Ötekileştirme, adaletsizlik, can güvenliğinin kalmaması, mülteciler, eğitim sisteminin değiştirilmesi ‘şiddet ve silahlanma’yı gündemin ilk sırasına oturttu.
Siyasal, mezhepsel, etnik ayrıştırma uygulamaları Türkiye’yi gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinin yaşandığı öfke ve şiddetin egemen olduğu bir sarmalın içine soktu.
Her kesim ve sektörde adalet arayanlar, legal-illegal yollarla elde ettikleri silahlarla bunu sağlamaya çalışırken ileriye dönük büyük bir kaos ve çatışmanın parke taşlarını döşediklerinin farkında bile değiller.
***
Ülke, gerekli önlemler yeterli bir şekilde alınmadığı için başta narkotik olmak üzere uluslararası mafyanın bir çatışma alanına dönmüştür.
Medya ve benzer organlarda (sosyal medya gibi) panel ve oturumlara katılan hemen hemen 40-50 kişiden oluşan “Biliciler”, bunları düzenleyen TV yönetici ve sunucuları da tarafsızlık ilkelerini bir yana atarak bu ayrıştırıcı politikalara adeta çanak tutmaktadırlar.
Kanın sokaklardan TBMM’ ne taşındığı günümüzde yakında silahlar konuşursa şaşırmayın, “O kadarda olmaz” demeyin. 29 Mart 1989 da ANAP milletvekili İdris Arıkan ile DYP milletvekili Abdürezzak Geylani arasındaki tartışma bağımsız milletvekili Zeki Çeliker’in araya girmesine rağmen Abdürrezzak Geylani, Arıkan’ın silahından çıkan kurşunla öldürülmüştü.
İçte birlik olmayınca, güya dost ve müttefiklerin Kıbrıs Rum kesimine kadar dayanan Türkiye’yi kuşatan ‘Ateş Çemberi’ne karşı da etkin bir politika uygulanmamaktadır.
***
Cumhuriyet ve ilkelerine karşı açılan, buna bağlı olarak vizyoner olmayan yöneticilerin ülkeyi getirdikleri bu noktayı aşma, ‘çivisi çıkan’ ülke ve toplumu çağdaş bir yapıya oturtmak için ‘sağduyu’ ve iyi bir ‘usta’ya gereksinim vardır. Bunun için bağımsız yargı, can güvenliğinin sağlanması, ilerde ‘beka’ sorunu olabilecek demografik yapının değişmesini önlemek ön koşullardır. Anayasa ve yasalara uymayanların, yeni anayasa arayışları ile bu sorun çözümlenemez.
Türkiye’nin birinci gündem maddesi “şiddet” ve “can güvenliği”dir.