Pınar Bayram Ege Üniversitesi Reklamcılık Bölümü mezunu olan Ergüder Yılmaz, reklam sektöründe geçirdiği yıllardan sonra cesur bir adım atarak dünya turuna çıkmaya karar verdi. İşte, seyahat tutkusuyla hayatını şekillendiren bir gezginden herkese ilham olacak sıra dışı bir hikaye...
Bize kısaca kendinizden bahseder misiniz? Eğitiminiz, mesleğiniz?
Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, Reklamcılık Bölümü'nde okudum. 3 yıl reklam sektöründe sosyal medya yöneticisi olarak çalıştıktan sonra hayatımı değiştirmeye karar verdim. Şu anda sadece çantamla dünyayı geziyor, yeni kültürler tanıyor ve bu yolculuğumu YouTube kanalımda paylaşıyorum.
Dünyayı gezme fikri ilk kez ne zaman, nasıl oluştu?
Bu fikir aslında hep içimde vardı, ama gerçek anlamda harekete geçmem biraz zaman aldı. Üniversitenin ilk yıllarında okulun doğa ve dağcılık kulübüne katıldım ve orada edindiğim tüm tecrübeler hem çok iyi hissettirdi hem de yeni yerler, yeni kültürler tanıma isteğimi artırdı. Sonra "Şimdi değilse ne zaman?" dedim ve ilk adımı 7 ya da 8 ay önce attım.
Dünyayı gezmek, farklı ülkeler görmek hemen hemen herkesin istediği bir şey. Fakat bir o kadar da pahalı bir hobi olarak görülüyor. Farklı ülkeler gezmek, Türkiye ekonomisinde herkes için mümkün mü? Siz bu hayalinizi gerçekleştirmek için ne gibi fedakarlıklar yaptınız?
Elbette kolay olmadı. Maddi olarak hazırlık sürecim oldu; bir iki yıl maddi olarak bir hazırlık yaptım. Gereksiz harcamalardan kaçındım, birikim yaptım. Aynı zamanda sade bir yaşam tarzına geçmeye çalıştım. Konfor alanından gerçekten çok fazla çıkmaya çalıştım. Belirsizliğe adım attım ama kazandığım deneyimler gerçekten çok güzeldi.
Seyahat deneyimleriniz hayatınıza nasıl bir anlam kattı? Neler değişti hayatınızda, fikir dünyanızda? Yaratıcılığınızı geliştirdi mi?
Kesinlikle her yeni ülke ve her tanıştığım insan bana bambaşka bir bakış açısı kazandırdı. Alışkanlıklarımı sorguladım. Her defasında yeni bir ülkeye adım attığımda önce o yerin temel dilini, para birimini öğrenmeye çalıştım. Sonra sokaklarına karışıp yerel yemeklerini tattım, doğasını keşfettim. Yaşam tarzlarını ve kültürel geçmişlerini anlamaya çalıştım. Tüm bu süreçler hem beni geliştirdi hem de yaratıcılığımı artırdı. Her yeni deneyim bana anlatacak yepyeni bir hikaye sundu.
Gittiğiniz ülkelerde karşılaştığınız ilginç durumlar oldu mu? İlginç gelenekler, yemekler gibi… Mesela yer altına inmek, yılan avlamak ya da vizeniz bittiği için Kamboçya’ya kaçma gibi ekstrem olaylar yaşamışsınız. Biraz bahseder misiniz?
Tabii oldu hem de fazlasıyla oldu. Mesela Vietnam'da Chukchi tünellerine girerek Amerika'ya karşı verilen özgürlük savaşını birebir deneyimleme şansım oldu. Asya'da insanların böcek tükettiğini görmek zaten başlı başına şaşırtıcıydı. Ben de merak edip tadına baktım. Kesinlikle ilginç bir deneyimdi. En unutulmaz anlarımdan biri ise Laos'tan Kamboçya'ya geçerken yaşamıştım. İlk gün otostop yaparken tanıştığımız biri bizi evine davet etmişti. Sonrasında hep birlikte bir düğüne katıldık. Düğünde yedik, içtik, dans ettik. Düğünden çıkıp otostopla yolumuza tekrardan devam ettik. Sadece bir gün içinde yaşadığım her şey çok fazla ve doyurucu geliyordu. O yüzden her şey ilginçti. Gerçekten Asya'da karşılaştığım her şey ilginçti.
