Sen orada okumak, ben burada yazmak üzere hazırız. Ne yazayım, ne okumak istersin? İstanbul Sözleşmesi’nden ayrılmamızın ne demek olduğundan, bu ayrılığı anlatmaya çabalayanların gerekçe yakıştırma telaşından, insanlık ailesinin neler düşünüp söyleyeceğinden kapı açsam? Bu satırları yazarken, milletvekilliği düşürülen bir insanın TBMM’den tutuklanarak çıkarıldığını işitip, öylece kalakalmamın nedenlerini anlatsam? Nevruz coşkumuzun, umutlu kutlamalara olan ihtiyacımızın örselenmesinin, aslında ne anlama geldiğini köpürtsem? Hayattan kaçıp sorunlara dair iki satır yazamayanların kıvırma becerilerine öykünüp, sanatın uçarılığından, ruhların kelebeğe dönüşmesinden falan söz edip, önce sanatın var oluşuna ihanet ettiğimi saklasam?
Yazacak konu mu yok, işte binlercesinin içinden birkaçını saniyeler içinde sıralayıverdim.
Ama bugün beni bağışla. Sisler içinde bir Pazar günün erken saatlerinde, “Türkçem bitti!” ahvalindeyim. “Sussam gönül razı değil, konuşsam çaresi yok” demlerindeyim. Belki yorgunluk, belki kendimi yineleme korkusudur. Ama mademki ruh halim budur, zorlamanın gereği yok.
Bu iç döküşü 21 Mart Dünya Şiir Günü'nde yapmaktayım. O zaman gel şiire gidelim, hayatın ve kalbimizin kilidini açacak anahtarın peşine düşelim. Onu arama ve bulma cesaretimizi, umudumuzu, direncimizi temize çekelim. Bugün buna o kadar ihtiyacım var ki. Tahminimce sen de benim gibisin.
Bu şiir William Shakespeare’e, Türkçesi de Can Yücel’e aittir. Şiiri hayattan, hayatı şiirden kaçıranlar için “kulağa küpe” bir derstir.
Şiirin –sanatın- ne demek olduğuna ve ne işe yaradığına dair, olağanüstü bir yaratıcılık ve tavır belgesidir.
Artık susmalıyım.
Öyle ya, “Ustalar meclisinde çıraklar keser sesi.”
66. Sone
Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,
Ezilmiş, hor görülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama