Tarih 30 Ekim 1918... Mondros Antlaşması’yla Batı emperyalizmi karşısında silah bırakmak zorunda kalan Türkiye...

Ve 11 Ekim 1922... Mudanya Ateşkes Antlaşması’yla silah bırakan emperyalist ülkeler...
Mudanya Ateşkes Antlaşması aynı zamanda müttefiklerin Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetini tanıdıklarını belirleyen ilk anlaşma niteliğinde...
İzmir'e düşmanın denize dökülmesinden sonra Türk orduları kuzeye ilerleyişini sürdürmektedir. Fransa, Mustafa Kemal'i Çanakkale dolaylarındaki tarafsız bölgeye girmemesi yolunda uyarır. Paşa yanıtlar;
'Tarafsız bölgeyi tanımıyoruz. Ordularımızı daha fazla tutamayız. Yunan işgalindeki Doğu Trakya'yı kurtarmak için ilerlemeye devam edeceğiz.'
Emperyalistler endişelidir. İngilizlerin İstanbul'daki Yüksek Komiseri Rumbolt, Mustafa Kemal'in Çanakkale yoluyla Trakya'yı geçmeye çalışacağını, İngiltere'in, Kemalistlerin Boğazlarda yaratacağı tehlikelere askeri açıdan karşı koyamayacağını söyler.
Batılı emperyalistler 19 Eylül'de Paris'te toplanır. Toplantıda Fransa Başbakanı Raymond Poincare, 'Artık Türklerle savaşmayacağız.' diye haykırır. 'Mustafa Kemal'in isteklerini kabul etmekten başka çaremiz yoktur.' der. Zaten Türk Orduları, müttefiklerin Çanakkale'de 'Tarafsız bölge' diye adlandırdıkları bölgeye girmiştir. Mustafa Kemal Paşa, Birinci Ordu'nun tüm kuvvetleriyle İstanbul üzerine yürümesi emrini vermiş, İzmit'teki Nurettin Paşa Kumandasındaki Ordu yürüyüşe geçmiştir.
Müttefikler çaresiz ateşkes görüşmelerini kabul ederler. Toplantı 3 Ekim tarihinde Mudanya'da başlar.
Toplantı öncesi emperyalist ülkelerin temsilcilerinin gövde gösterisi vardır. İngilizler ‘Boğazların Ejderhası’ olarak adlandırdıkları Iron Duke zırhlısıyla, Fransızlar Edgar Quinet, İtalyanlar Dalileo zırhlısıyla Mudanya'ya gelir. Iron Duke zırhlısı toplarını Türk Heyetinin Başkanı İsmet Paşa'nın karargahına çevirmiştir.
Konferansın ilk üç gününde müttefiklerin zaman kazanma amaçları vardır. İsmet Paşa anılarında şöyle yazar;
'Biz muharebe halindeydik. Karşımızda düşman vardı. Düşmanı yendik ve takip ettik, Anadolu'dan çıkardık. Mudanya Konferansının toplanmasıyla harekat durmuştur. Bu hal uzun müddet devam edemez.'
Uzun müddet de devam etmez. 5 Ekim tarihinden sonra savaş olasılığı belirir. Mustafa Kemal kararlıdır; herkes silahını bırakacak, Doğu Trakya Türklere verilecektir. 6 Ekim'de İnönü'ye bir telgraf çeker;
''Ekim'in altıncı günü için kararlaştırılan toplantımızda Trakya'nın kararlaştırıldığı esaslar dahilinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümetine iadesini kabul etmedikleri takdirde tasavvur buyurulduğı gibi derhal İstanbul üzerine harekete geçiniz.''
Batılı emperyalistler dize gelmişlerdi. 11 Ekim 1922'de 14 maddelik anlaşma imzalandı. Anlaşma ile Türk-Yunan kuvvetleri arasındaki çatışma sona eriyordu. Yunanistan Doğu Trakya'yı 15 gün içinde boşaltacaktı. İstanbul ve boğazlar Türk mülki idaresine teslim edilecek, ancak İstanbul ve Boğazlarda bulunan İtilaf Kuvvetleri barış yapılana kadar sayılarını artırmadan kalabileceklerdi.
15 Ekim tarihinde yürürlüğe giren anlaşma, Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa'nın ilk diplomatik zaferi olarak tarihteki yerini alıyordu...
İstanbul'un kurtuluş yolunu açan, Lozan'ın taşlarını döşeyen anlaşma ile İtilaf devletleri ilk kez TBMM Hükümetini de tanımış oluyordu .
Aynı yıl yayınlanan İngiliz yıllık raporunda şu ifadeler kullanılmıştı;
'Birçok bakımdan bu anlaşma Asya'nın Avrupa'ya karşı kazandığı bir zafer olarak görülmektedir.'

***

Gazetemizdeki köşe arkadaşım, kadim dostum şair-yazar Oğuz Tümbaş'ın yeni şiir kitabı, 'Çocuklar Geçiyor İçimden' adlı şiir kitabı geçtiğimiz hafta yayınlandı. Bir solukta okuduğum kitap yüreklerden çocuklara sevgi dolu bir koşu niteliğinde. Çocuklara yüreğimizden yükselen sesler her şiirde ayrı ayrı yankılanıyor.