Rojda DOLGUN/ İnfluenza alt tiplerinden ‘H3N2’ virüsü, yayılımı hızlının yüksekliği ve risk gruplarında oluşturduğu ağır semptomlarla Avrupa’yı alarma geçirdi. Uzmanlar, Türkiye’de de karşılaşılmaya başlanan virüsün acillerde ve yoğun bakım ünitelerinde artışa neden olduğuna dikkat çekerek, maske, mesafe, hijyen ve özellikle risk grubundakiler için ‘grip aşısı’ yaptırması uyarısında bulundu.
Virüsün yol açtığı etkilerle birlikte acillerde ve yoğun bakımlarda artış yaşandığını vurgulayan İzmir Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Yüce Ayhan, koruyucu olarak önerilen grip aşısına ise ulaşılamadığını belirtti. Sağlık çalışanının dahi henüz aşı olamadığını, bunun ciddi bir tehdit oluşturduğunu ifade etti.
Uzm. Dr. Yüce Ayhan, virüsün ileri yaşlı bireyler, gebeler ve diyabet, KOAH, astım, kanser gibi rahatsızlıkları olanlarda ağır sonuçlara yol açabileceğine vurgu yaptı, bir an önce önlemlerin alınması gerektiğinin altını çizdi. Ayhan “Aşı bir toplumun ihtiyacı olan bir ürün, dolayısıyla öncelikle her ulus kendi aşısını üretebilmeli” uyarısında bulundu.
AVRUPA'DA YAYILDI
Gripten farklı olarak dünyada son dönemlerde yayılan influenzanın altı türü H2N3, bilinen semptomların daha ağır yaşandığı ve tedavinin zorlaştığı bir hastalık türü olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde dünya çapında yayılan salgın Japonya'da, Avustralya'da, İngiltere'de okulların tatil edilmesine sebep olmuştu. Virüs hızla yayılarak Avrupa’yı etkisi altına aldı.
İnfluenza alt tiplerinden ‘H3N2’ virüsü, yayılımı hızlının yüksekliği ve risk gruplarında oluşturduğu ağır semptomlarla Avrupa’yı alarma geçirdi. Türkiye’de de görülmeye başlanan virüse karşı, özellikle risk grubunda yer alanların ‘aşılanması’ çağrısı yapılırken, aşıya ulaşılamaması ise tepkilere neden oldu.
Acil servislerde ve yoğun bakımlarda vaka artışlarına dikkat çeken İzmir Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Yüce Ayhan, sağlık çalışanlarından kronik hastalara kadar geniş bir kesimin aşıya erişemediğini belirterek ciddi bir tedarik sorunu olduğunu söyledi. Kent genelinde başvuranların aşıya ulaşamaması risk oluşturduğunu ifade eden İzmir Tabip Odası Başkanı Uzm. Dr. Yüce Ayhan, yaşanan tabloyu “ciddi bir eksiklik” olarak nitelendirerek durumun giderek ağırlaştığını söyledi.
"BEN BİLE HENÜZ AŞI OLAMADIM"
Sıkıntının yalnızca yurttaşlarla sınırlı olmadığı, hastanelerde görev yapan sağlık çalışanlarının bile aşıya ulaşamadığı belirtiliyor. “Ben bile henüz aşımı olamadım” diyen Ayhan, sağlık sisteminin en ön safında görev yapanların korunmasız kalmasının kabul edilemez olduğunu vurguladı. Ayhan, mevcut durumda risk gruplarının tam anlamıyla korunamadığını vurgulayarak, tedarik zincirindeki sorunların sağlık hizmetlerini zayıflattığını dile getirdi.
Gribin hızla yayıldığı bu dönemde en fazla risk altında olan kesim, ileri yaşlı bireyler, kronik hastalar ve gebeler olarak öne çıktığını anlatan Ayhan, özellikle diyabet, KOAH, astım ve kanser gibi altta yatan hastalıkları bulunan kişiler için grip enfeksiyonunun ağır seyredebileceğini aktardı. Aşıyı bir “ticari ürün” olarak görmek yerine “ulusal değer” olarak konumlandırmak gerektiğini dile getiren Ayhan, sorunun özü tedarik zincirindeki aksaklıklar olduğunu kaydederek, “Merkezden gelen aşının yetersizliği söz konusu olmalı” diyerek, tedarik planlamasının yeniden ele alınması gerektiğini ifade etti.

