“Sivas Kongresi için kente gelen Mustafa Kemal Paşa’ya, Sivas Sultanisi’nin ikinci katındaki bir oda ayrılır. Yatağın üstünde, bir genç kızın çeyiz sandığından alınan, çiçek motifli ipek bir örtü vardır. Mustafa Kemal, iki yastığa işlenmiş iki dizeyi okuyunca Mazhar Müfit Bey’i yanına çağırır. Mazhar Müfit Bey telaşlı ve biraz da mahcup, yastıklardaki beyitlerin kendisi için yazılmadığını, asla böyle bir kasıtları olmadığını anlatmaya çalışırken, Paşa açıklamanın gereksiz olduğunu ve şiirdeki uyarının herkes için doğru olduğunu söyler. Sivas Kongresi günlerinde, Mustafa Kemal’in başını koyduğu yastık kılıflarına yazılı şiir şöyledir;

Dünyanın makamıyla gururlanıp incitme insanı/ Zamanın Süleyman’ı olsan bırakırsın sarayı…”

***

Kendini “araştırmacı şair” olarak tanıtan Sunay Akın, kapağını “ay yıldızlı gökyüzü ve milli mücadele yıllarını anımsatan” fotoğrafla süslediği yeni kitabının ismini, Mustafa Kemal Paşa'ya ayrılan odada yastık kılıflarına işlenmiş bu şiirden esinlenmiş, 'Şiirli Yastık' olarak seçmiş.
Hamdi Gezmiş, Hakan Dilek ve Rıdvan Akbulut anısına ithaf edilen kitapta birbirinden ilginç bölümler var, hepsinde de yazar bizi değişik duymadığımız bilgilerle buluşturuyor. Eleştirmenlere göre, Sunay Akın; “Cumhuriyet tarihimizin bilinen olaylarının bilinmeyen ayrıntılarını, adları anılmayan kahramanların gizli kalmış yaşam öykülerini belgelerde, kitaplarda arkeolojik kazılar yaparak tatlı dille, sık sık gülümseterek, bazen de hüzünlendirerek anlatıyor. Araştırmayı, akla gelmeyen konular ve kişilerin en küçük ayrıntılarına dek incelemeyi, bilinmeyenleri bulmayı ve anlatmayı seviyor. Keyifle okunan, yeni bilgiler edinilen, arada gülünen, arada hüzünlenilen denemeler yazıyor. Olayları olduğu kadar, belki daha çok kişileri anlatmayı seviyor. İlgisi de çok önemli görevler yapmış, yaptıklarıyla alanının birincisi olmuş, insanları şaşırtmış ama zamanla unutulmaya terk edilmiş, hiç bilinmemiş ya da yeterince takdir edilmemiş kişilere yönelik. Onları tarih kitaplarından, anılardan, dergi ve gazete sayfalarından çıkarıyor; öykülerini olanca ilginçliğiyle anlatıyor. Anlattıkları belgelere dayanıyor ama anlatımındaki içtenlik sanki geçmişten günümüze gelmiş bir meddahı dinliyormuşuz izlenimi yaratıyor.

Sesi kulaklarımızda yankılanıyor, jest ve mimikleri belleğimizde canlanıyor.”

***

Kitapta, sıkça Milli Mücadele, kurtuluş, kuruluş günlerimizle ilgili anekdotlara yer verilmiş.
‘Şiirli Yastık’, Suriye dönüşü işgal günlerinde İstanbul’da Atatürk’ün Pera Palas’ta geçirdiği bir haftanın öyküsüyle başlıyor. Mustafa Kemal’e hayasızca saldıranlar bu öyküyü okusunlar da O’nun düşmanı bile olamayacaklarını görsünler!

“Tıbbiye Çiçekleri”, Haydarpaşa Tıp Fakültesi’ndeki yurtsever öğrencileri aktarıyor. “Cephane Sandığı”nda ise “Atatürk’ü Samsun’a götüren vapurun hangi Bandırma vapuru olduğu” sorusuna yanıt buluyoruz (Birden fazla Bandırma Vapuru vardır kayıtlarda.)

“Yere Batsın Saraylar”da tıbbiyelilerin direniş mitingleri yer alır.

Cumhuriyet’in ilk milli eğitim bakanlarından Dr. Reşit Galip’in yaşam öyküsü de müthiştir.

‘Şiirli Yastık’ta portreler de yazmış Sunay Akın. Adları anılmayan kahramanların gizli kalmış hikayeleri, inanılmaz rastlantılar söz konusu portrelerde.

Dr. Cemil Topuzlu, Dr. Celalettin Algan, Victoria ve Joaquin Rodrigo, Halet Çambel gibi önemli isimler anlatılmış. Trabzon’daki çocukluk günlerine de uzanmış Maçkalı Sunay. Öykülerde anılar dostluk, dayanışma, bitimsiz sevgi öğeleriyle harmanlanmış. Yazar; anlatsa da, anılara da başvursa da kitabın sonuna küçük bir kaynakça koymuş.

Metin Celal’in Hürriyet’teki yazısındaki şu tespitine biz de katılıyoruz; “Kitabı bir kere okumakla olmuyor, o kadar bilgilerle ve benim gibi tarihi severseniz, tarihi değiştiren kişilerle dolu ki, iki belki de üç kere okumanız gerekecek veya 'bugün hangi Kitap' sorusuna cevabınız Şiirli Yastık olabilecektir. Okumaya başlayınca, elinizden düşüremeyeceğiniz kesin bir kitap diyebilirim.”

“Şiirli Yastık” okunmalı, okutulmalı…