Ege TV kapandı...
Aylar önce başlamıştı söylentileri...
Kanal 35 Fetö’den, Sky ekonomiden ve yine Ege TV kimsesizlikten gümledi.
Kentin uydudan yayın yapan televizyonu kalmadı...
Onlarca kardeş, yine işsiz kaldı.
Çocukları, aileleri, taksitleri ellerinde kaldı...
Bu hazırlık aylardır vardı.
Meraktayım...
Bir milletvekili çabaladı, çalıştı mı?
Bir belediye Başkanı?
Bir Oda Başkanı?
Ne bileyim iki esnaf elele tutuşup başkanının kapısını çaldı mı?
Hayır...
İzmir de bir deprem olduğunda, ne bileyim bir sel falan...
Yerel seçimlerde misal ve benzeri bir çok olayda, hep birlikte kumandalara sarılırdık.
Genç haberci arkadaşların sunumlarıyla izlerdik olup biteni...
Şimdi ne olacak?
Hiç...
Kimin umurunda?
Hiç...
* * *
Yerel seçimler olacağı zaman...
Oda seçimleri olacağı zaman...
Ve benzeri durumlarda, iletişim aracına ihtiyacı olduğu zaman...
Televizyonun kapasını aşındıran,
Kentin “Süpermen”leri ne yapacak?
Hiç...
Çünkü ihtiyaç bittiği zaman ilk kenara atılandır, gazeteler gazeteciler...
Böyledir...
* * *
Kimse ayağa kalkmadı...
Kimse bir imece, destek, çağrı yapmadı...
Kuzu kuzu timsah gözyaşlarıyla
“Tüh tüh” çekti bir kaçı o kadar...
Hatta mutlu olanlar bile vardır muhtemel...
“Meydan biraz daha boşaldı” diye...
* * *
Yok arkadaş...
İzmir’in yolu yol değil...
Bu suç sadece televizyonunun sahibi iş adamının falan değil...
Bu teammüden işlenmiş ağır bir suç...
Ve bu suç İzmir iş dünyası,
Sivil toplum örgütleri ve odaların ağır vebali ile kendilerine yazılmıştır...
“Sus, sus, sıra sana geldi bile…
VAY NUSRET
Arkadaş binlerce mezun veriyor üniversiteler...
Öğretmen işsiz,
İletişimci işsiz, arkeolog, iktisatçı...
Binlerce genç “Bari öğretmen olayım” peşinde...
Bir de Nusret var...
Kasap Nusret...
Hani tuz atıyor ya bi garip hareketle
Sürahi gibi kıvrılıyor, bi şey yapıyor...
“Kendimi tanıtmak için bir kuruş harcamadım” demişti...
Oysa Fransa seçimlerinde afiş olarak bile kullanılmış kendisi...
Meğer kardeşimiz tanınmak için, uluslararası bir ajansa
Tam 2 milyon dolar para vermiş...
Nerden ne kazanıyorsa artık...
Vay arkadaş...
Vay Nusret...
Tüh sana üniversite mezunu...
Yuh sana doçent,
Peh sana profesör...
Hele sana yazıklar olsun mahallenin kasabı Hüsnü abi...
Sana koccaman bir helal olsun vergi dairesi...
BASMANE’NİN HALİ
Tabelalara bak ne yaşadığını, nerde yaşadığını anla...
Gençler az hatırlar...
Bir zamanlar her dükkan Rusça tabelalar asardı.
Çünkü bol bol Rus turist vardı.
Bir zamanlar da acayip kırma bir dil oluşmuştu tabelalarda...
Misal;
“Cemal Garden”, “Haydar Patiserie” “Melahat Beauty Center”
İşler değişti bu aralar...
Basmane’yi bir dolaşalım bakalım...
Bilgisayar klavyesinde o harflerden yok anlatamıyorum...
Hepsi Suriyeli...
Hepsi Arapça...
Teknoloji yükseldi ya, bir de kayar yazılar, led tabelalar...
Basmane’de misin?
Şam da mı ? Belli değil...
DELİ ZİYA; Engin Ar, festivaline Müjde Ar’ı çağırmayan yönetimi şiddetle kınıyorum… Bence birbirlerine derin katkıları var...