1965 yılında Karaman’ın Sarıveliler ilçesinde doğan Özkan Özdemir, Selçuk Üniversitesi Tıp Fakültesi’nden mezun olduktan sonra hekimlik mesleğini sürdürürken, sağlık hakkı ve demokrasi mücadelesinde de aktif rol aldı. 2017’de Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmasına rağmen hukuk alanında mesleki bir kariyer tercih etmedi.
Özdemir, yazın hayatına 2024 yılında yayımlanan ilk kitabı “TTB’ye Adanmış Bir Ömür: Dr. Mahmut Ortakaya” ile adım attı. Ayrıntı Yayınları’ndan çıkan bu eser, uzun yıllar Türk Tabipleri Birliği Yüksek Onur Kurulu üyeliği yapan Dr. Mahmut Ortakaya’ya adanmış bir vefa kitabıydı. Ortakaya’nın hekimliği, barış savunuculuğu ve insan hakları mücadelesi, Özdemir’in kaleminden geleceğe taşındı.
Veli Lök’ün hekimliği ve insan hakları mücadelesi
Özdemir’in ikinci kitabı “İnsanlığa Adanmış Bir Hekimlik: Veli Lök”, NotaBene Yayınları’ndan okurla buluştu. Kitap, yalnızca bir hekimin biyografisi değil, aynı zamanda Türkiye’de hekimliğin insan hakları ve demokrasiyle nasıl bütünleşebileceğinin güçlü bir örneği olarak dikkat çekiyor.
Veli Lök’ün İzmir Tabip Odası ve Türk Tabipleri Birliği bünyesindeki çalışmaları, insan hakları alanındaki katkıları ve özellikle 12 Eylül sonrası dönemdeki duruşu, eserin merkezinde yer alıyor. Özdemir, kitabında Lök’ün yalnızca tıp alanındaki başarılarını değil, aynı zamanda İHD ve TİHV’in kuruluş süreçlerinde üstlendiği kritik rolleri de aktarıyor.
Kitapta ayrıca “Veli Lök Sözlüğü” başlığı altında, Lök’ün yaşamıyla özdeşleşmiş kavramlara yer veriliyor. “1402’lik, İstanbul Protokolü, Aydın Olmak, Hümanizma, Dayanışma, Spor Hekimliği, Eğitimci” gibi kavramlar, Lök’ün çok yönlü kişiliğini ve değerlerini görünür kılıyor.
İstanbul Protokolü’nden insanlık mirasına
Kitapta Veli Lök’ün en çok öne çıkan çalışmalarından biri de İstanbul Protokolü oldu. İşkencenin belgelenmesine yönelik bu bilimsel ve hukuksal kılavuzun Birleşmiş Milletler’deki sunumunu Türkiye İnsan Hakları Vakfı adına yapan Lök, uluslararası alanda da büyük saygı gören bir isimdi.
Türk Tabipleri Birliği eski başkanı Şebnem Korur Fincancı, Lök hakkında “İşkenceyi belgelemeyi biz ondan öğrendik” sözleriyle onun tıp ve insan hakları mücadelesindeki yerini net biçimde özetlemişti.
Özdemir, kitabında Lök’ün yalnızca bir akademisyen ya da doktor değil, “iyi bir insan, iyi bir devrimci, iyi bir sosyalist” olarak da tarih sahnesine yazıldığını vurguluyor. “Beyaz önlüğünü üzerinden hiç çıkarmadı” sözleri, onun hekimliği bir yaşam biçimi haline getirdiğinin en güçlü ifadesi.