Eğitim sektöründe milyonlarca veliyi ve öğrenciyi yakından ilgilendiren mali tablo, köklü bir değişikliğe sahne oluyor. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), geçtiğimiz Eylül ayında yürürlüğe koyduğu yönetmelik değişikliğiyle, özel öğretim kurumlarının yıllık ücret artışlarını belirleyen matematiksel formülü sil baştan düzenledi. Resmi Gazete’de yayımlanarak kesinleşen bu kararlar, 2026 eğitim-öğretim döneminden itibaren okul yönetimlerinin insiyatif alanını daraltırken, velilerin bütçe planlamasına yasal bir güvence kazandırıyor. Özellikle son yıllarda enflasyonun çok üzerinde seyreden okul ücretlerine karşı geliştirilen bu yeni model, eğitimde fırsat eşitliğini koruma amacını taşıyor.

Hesap makinesi bu kez veli lehine çalışacak

Eski sistemde özel okul zamları hesaplanırken, yıllık Üretici Fiyat Endeksi (ÜFE) ve Tüketici Fiyat Endeksi (TÜFE) verileri toplanıp ikiye bölünüyor, çıkan sonucun üzerine doğrudan 5 puan ekleniyordu. Ancak bu yöntem, özellikle yüksek enflasyon dönemlerinde okul ücretlerinin katlanarak artmasına neden oluyordu. Bakanlığın yeni hamlesiyle birlikte artık toplama ve puan ekleme devri kapanıyor. Yeni formülde ÜFE-TÜFE ortalaması 1,05 katsayısı ile çarpılacak. Bu küçük gibi görünen matematiksel müdahale, pratikte zam sınırı rakamının çok daha düşük bir seviyede kalmasını sağlayacak. Böylece okullar, maliyet artışlarını gerekçe göstererek sınırsız bir fiyat güncellemesi yapamayacak.

Ara sınıflardaki fahiş fiyat uygulamasına set çekildi

Velilerin en büyük sancısı olan ve "kademeli geçiş" olarak adlandırılan 1., 5. ve 9. sınıflardaki astronomik artışlar da artık tarih oluyor. Daha önceki yıllarda okullar, ara sınıflardaki zam sınırlamasından kaçmak için ilk kayıt ve kademe geçiş sınıflarında fiyatları serbestçe belirleyebiliyordu. Yeni Özel Okul Yönetmeliği bu boşluğu tamamen kapatıyor. Artık bu sınıflara yapılacak kayıtlar için belirlenecek artış oranı, yıllık enflasyon oranının yüzde 50 fazlasını kesinlikle aşamayacak. Bu düzenleme, ilkokula, ortaokula veya liseye yeni başlayacak öğrencilerin velilerini, kayıt dönemlerinde karşılaştıkları sürpriz maliyet artışlarından korumayı hedefliyor.

Kırtasiye ve kitap harcamalarına yasal sınır geldi

Eğitim sadece okul ücretinden ibaret değil; kitap, kırtasiye ve diğer yan hizmetler de velilerin sırtındaki yükü ağırlaştırıyordu. Bakanlık, bu yan kalemlerdeki "ek ücret" oyunlarına da müdahale etti. Yapılan düzenlemeye göre, okulların sunduğu kitap ve kırtasiye setlerine yapılacak zamlar, o yılın enflasyon oranını bir puan bile geçemeyecek. Eskiden okul ücretindeki sınırı bu kalemlerle telafi etmeye çalışan işletmeler için yolun sonu göründü. Ancak yemek ücretleri konusunda okullara hala serbestlik tanınmış durumda. Yemek fiyatları piyasa koşullarına göre belirlenmeye devam ederken, servis ücretleri konusunda ise yetki tamamen yerel belediye meclislerinde kalmaya devam edecek.

Başkent Üniversitesi’nden çevre başarısı: Dünya sıralamasında ilk 101'e girdi
Başkent Üniversitesi’nden çevre başarısı: Dünya sıralamasında ilk 101'e girdi
İçeriği Görüntüle

Eğitimde mali disiplin dönemi başlıyor

Bu yeni düzenlemeler, özel okulların sadece birer ticari işletme değil, aynı zamanda kamu hizmeti veren kurumlar olduğu gerçeğini yeniden hatırlatıyor. Milli Eğitim Bakanlığı, şeffaf bir fiyatlandırma politikasını zorunlu kılarak eğitim kalitesinin maliyetlerin gölgesinde kalmasını engellemek istiyor. 2026 yılı itibarıyla uygulanacak bu model, okul yönetimlerini daha tasarruflu ve planlı bir mali yapıya zorlarken, velilerin de çocuklarının eğitim hayatını daha öngörülebilir bir ekonomik zeminde sürdürmesine olanak tanıyacak. Sektör temsilcilerinin bu kısıtlamalara karşı alacağı tavır ve uygulamanın sahadaki denetimi ise önümüzdeki dönemin en kritik başlığı olacak.

Kaynak: HABER MERKEZİ