Sarı, yedi renkten biri… Ressamların tuale düşürdükleri sarı ile bizlere sundukları tablolar mekanlarımıza değişik duygular verir.

Yazarlar hikaye ve romanlarında, şairler şiirlerinde, bestekarlarda şarkılarında bizleri hep ‘hayaller ve gerçekler’le yüz yüze getirirler. İsterseniz bu duygu denizinde birlikte kulaç atıp Türk edebiyatının en çok okunan şairlerinden Cahit Sıtkı Tarancı’nın en kült şiirlerinden olan “Otuz Beş Yaş”a bir bakalım: “Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! /Her yıl biraz daha benimsediğim. / Neden dönüp duruyor havada kuşlar? /Nereden çıktı bu cenaze? Ölen kim? /Bu kaçıncı  bahçe tarumar?”

Yine rahmetli Barış Manço da şarkılarındaki ‘Sarı’ya kulak verelim: “Yaz tahtaya bir daha / Tut defteri, kitabı / Sarı çizmeli Mehmet Ağa / Bir gün öder hesabı “Yaz dostum boşa geçmiş ömre yaşam denir mi?” diye soran Barış Manço’ya zamanında “Kim bu sarı çizmeli Mehmet Ağa?” diye sormuşlar. O da şöyle demiş: “Fakir fukara bir kahvehaneye, ya da lokantaya gittiğinde para ödemez, yer içer tüm hesapları Sarı çizmeli

Mehmet Ağa’ ya yazdırırmış. Kendi gibi gönlü de zengin olan bu ağa, malını mülkünü hep başkalarının hesabını ödeyerek geçirmiş.”

Dolayısı ile Karacaoğlan: “Ben güzele güzel demem, Güzel benim olmayınca” derken, Barış Manço ise “Yaz dostum, güzel sevmeyene adam denir mi?” der ve “Ben Karacaoğlan’dan gayrı değilim” diye haykırır bizlere..

70 li yıllarda Kıbrıs’a gidip bu hikayeyi duyan Barış Manço, şarkıdan sonra kendi parasıyla bir mezarı yaptırmış Sarı Çizmeli Mehmet Ağa’ya. Aslında Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Anadolu’dan Kıbrıs’a göçen zengin bir toprak ağası imiş… Türkmenler yıllarca sarı çizme ve kırmızı külah giymişlerdi. Türk mitolojisinde sarı renk altını, zenginliği, aileyi, ataları ve hükümdarlığı temsil ediyordu. Sarı Çizmeli Mehmet Ağa, Yusuf Ziya Ortaç’ın bir romanıdır aynı zamanda…

***

Son 20 gündür Diyarbakır’da 20 hanelik Tavşantepe köyünde boğularak katledilen 8 yaşındaki Narin adlı kızımız için tüm Türkiye seferber oldu. Kadınlar yürüyor, birçok il ve ilçe de Narin adına park, okul ve sokak adları verilmesi gündemde. Bakanlar gidip, geliyor. Eski bir AKP Milletvekili de buranın oyları ile siyasi hayatımıza girmişti. 20 haneli köy de herkes her şeyi biliyor! Ama, orada “Üç Maymunu” mu oynuyorlar dersiniz?

TBMM’ de “Anayasa’nın değiştirilmesi bile teklif edilemez” denilmesine rağmen AKP yandaşı partilerden HÜDAPAR’ın son girişimi ise Tavşantepe’deki gibi “tavşan uykusuna” yatırılmak mı isteniyor kabilinden haberler hem TV. Ekranlarında, hem de yazılı medya manşetlerinden inmiyor! Bunun hesabını da “Sarı Çizmeli Mehmet Ağa mı verecek?” 

Onu da bekleyip göreceğiz!

* * *

Değerli okurlarım, bu yazımı neden “sarıya boyayışımı” tabii ki, sizler de merak ederek bana sorabilirsiniz. Bodrum Hotel & SPA Genel Müdürü Yiğit Girgin de “Bodrum’da zor fakat hareketli bir yaz sezonu geçirdiklerini bildirerek “Sarı Yaz”dan söz ediyor. Özellikle yerli turistten sonra şimdi yabancı turistlerin Bodrum’a geldiğini belirterek şöyle diyor: “Sarı yaz diye tabir edilen Eylül-Ekim aylarında Bodrum’a talep devam ediyor. İngiliz ve Alman misafirlerin gelme dönemi başladı. Artılar ve eksiler birbirini dengelediği bir dönem. Bakanlığın açıkladığı 60 milyon turist ve 60 milyar dolar hedefine ilerlemeye başladık.”

Ah! Keşke ekonomimizde yıllardır hedeflenen ve bir türlü tutturulamayan hedefler de “sarı yaz” misali ile bir tutturulabilse!