelik gibi gözüken ama insanın var oluşunu örseleyen yaşanmışlıkları, bunun insan psikolojisinde yarattığı çatlakları, çıkış arayan bireyin çırpınışlarını anlatıyor.
(1) Öykü dünyası, K.Gündüzalp, Alkali Kitap Y. 2024
(2) Giden Gidene, Ahmet Ordu, Duvar Y., 2024
(3) Mızıka, E.Azboz, İzan Yayıncılık, 2023
(4) Anlamsızlık s.aati, Işıl Madak, Everest Y.2023
(5) Bir Ağacın Bütün Kuşları, F.G.Işık Tuğcu, Şey Kitap Y., 2023