Ayhan, grip yayılımının yeni başladığını dile getirerek “En büyük dalgayı Aralık sonu ve Ocak başında görmeyi bekliyoruz. Bu süreç Mart ayına kadar devam edebilir. Bu nedenle aşı eksikliğinin ilerleyen haftalarda daha ciddi sonuçlara yol açabileceği düşüncesindeyim. Aşı sıradan bir ilaç değil, bireyin değil toplumun ihtiyacı. Ulusal bir aşı politikası oluşturulması şart” değerlendirmesinde bulundu.
AŞI STRATEJİK ÜRÜN
Ayhan, özellikle tedarik ve planlama süreçlerinde ciddi bir değerlendirme yapılması gerektiğini belirterek, risk gruplarına kesintisiz şekilde ulaşacak bir sistem kurulması gerektiğini söyledi, ‘doğru zamanda, doğru miktarda ve doğru gruplara’ ulaştırılmasının kamu yönetimi sorumluluğu olduğunu hatırlattı. Ayhan şu ifadeleri kullandı:
“Aşı stratejik bir üründür. Aşı bir mal, malzeme, ilaç değildir. Aşı bir bireyin bir bireyin ihtiyacı olan bir ilaç değildir. Aşı bir toplumun ihtiyacı olan bir üründür. Dolayısıyla öncelikle her ulus kendi aşısını üretebilmelidir. Yani bizim daha önce var olan aşı teknolojimiz biraz günün gereklerine göre modernize edilmiş olsaydı şimdi bu kadar daha sıkıntı çekmezdik diye düşünüyorum. Bir ulusal aşı stratejisi olması lazım hükümetlerin, politikaların olması lazım. Aşının parayla alınıp satılan bir ürün olmasından ziyade ülkede üretilen ulusal bir stratejik ürün olarak görülmesi ve buna göre planlama ve yatırım yapılması gerekiyor. Tabii bu sağlanana dek eğer bir ihtiyacımız olan bir aşıda varsa bu aşıların da bir şekilde plan dahilinde tedarik edilmesinin sorunsuz olarak risk gruplarına, hedef gruplara ulaştırılmasının sağlanması gerekiyor. Bunu sağlamak kamu yönetiminin görevi. İkincisi de hakikaten tedarikle ilgili sıkıntı var. Planlamayla ilgili sıkıntı var. Bunların yeniden değerlendirilmesi gerekiyor.”
DÜNYAYI ALARMA GEÇİREN SALGIN
Normal gripten farklı olarak dünyada son dönemlerde yayılan influenzanın alt türü olan H2N3, bilinen semptomların daha ağır yaşandığı ve tedavinin zorlaştığı bir hastalık türü olarak öne çıkıyor. Geçtiğimiz günlerde dünya çapında yayılan salgın Japonya'da, Avustralya'da, İngiltere'de okulların tatil edilmesine sebep olmuştu. İspanya'da ise pandemi kurallarının yeniden uygulanmasının önünü açan bir sağlık protokolü imzalanmış, maske kullanımı ve evden çalışmanın önü yeniden açılmıştı. Hastalık şimdi de bir başka Avrupa ülkesi olan Letonya'da hızla yayılıyor. Salgının tüm Avrupa'yı etkisi altına alması bekleniyor.
NASIL KORUNURUZ?
Ülkenin sağlık ekipleri salgına karşı korunmanın yollarını paylaştı. Uzmanlar, maske kullanımı ve sosyal mesafenin önemini vurguladı. Salgın dönemi boyunca toplu taşımadan kaçınılması gerektiğini ve ofis alanlarının da iyi havalandırılmasının önemli olduğu da belirtildi. Bunun yanında düzenli el hijyeninin özellikle düzenli olarak öksüren kişiler için kritik olduğunun altı çizildi. Uzmanlar, aşılanmanın salgını önlemek için en doğru yol olduğunu belirtti, ancak şu anki salgının önüne geçemeyeceğini de ekledi. Aşının 7 ila 14 gün içinde etki ettiğini hatırlatan sağlık uzmanları, bu sebeple salgının Mayıs ayına kadar sürebileceğini söyledi. Ancak aşılanmak için asla çok geç olmadığı da hatırlatıldı.




