İnançlarımız, yaşam alışkanlıklarımız, ailemiz, değerlerimiz, ilgi alanlarımız, sevdiklerimiz ve sevmediklerimiz, seçimlerimiz, hedeflerimiz, amaçlarımız ve daha birçok şey bizi biz yapan kimliklerimizi oluşturuyor.
Tabii ‘bizim’ dediğimiz her kimliği özden benimsiyor muyuz? Orası tartışılır.
Örneğin hayvanseverlik kimliği ne ifade ediyor?
Hayvanlara karşı az buçuk sevgi besleyen herkes bu çatı altına giriyorsa; hayvanlar için maddi manevi fedakarlıkta bulunan, kendini onlara adayanlara ne demeliyiz?
Herkes istediğini istediği kadar ve istediği şekilde sevmekte özgür. Kimseye hayvanlar için kendini paralayacaksın diyemeyiz. Ama emek verilmeyen sözde hayvan sevgisi bazen hayvanlara da, gerçek hayvanseverlere de zarar verebiliyor!
*
Mesela, sözde hayvansever, kendi apartmanının önündeki, mahallesindeki veya kedisinin köpeğinin doğurduğu yavruyu götürüp bir başka hayvanseverin bahçesine, mahallesine atıyor.
Diyor ki, “Burada zaten bakan var, bir iki tane daha hayvan olsa ne çıkar ki?”
Ne büyük bir bencilliktir bu, anlamak mümkün değil.
Hayvanseverler sürekli yaşanan bu durumdan o kadar muzdarip ki, kime dert yanacaklarını bilemiyorlar.
İşte size bir örnek:
Gülseren Aka, İzmirli öz hayvanseverlerden biri… Karabağlar Esentepe’de mahallesindeki canlara emekli maaşı yettiği kadar sahip çıkmaya çalışıyor. Onlarca kediyi her gün besliyor, hastalandıklarında bakımlarını yaptırıyor. Ama onun da gücü bir yere kadar. Bugün Türkiye şartlarında bir emekli maaşı insanın kendisini doyurmaya yetmezken, o sahipsiz canların da sorumluluğunu üstlenmiş.
Ama Gülseren anne de artık “yeter” diyor. Sokak canlarına değil, kendi deyimi ile “riya dolu insanlara yeter” diyor. Getirip bahçesine atılan veya sokağa terk edilen canlar yüzünden gözüne uyku girmiyor. Kısırlaştırma için muhtarı defalarca aramış, belediye veterinerliği ile konuşulduğu söylenmiş, söz almış. Aradan aylar geçmiş ama sonuç yok.
Halihazırda baktıklarına ek olarak 8 bebek, 2 anne daha bahçede. Yavruları bahçesine attığını gördüğü kadına, “bir kırıntı vicdanın varsa dur; her kışı nasıl geçirdiğimi, onları nasıl besleyip koruduğumu görüyorsun ama hissedemiyorsun” demiş. Demiş ama sonuç değişmemiş. O yavrulardan biri geçtiğimiz gün bir arabanın altında can vermiş. Bir de işin bu yönü var!
*
Hayvanseverler kendi baktıkları canları mı düşünsün, başkasının terk ettiklerini mi? Mama fiyatlarına mı yansın, yoksa sinir hastası olmadan kısırlaştırma yaptırılamadığı gerçeğine mi?
Hayvan seviyorum diyorsanız, hayvan sevmeyi kimliğiniz olarak kabul ettiyseniz, bununla övünüyorsanız, o zaman bari sevginizin sorumluluğunu başkalarına yüklemeyin.
*
--- Evcil hayvan bilgisi artık cepte---
Tarım ve Orman Bakanlığı’nın "Tarım Cebimde" mobil uygulamasına "Evcil hayvan" modülü de eklendi. Modül üzerinden kullanıcılar, evcil hayvanlarının veterinerde yapılan tüm işlemleri ile ilgili bilgilere ulaşabiliyor. Ayrıca mikroçipli bir ev hayvanı kaybolduğunda, kullanıcılar kayıp bildiriminde bulunabiliyor. Kayıp bildirimi mobil uygulama üzerinden beyan edildikten sonra elektronik ortamlarda kaydedilecek. Kayıp bildirimi yapılan evcil hayvanlar veterinere getirildiğinde mikroçip bilgileriyle eşleştirme yapılabilecek. Böylece hem kaybolan hayvanların bulunması hem de terk edilen hayvanların tespit edilmesi kolaylaşacak. Vatandaşlar modül üzerinden çip ve pasaport gibi tüm konularda da bilgi alabilecek.
