Sanat eleştirmenliğinin geçirdiği evrelerden bugüne, öznelliğin nesnel bir tabana oturmasını sağlamak için çaba gösteren, emek veren... Sanat tarihi, sanat eleştirmenliği deyince, ilk düşünülen adlardan Kaya Özsezgin...

Kendine özgü anlatım diliyle, sanat tarihine ve yapıtına bakışının bilgi birikimiyle öne çıkan sanat adamı...

O da gitti sonsuzluğa; bir eskildi sanat dünyamız!

Çalışmaları Türkiye’deki sanat ortamını yansıtmak bağlamında önemliydi.

Osman Hamdi Bey, Fikret Mualla, Bedri Rahmi Eyüboğlu, Abidin Dino, İbrahim Çallı, Görsel Sanatçılar Ansiklopedisi gibi yapıtlarıyla da sanatın aydınlanmacı yüzünü yansıttı bize.

Geçen Çarşamba Aydın’da sonsuzluğa göçtü Özsezgin; yapıtları, yazıları, anıları bırakarak.

Özsezgin’i Ankara’da Meltem Dergisini çıkardığımız 1967-69 yılları arasında tanıdım, dostluk ettim. Resim sergilerinde karşılaşır, söyleşirdik. Biz gençlerin sanata dergiler kanalıyla yaptığı katkıyı desteklerdi.

Geçen yıl 11 Eylül 2015’te bir Çarşamba günü karşılaşmıştık. Yedeksubay Okulu arkadaşım, şair Ertekin Özcan, TRT’den dostum, müdürüm Orhan Baykal, eski dost Kaya Özsezgin’le buluşmanın sevincini yaşamıştım.

Bedri Rahmi’yi konuşmuştuk çağrılı olduğum toplantıda. Yazın dostlarım Zehra Ünüvar, Ahmet Zeki Muslu, Sultan Su Esen, Selim Esen, Işıl Özcan, Mucize Özinal, Ömer Akşahan, Halit Payza, Etem Oruç’la da paylaşmıştık o gönençli günü.

Bir yıl sonra, bu dünyaya mendil sallayacağını düşünemezdim ki… Dinç, diri görünen insana ölümü yakıştırmazdım ki…

Sanatı dert edinen, sanatı yükümlenen Özsezgin “Sanatçı özgür olmak ister. Sanat, öyle olduğu zaman gelişebilir” derdi hep. Çünkü o sanatla iç içeydi.

Ön planda sanat olmalı” diyordu; “yönetimler sanatı kendi doğrultuları içine almak isterler. Sanat, dışarıdan yönetilen bir kavram değildir” diyordu.

İspanya’da Franco, İtalya'da Mussolini, Almanya’da Hitler döneminde, sanatın sürekli olarak her şeyi bilen erk sahiplerinin, sanatı da bildikleri yanılgısına düştüklerini” vurguluyordu.

Her konuşmasında “sanatı bilmek çok ayrı bir birikim ve yetenek. İktidarlarda bu birikime sahip insan yoktur” deme gereği duyuyordu.

Yaşı 78’di; ama sanatın aydınlanmacı duruşunu, özgürlüğünü savunan yanıyla belleklerde kalacak Özsezgin’e ölüm hiç yakışmadı!

1965’te Toplum Yayınları arasında çıkan ilk kitabı “Prometheus’un Dönüşü” yapıtı, imzasının dostluğuyla durur kitaplığımda.

Kaya Özsezgin’in dillendirdiği şu sözleri de onaylamamak olası mı? "Hiçbir engel tanımaz sanat; doğası, engellere karşı direnmeyi zorunlu kılar. Arar, bulur buluşturur, çevresinden izlenimler alır, yaratma güdüsünü harekete geçirir”

Işıklar içinde olsun.