Televizyon dünyasında adı disiplin, mesafe ve sert bir duruşla anılan Öykü Serter, bu imajın aslında sunduğu program formatlarının bir gerekliliği olduğunu belirtiyor. Yıllarca süren yarışma programlarında tarafsız kalma zorunluluğunun, kendisini izleyici gözünde bir "Madam Rottenmeier" karakterine dönüştürdüğünü itiraf eden Serter, bu durumdan hiç de memnun olmadığını samimiyetle dile getiriyor. "Çoğunlukla fikrimi söylememem gereken, tarafsız olmam beklenen, karakterime dair izleyicinin fikir sahibi olmasına müsait programlar değillerdi" diyerek, ekranlardaki soğuk duruşunun arkasındaki profesyonel zorunlulukları açıklıyor.
Kendisini "iş güç marifetiyle ekran rüzgarının izin verdiği dönemlerde bir görünüp bir kaybolan bir ekran yüzü" olarak tanımlayan ünlü sunucu, kendine payeler biçmekten ve kendini anlatmaktan özellikle kaçınıyor. Başarının ve etiketlerin başkaları tarafından verilmesi gerektiğine inanan Serter, bu mütevazı yaklaşımıyla ekranlardaki keskin imajının tam tersi bir profil çiziyor. Gerçek hayatta eğer bir film karakteriyle arkadaş olacak olsaydı, bunun "biteviye macera" için Lara Croft olacağını söylemesi ise, içindeki maceraperest ve özgür ruhu gözler önüne seriyor.
Radyo stüdyosundan televizyon zirvesine: 5T5 efsanesi
Birçok kişinin aksine, Öykü Serter'in medya serüveni televizyonla değil, mikrofonla başladı. Ankara'da Capital Radio'da başladığı radyoculuk kariyerine, üniversite sonrası İstanbul'da Radyo5'te devam etti. Televizyonla tanışması ise tamamen bir tesadüf eseri oldu. Çalıştığı radyoyu daha geniş kitlelere tanıtmak amacıyla bir müzik programı yapılmasına karar verildiğinde, bu görev ona verildi. Böylece, Show TV'de gecenin geç saatlerinde yayınlanan "5T5" isimli mütevazı müzik programıyla ekranlara ilk adımını attı.
Serter, o günleri büyük bir özlemle anıyor. "İtiraf edeyim ki; kariyerimde hala o günlere, en başa, 5T5'e dönmeye çalışıyorum. Aklıma geleni zırvalayabildiğim özgürlükten yana ferah feza bir programdı; çok özlüyorum" diyen Serter, o programın bıraktığı izden hala çok mutlu olduğunu belirtiyor. Hatta bir gün, içeriği video klip olmasa bile benzer bir lezzette program yapma hayalinden vazgeçmediğini söylüyor ve MFÖ'nün "Benim Hala Umudum Var" şarkısıyla bu umudunu pekiştiriyor. Bu nostaljik bakış, onun kariyerinde geldiği noktaya rağmen, başlangıçtaki o saf ve özgür ruhu ne kadar özlediğini gösteriyor.
Acun Ilıcalı ile çalışmak: 'Patron' değil, 'yol arkadaşı'
Öykü Serter'in kariyerindeki önemli dönemeçlerden biri de Acun Ilıcalı ile olan iş birliği oldu. Daha önce ekranda birlikte program bile sunduklarını belirten Serter, Ilıcalı'yı mevcut medya düzenindeki diğer yöneticilerden tamamen ayrı bir yere koyuyor. "Televizyonun her aşamasında bizzat çalışıp emek vermiş, üstelik kendi emeğinin karşılığında bir kanalın sahibi olabilme başarısını gösterebilmiş bir patronu elbette ki, mevcut medya düzenindeki idari merciilerle kıyaslamak mümkün değil" diyen Serter, onun başarısını "gıpta edilecek bir başarı hikayesi" olarak nitelendiriyor.
Yıllar önce aynı montaj masalarında yer kapmak için yarıştıkları günleri gülerek hatırlayan sunucu, bugün Acun Medya'nın yaptığı işlerde Ilıcalı'nın tecrübesinin ve kurgu yeteneğinin fark yarattığını vurguluyor. TV8'i "üniversite kampüsünde takılmaya gelir gibi taze, genç ve dinamik bir hava var" sözleriyle tanımlayan Serter, kanalın yeni ve farklı işleri denemekten korkmayan cesur hamlelerini de takdir ettiğini belirtiyor. Bu değerlendirmeler, Serter'in sadece bir sunucu değil, aynı zamanda medyanın dinamiklerini çok iyi analiz eden bir profesyonel olduğunu da ortaya koyuyor.