***
Dünyadan bihaber
Eko-köprüler sayesinde yaban hayatı korunuyor
Ekolojik bağlantı, hayvanların karada veya suda serbestçe bir yerden bir yere hareket edebilmeleridir. Hayvanlar ekolojik bağlantılar sayesinde yiyecek bulur, nesillerini devam ettirir ve yeni barınma bölgeleri kurabilir. Hayvanların otoyollar başta olmak üzere insan engeline takılmadan hareket edebilmeleri doğal süreçlerin akışı ve dünyadaki yaşamın sürdürülebilmesi açısından da son derece önemlidir. Bu anlamda özellikle doğal yaşam alanlarını bölen, hayvanların su ve yiyecek gibi temel ihtiyaçlara ulaşmalarını engelleyen yollara yapılan ekolojik köprüler yeniden hayvanlarla doğayı bağlamayı amaçlıyor.
Dünyada bu amaçla ilk eko köprü modeli 1950'de Fransa'da yapıldı. O tarihten sonra diğer ülkeler de eko köprüler yapmaya başladı. Bugün sadece Hollanda'da 600'den fazla eko köprü biyoçeşitliliğin korunmasına yardım ediyor.
Ülkemizdeki ilk ekolojik köprü ise Kuzey Marmara Otoyolu Projesi ile birlikte hayata geçirilen Uskumruköy Ekolojik Köprüsü oldu. Bunun yanında Tarsus-Pozantı Otoyolu’na kurulan Orman Ekosistem Köprüsü de yaban hayatın korunmasına katkı koyuyor. Bu köprülerin sayısı ülkemizde artmaya devam ediyor. Ekolojik köprülerin en yeni örnekleri İzmir-Çeşme Otoyolu’nda hayata geçiriliyor. Ekolojik köprülerle hem bu bölgede yaşam süren hayvanların daha rahat ve güvenli hareket etmeleri sağlanıyor hem de trafik kazalarının yol açtığı kayıpların önüne geçilmesi amaçlanıyor.
Eko köprülerin icadı sonrasında Kanada'daki Banff Ulusal Parkı'nda yollarda hayvanların neden olduğu araba kazaları %80 oranında azaltıldı.
Singapur’da Eco-Link projesi sayesinde nesli kritik derecede tehlikede olan Sundapangolini de dahil olmak üzere bazı türler korundu.
Hollanda habitat birleştirme programı kapsamında yapılan yaban hayatı geçiş köprüleri hem doğanın korunmasında hem de trafik kazaları nedeniyle oluşan maddi-manevi kayıpların azaltılmasında son derece etkili oldu.
***
Bizim gezegen
Vegan yaşamı benimseyenler festivalde biraraya geliyor
Vegan yaşam ülkemizde de son yıllarda giderek yaygınlaşmaya başladı. Hayvan kaynaklı gıdaları veya herhangi bir ürünü kullanmayı ret etme olarak bilinen Veganizm, hayvanların yaşam haklarına saygı duyarak onları incitmeden, öldürmeden, kullanmadan da yaşamımızı sürdürebileceğimiz düşüncesini temel alıyor. The Vegan Society veganizmi şöyle tanımlıyor:
"Veganizm, mümkün ve uygulanabilir olduğu ölçüde, yiyecek, giyecek veya başka herhangi bir amaç için hayvan sömürüsünün ve zulmünün ret edildiği bir felsefe ve yaşam tarzıdır. Buna bağlı olarak, hayvanların, insanların ve çevrenin yararına hayvan içermeyen alternatiflerin kullanılmasını ve geliştirilmesini teşvik eder. Beslenme açısından, tamamen veya kısmen hayvanlardan elde edilen tüm ürünlerden vazgeçme uygulamasını ifade eder."
Veganizm ülkemizde de son yıllarda benimsenmeye başlanan ve adından söz ettiren bir yaşam biçimi haline geldi. Öyle ki, vegan yaşamı benimseyenleri buluşturan etkinlikler de artık geniş kitleleri biraraya getiriyor. Bu önemli etkinliklerden biri olan Didim Vegan Festivali (Vegfest) bu yıl 28-29-30 Nisan tarihlerinde gerçekleştiriliyor. Aydın’ın Didim Belediyesi’nce düzenlenen Vegfest 2023, Apollon Tapınağı ve çevresinde katılımcıları ağırlıyor. Onbinlerce kişinin buluşacağı festivalde Vegan tariflerin yer aldığı mutfak atölyeleri, spor, sanat ve sağlıklı vegan yaşama dair aktiviteler yer alacak.
Kulağımıza küpe olsun
Hayvana davranış gelişimin göstergesi
“Bir milletin büyüklüğü ve ahIaki gelişimi, hayvanlara olan davranış biçimi iIe değerlendirilir.” –Mahatma Gandhi
Özgür ve bağımsız Hindistan'ın siyasi ve ruhani lideri Gandi’nin hayvanlarla ilgili bu meşhur sözü, üzerine düşülmesi gereken değerli bilgiler içeriyor. Hayvanlar aslında insanlığımızın da bir aynası. Bunu akılda tutmakta yarar var.