Murat Özdemir diye bir adam.
Papağanın boğazını sıktı…
Anırdı ;
“Acun baba diyeceksin” diyerek işkence etti.
Sonra da “Alkollüydüm” dedi.
Hayvan öldü yazık…
Kendisi akıl hastanesine sevk edildi. Kamuoyu rahatladı…(!)
Vaka basit ve ortada. Duygularım bütün hayvan severler gibi
Adam, basit , aşağılıkça, hastalıklı…Tartışmasız böyle…
Fakat …
Hayvan düşmanı bir adam evde nasıl oluyor da papağan besliyor ?
Hadi bir gariplik var da nasıl da böyle kamuoyu hemen oluşuveriyor ?
Bu kamuoyu, bugüne kadar yapılmış hayvan katliamlarında neden sessiz kaldı da,
Şimdi sosyal bir patlama yaşanıyor ?
Yaşansın tabi ona karşı değilim..
De…
…
2015 yılının Haziran ayı idi hatırladığım…
Galatasaray Teknik Direktörü Fatih Terim Alaçatı’da köpeklere savaş açmıştı.
Mahallenin köpekleri icin “Otobana atın bunları” falan demişti.
Bunu haberine taşıyan Öncel Öziçer kardeşim mesleğinin en güzel yerinde
Dünyanın en kötü gazetecisi ilan edilmişti.
Hatta tıkır tıkır giden işini bırakmak durumunda kalmıştı.
Bu arada Terim’in yan komşusu da bahçesinde baktığı 9 köpeğe bakmaktan vaz geçmişti.
Kamuoyu bir anda saptırılmış, iş Öncel’in haberinin tartışılmasına dönüşmüştü.
O 9 köpeğin ne olduğunu bilen yok.
Faili meçhul.
Fatih baba, öbür hafta binlerce taraftarın omzunda idi…
Kedi, köpek, Alaçatı kimsenin umurunda olmadı…
….
Türkiye’de et pahalanınca, pansuman çözümlerden biri devreye girmişti.
Devlet Brezilya’dan 27 bin sığır ithal etmeye çalıştı.
Brezilya’da bir gemiye bindirildiler. Gemi 2 gün aynı limanda kaldı.Aylarca yol aldı.
Af edersiniz kakalarını yapmasınlar, gemi fazla kokmasın diye,
Günlerce su vermediler hayvanlara…
Sonra bu hayvanları biz yedik…
Kimse bu katliam hayvanlarını ithal eden ülkenin bakanını akıl hastanesine yollamadı.
….
İki –üç ay önce ;
Bursa’da tarım il müdürlüğü çiftçiye semiz hayvan dağıtacaktı.
Arabadan inen damızlıklar, koyun kadardı..
Tarım il müdürü bile duruma acıdı, hayvanları iade eden çiftçilere saygı duyduğunu söyledi.
Çünkü koyuna benzeyen bu hayvanlar, nerden geldiyse ,
Yolda doğduklarına pişman edilmişlerdi.
…
O kadar çok vakam var ki.
Evde beslediği tavuğu taciz eden adam,
Kazlara tecavüz eden damat vakası,
Kediye, köpeğe, ineğe, at’a, eşeğe,keçiye yürüyenler yanında hafif kalır.
…
Bu papağan manyağı, hayvan düşmanı değil.
Olsa hayvan beslemez..
Adam ruh hastası. O an papağan olmasa evladını bile kesebilir…
Kamera, televizyon, toplumda çok hafif bir tanınırlık.
Hani gelin kaynana programındaki anne oğul’un dramı gibi bir şey.
Katil Acun ve benzerlerinin ürettiği , uyuşturucu etkili geri zekalı programlar.
Ruh sağlığı bozuk olan sadece bu papağan manyağı değil.
Toplum iki yüzlü. Bu bir.
Güçlü olanı seven, kompleksli.
Fail zayıf ise vur beline…
Fail güçlü ise değiştir gündemi, sus otur aşağıya…
Televizyon programları tam bir katil.
Kurgulanan yayınlar, cinayete, delirmeye ve delirtmeye, uyuşturmaya yönelik.
Asıl katil, bunu görüp de susanlar…
Asıl zavallı olan biziz...
Asıl papağan biziz…
Asıl katil boğazımızı her fırsatta sıkanlar…
Asıl deliler, dışarıda da buldun bir manyak işte…
Asıl manşetlere…
PORTAKAL
Fatih Portakal …
İzmir’in ekmeğini yemiş, suyunu içmiş bir gazeteci.
Seversiniz sevmezsiniz bilemem.
Ama,
Bir insanın onuruyla bu kadar oynamak kimseye yakışmaz.
Yok portakal, narinciye, mandalin.
Hiçbir siyasetçiye, bırak siyasetçiyi, insana yakışmaz.
Hedef göstermek de öyle…
Daha geri zekalısı,
“Portakal’ı protesto için portakal yediler” haberi.
Aynı görünümde olduğumuz,
Dışarıdan bakılınca insan formuna benzeyen birkaç kişi,
Bu Fatih Portakal arkadaşı protesto etmek için portakal yemişler.
İyi soyadı farklı değildi…
Yenecek yerden göğe bir çok şey var.
Yerleştirin artık kelimeyi.
Onu da ben yapmayayım…
BIRAK DAĞINIK KALSIN
Ak parti’nin çılgın projesine yargı da dur dedi.
Proje; İzmir körfezi geçiş köprüsüydü.
Yargı frene bastı.
Ak Partili siyasetçiler buna kızdı.
Kızarken verdikleri örnekler fena idi.
Marmaray,
Osmangazi köprüsü,
Yavuz Sultan Selim köprüsü…
Evet…
Zaten ondan istemedi İzmirli…
Özrü kabahatinden büyük gibi algıladık biz şimdi…
Başka örneğe gerek var mı ?
Onlar gibi olacaksa,
“Bırak dağınık kalsın” kardeş…
NANKÖR İŞ
Başkan Aziz Kocaoğlu’nun Cumartesi etkinlikleri geleneksel.
Fakat basın oraya gittiğinde hep demeçlere odaklanıyor.
Siyasi mesajlar, falan filan.
Böylelikle yapılan iş unutulup gidiyor.
Bir cümlede geçiveriyor.
Misal geçtiğimiz cumartesi günü
Bornova Şeytanderesi’nde 47 bin ağaçlık kızılçam ormanına start verildi.
Bir sürü ağaç dikildi ve dikilecek.
Burası eski taş ocağı idi. Yakın zamanda kent ormanı olması planlanıyor.
Haberlerin hepsi buranın açılışında yapılan siyasi söylemden oluşuyor.
Oysa yapılan çok güzel bir iş.
Taşocağını, ormana çevirene Avrupa’nın her yerinde ödül verirler.
Bizde ise durum şöyle ;
“Hadi Aziz abi tamam. Evine dön..”
Yav nankör iş bu siyaset…
DELİ ZİYA ; “Sana karşı boş değilim” demesini istediğim tek varlık cüzdanım…