'Az eşya, az insan': Yalnızlığı seçen bir ruhun portresi
Yoğun çalışma temposu ve ekranların ışıltılı dünyasının aksine, Öykü Serter özel hayatında sadeliği ve yalnızlığı tercih eden bir yaşam felsefesine sahip. "Çalışırken çalışarak" geçen günlerin dışında kalan zamanlarında, "müzik, kitap, fotoğraf gibi meşgalelerle yalnız başıma evde vakit geçirmeye bayılıyorum" diyen Serter, başka türlü şarj olamadığını söylüyor.
"Az eşya, az insan" mottosunu benimseyen ünlü sunucu, sade yaşamayı sevdiğini ve bunun insanı özgürleştirdiğine inandığını belirtiyor. Zaman zaman dostlarıyla bir araya gelip yemek yiyip sohbet etse de, nadiren gece dışarı çıkıyor. Bu yaşam tarzı, ekranlardaki karmaşık ve rekabetçi yarışma formatlarının tam zıddı bir dinginlik ve içe dönüklük barındırıyor. Bu durum, onun karakterinin ne kadar derinlikli ve çok katmanlı olduğunun bir kanıtı.
Evlilik ve çocuk sorusuna net yanıt: Öykü Serter'in çocuğu var mı?
Milyonların merak ettiği Öykü Serter evli mi, çocuğu var mı sorularına ünlü sunucudan belki de ilk kez bu kadar samimi ve net yanıtlar geldi. Evlilik kurumuna mesafeli yaklaştığını belirten Serter, "Düşünmekle mi oluyor bu işler? Nasip kısmet kader" diyerek konuyu akışına bıraktığını ifade ediyor. Nice mutsuz insanın "bir imzanın esiri" olduğunu gördüğünü söyleyen Serter, kendi fıtratının evlilik müessesesine uygun olmayabileceğini düşünüyor.
"Peşinde olduğum bir ideal değil açıkçası. Birini hayatıma öyle kolay kolay alamıyorum" sözleriyle ilişkilerdeki seçiciliğinin altını çizen Serter, en çarpıcı itirafını ise çocuk sahibi olma konusunda yapıyor: "Çocuk sahibi olmak ise büyük sorumluluk... Korkuyorum sanırım...". Bu dürüst yanıt, onun toplumsal beklentilerin baskısı altında kalmadan, kendi duygularıyla yüzleşebilen güçlü bir kadın olduğunu gösteriyor. Hayatından şimdilik memnun olduğunu ve her şeyin vaktine esir olduğuna inandığını belirten Serter, "kim bilir belki zamanı gelmemiştir" diyerek kapıyı tamamen kapatmasa da, şu anki önceliklerinin farklı olduğunu net bir şekilde ortaya koyuyor.
Fitliğin sırrı ve estetik iddiaları: 'Sağlam temellerin avantajı'
Her zaman fit ve enerjik görüntüsüyle dikkat çeken Öykü Serter, bu formunu yıllar önce attığı sağlam temellere borçlu. On üç yıl boyunca "sabah akşam" yüzdüğünü anlatan sunucu, hala o dönemlerin avantajını kullandığını ve o yıllara şükrettiğini söylüyor. Düzenli olmamakla birlikte yüzmeye ve yürüyüş yapmaya devam eden Serter'in asıl sırrı ise beslenme konusundaki merakı ve bedeniyle kurduğu güçlü bağ.
"Deneme yanılma yöntemleriyle bedenimle iyi anlaşmanın, ona iyi bakmanın yollarını keşfettim; sanırım fit kalmanın sırrı bu" diyen Serter, estetik iddialarına da dolaylı olarak yanıt vermiş oluyor. Bedenini tanıyarak ve ona iyi bakarak doğal bir güzellik ve sağlık elde ettiğini vurgulayan Serter, yapay müdahalelere ihtiyaç duymadığının sinyalini veriyor. Tarzını ise "maskülen" ve "spor-şık" olarak tanımlıyor; rahatlığın ön planda olduğu, jean, t-shirt ve ceket gibi parçaları tercih ettiğini söylüyor.
Gelecek planları ve bitmeyen umut: 'Kıran kırana bir all-star geliyor'
Öykü Serter hayranlarını ise yakın gelecekte heyecanlı projeler bekliyor. Sunduğu stil programının "kıran kırana bir mücadeleye sahne olacak destansı bir All-Star" sezonuyla Eylül'de TV8 ekranlarına döneceğini müjdeleyen sunucu, ayrıca bu yaz ekranda olacak bir başka sürpriz projenin daha olduğunu belirtiyor. Proje hakkında detay vermekten kaçınan Serter, "İşte bunlar hep tecrübe" diyerek, geçmiş deneyimlerinden ders çıkardığını esprili bir dille ifade ediyor.
Ekranlarda fırtınalar estiren, özel hayatında ise sadeliği ve dinginliği seçen Öykü Serter; kariyerine duyduğu tutku, hayata karşı dürüst bakışı ve bitmeyen umuduyla, Türk televizyon dünyasının en özgün ve ilham veren karakterlerinden biri olmaya devam ediyor.