Bundan sonraki süreçte nasıl bir rota var kafanızda?
Önümüzdeki süreçte İran'a doğru bir rota planladım. İran'ı kuzeyden güneye detaylı bir şekilde gezmek istiyorum. Yolculuğum boyunca yine her zamanki gibi kamp ve hostellerde kalmayı, yerel halkla birlikte bir uygulama aracılığıyla kalmayı planlıyorum. Ardından Azerbaycan veya Gürcistan'a geçmeyi düşünüyorum. Yani komşu ülkelerimizi gezmeyi istiyorum. Aslında uzun süreli plan yapmayı pek sevmiyorum; biraz da yolda şekilleniyor her şey. Ama şimdilik planım İran.
Bugüne kadar hangi ülkeleri gezdiniz?
Makedonya, Karadağ, Bosna-Hersek, Arnavutluk, Sırbistan, Vietnam, Tayland, Kamboçya ve Laos. Şimdilik bu kadar, artacak zamanla umarım.
En yaşanılası bulduğunuz en beğenilir ülke hangisiydi?
Tayland benim için çok özel bir yer gerçekten. Hem doğası hem insanlarıyla çok sıcak ve samimi hissettirmişti o zamanlar. Yaşam maliyeti çok uygundu ve kültürü oldukça farklıydı. Uzun süre kalmak isteyebileceğim ve yaşamak istediğim bir yer diyebilirim.
Sizi hayal kırıklığına uğratan beklentilerinizi karşılamayan bir ülke oldu mu?
Aslında her ülke bir şeyler kattı. Ama bazen çok turistik bölgeler beklentimin altında kalıyordu. O da genelde fazla beklentiyle gitmekten kaynaklanıyor diye düşünüyorum. Ama keşke gitmeseydim dediğim bir yer hiç olmadı şu ana kadar.
Ülke giriş çıkışlarında uyguladığı prosedürlerle sizi zorlayan bir ülke var mıydı?
Sınırdan geçerken zorlandığım tek an, Bosna-Hersek'ten Sırbistan'a geçerken oldu. Sınır polisi, koskoca otobüsten sadece beni indirip 40-45 dakika boyunca Sırbistan polisi bir odada sorgulamıştı. Ardından bırakmışlardı ve sınırı geçmiş oldum. Böyle bir problem yaşamıştım.
Bir ülkeyi gezmenin ortalama maliyeti nedir?
Gezdiğiniz ülkeye ve gezme tarzınıza göre çok fazla değişiyor. Benim ortalama 300-350 dolar (yani o da 15-20 bin Türk Lirası'na denk geliyordu) harcamam oluyordu. Çünkü kaldığım yerler genelde kamp veya hosteldi, uygun hosteller bulabiliyordum. Ardından lokal yerlerde yemek yiyordum. Bu yüzden ortalama Türk Lirası ile 15-20 bin TL'ye denk geliyor.
İlk seyahatinize ne kadar bir parayla yola çıktınız?
İlk uzun seyahatimi 800 dolarla çıkmıştım. Fakat hiç harcama yapmadan Balkan ülkelerini gezmiştim. Bunu da şöyle başarmıştım: Polaroid fotoğraf makinesi alıp, turistlerin fotoğraflarını çekip günlük harcamamı bu şekilde karşılıyordum. Gezdiğim 5 Balkan ülkesini de hiç para harcamadan gezmiştim.
Her türlü imkana sahip olsanız kesinlikle gitmem dediğiniz bir ülke var mı?
Aslında her yerin görülmeye değer bir yönü olduğunu düşünüyorum. Şimdilik gittiğim ülkeler arasında hepsi öyle oldu. Ön yargı ile yaklaşmak istemem. Şu ana kadar 9 ülke gördüm, henüz gitmem dediğim bir yer olmadı.
