Halk TV’de Medya Mahallesi’ni izliyorum, Ayşenur Arslan’ın. “Medya’nın Ablası” gözleri yaşlı Avrupa Şampiyonu kadın voleybolcularımızın Brüksel dönüşü havaalanında karşılanmaları görüntüleri eşliğinde programını sürdürüyor. Sesi titriyor ekrana geldikçe sporcular.
Voleybol Federasyonu Başkanı Akif Üstündağ, Kaptan Eda Erdem, İtalyan Hoca D. Santarelli, Zehra, Ebrar Karakurt, Hande Baladın, Gizem Örge, M. Vargas ekrana geliyor. Heyecandan güçlükle konuşuyor.
Bir ara Ayşenur Arslan, New York Times’da çıkan bir makaledeki bir ifadeden söz ediyor:
“Türkiye’de kadınların eşitlik mücadelesi sürerken, Avrupa Şampiyonu Türk Kadın Voleybol Milli Takım sporcuları, güçlü kadının kusursuz sembolleri oldu…”
Düşünün sene 2023. Bize dışarıdan nasıl bakıyorlar?
xxxx
Tarihinde kazanılan bu ilk kupa, bir şampiyonluktan ötesidir, fazlasıdır.
Futbolun sadece futbol olmadığı gibi voleybolun da sadece voleybol olmadığını göstermiştir.
Kadın milliler aydınlık yüzümüzdür, zafer çok yakışmıştır.
O güzel duyguyu hepimize yaşatmışlardır TV karşılarında.
Tüm ülkeyi gururlandırmışlardır.
İki yıl önce Ebrar, Simge ve Hande; BirGün TV röportajında söylemişlerdi;
“Bizi görmüyorlarsa biz de başarılarımızı gözlerine sokmayı tercih ediyoruz!”
Hem de öyle bir soktular ki o gözlere, bir daha çıkmamacasına!
Milli Gururumuzdur kadın milliler.
Tiyatro sanatçısı dostumuz Levent Üzümcü’nün finalin ardından yaptığı yorumunu da alıntılayalım;
“Dünyanın en politik voleybol karşılaşması oldu. Bu ülkede dürüst, namuslu, yürekli, ilerici kim varsa sporcularımızın yanındaydı. Ne kadar şerefsiz, gerici, yobaz, hain, politik İslamcı varsa karşısındaydı. Kazanan biz olduk. Başta kaptanımız Eda Erdem ve yobaza, gericiye prim vermeyen Ebrar Karakurt kardeşimiz olmak üzere tüm kadın sporcularımıza binlerce teşekkür.”
xxxx
Hatırlayın.
Her biri şampiyonluğu Atatürk Türkiyesi’ne armağan etmiştir.
Bu armağan ithaf, 20 yıl önce yaşanmış bir hadiseyi hatırlatmıştır.
Tarih 10 Kasım 2003’tür. Japonya’da Dünya Kupası maçları vardır.
Rakip İtalya’dır. İkinci set oynanırken o günkü Başantrenör Reşat Yazıcıoğulları mola alır.
Herkes şaşırmıştır. Türkiye’de saatlerin 09.05’i gösterdiği anda Kaptan Özlem Özçelik, tüm oyuncuları kenara götürür, teknik heyetle beraber saygı duruşuna geçilir.
Mola bitene kadar anma sürer.
Salonu dolduran 7-8 bin dolayında seyirci herkes ekibimize bakmaktadır.
İlk anda durumu anlayamamışlardır.
Sonra birden tribünlerden alkış kopar, “Atatürk” sesleri gelir…
xxxx
Milli Takım’ın yıldızlarından, gerici çevrelerin cinsel yönelimi nedeniyle hedef gösterdiği Ebrar Karakurt’tan da söz edelim.
Şampiyonluk Kürsüsü’nde “İstiklal Marşımız” okunduğu sırada gözyaşlarına boğulan 23 yaşındaki Ebrar’dan.
Kendisini linç edenlere “Boş yapma” diyerek prim vermeyen sporcunun sosyal medya paylaşımları…
“Tribünlerde ve ekran başında sizler, sahada biz! Birlikte savaştık ve kazandık! Bu şampiyonluk güzel ülkemiz için. Avrupa’nın En Büyüğü TÜRKİYE!”
“Boynumda bana yargı yükleyenlerin utançlarından yapılma mücevherler yani altın madalya.”
“Milli Gurur diyeceksiniz birleşerek kazanacağız ayrışarak değil…”
xxxx
İçki yasağı, el ele tutuşmaya, öpüşmeye tepki, konser yasakları, karma eğitimin hedef alınması, tarikatların gövde gösterileri, laiklik karşıtı şeriatçı faaliyetler…
Kadının ne giyeceğine, eve kaçta döneceğine, gülmesine kahkaha atmasına, hamileyken sokağa çıkmasına karışılan Yeni Türkiye…
Ve milli başarıyı hazmedemeyenler!
İşte kadın voleybolcuların şampiyonluğu, ülkenin geleceğinden endişe duyan kesimleri tek bir yürek haline getirebiliyor.
O yüzden voleybol sadece voleybol değil, bu şampiyonluk da ötesi yazdık…
Ülkemizin kız çocuklarına ilham olmayı sürdüren..
Birleşmenin, birlikteliğin, dayanışmanın, paylaşmanın doruğundaki; Ay-Yıldızlı’yı onurla kuşanmış kadın sporcularımız;
“Kararmasın yeter ki sol memenin altındaki cevahir. Tarih yazdın ŞAMPİYON tarih. Sağ olun var olun YÜREKLİ KADINLAR…”
Smaçlarınız tükenmesin KAHRAMANLAR…