BİR TEMMUZ YANGINI: MADIMAK!


Temmuz sıcak aydır; yanar, yakar, kavurur; Temmuz yazın, sıcağın zalımıdır! Acıları, hüzünleri, sevinçleri nice olayları da tarihin tozlu sayfalarında kayıtlıdır Temmuz’un. Doğum ve ölüm tarihleri de Temmuz’a denk gelen ünlü sanat, bilim, kültür insanlarının da adı kazılıdır Temmuz günlerine.


Bir unutulmayanı var ki Temmuz’un; nice aydını, sanatçıyı, canı alan; acısı, kederi, kahrı ile 25 yıldır sönmeyen… Madımak Yangını!


O kara ilmekli günü ilençle anmayı sürdürüyoruz elbet. Hüseyin Yurttaş’ın Yakılmışlar Ağıdı şiirinden bir bölümle seslenelim :şairler yakılıyorsa ülkende / daha çok şiir oku çocuk / şairler yakılıyorsa ülkende sen de / sen de şiir yaz çocuk”


BİR OĞLUM OLACAK ADI TEMMUZ”


Temmuz’a odaklanmışken, toplumcu gerçekçi şiirimizin önemli şairlerinden Hasan Hüseyin Korkmazgil’in “Temmuz Bildirisi”ni unutmak olası değil. Oğlunun adı da Temmuz’dur. Adı Temmuz olana yazılan şiir de Hasan Hüseyin nehri’nden akar durur, gelir Temmuz’un sıcağına:


temmuz gibi sıcak ve bereketli / temmuz gibi uçsuzbucaksız / bir oğlum olacak adı temmuz / dilinde en güzel sesi Türkçemin / kulağı en yiğit şarkılarla delik / korkak bir merakla değil yıldızlı karanlığı / vivaldi’yi dinler gibi okuyup anlayacak / ve belki de sütdişleri sürerken balaban bir bursa şaftalisine / ay’dan kendi sesini dinleyecek / vahşi bir çiçek gibi açılmış gözleriyle…


MUZAFFER TAYYİP USLU 24 YAŞINDA BEKLER!


Bugün günlerden 4 Temmuz. Dün çok genç yaşta yitirdiğimiz bir şairin 72. yok yılıydı! Yaşama, şiire, sevgiye, güzel zamanlara doyamadan, 24 yaşında 3 Temmuz 1946’da öte yakanın sonsuzluğuna giden… Ki durur hâlâ bıraktığı yaşta; şiirkanlı, gepgenç. Yoksul, hüzünlü, puslu! Adı Muzaffer Tayip Uslu.


Meseleyi o saat anladım / Anladım ama, iş işten geçmiş ola / Şöyle bir etrafıma baktım, / Baktım ki yaşamak güzeldi hâlâ / Mesela gökyüzü / Maviydi alabildiğine
İnsanlar dalıp gitmişti / Kendi âlemine…


Kısacık yaşamına özgün şiirler bırakan Muzaffer Tayip Uslu, sanki ölmeden önce ayrımına varmış gibi, sezginin gücüyle “öldükten sonra” şiirini yazmıştı:


Diyecekler ki arkamdan / Ben öldükten sonra / O, yalnız şiir yazardı / Ve yağmurlu gecelerde / Elleri cebinde gezerdi / Yazık diyecek / Hatıra defterimi okuyan / Ne talihsiz adammış / İmanı gevremiş parasızlıktan…


GÖZYAŞLARINI GÜLMECEYE ÇEVİREN ADAM: AZİZ NESİN


"Ben bir simyacıyım, gözyaşlarımı gülmeceye çevirerek dünyaya sundum" der.


"Benim gülmecem, geleneksel Türk halk gülmecesinden kaynaklanır, toplumun sorunlarından esinlenir, çağdaş dünya insanlarının sorunlarını anlatır. Kısacası yaptığım, halk gülmecesidir." der.


Macaristan fıkrasındaki gibi… 'Bizde her üç kişiden ikisi şairdir' diyorlar, 'O da bir şey mi' diyor, 'bizde her üç kişiden dördü şairdir' diyen de odur.


Boyun eğmeyen, yapıtları onu evrenselliğe taşıyan, yazarlık serüveni yapıtlarının içeriğiyle örtüşen Aziz Nesin, aslında halk nerede komik bir olayla karşılaşsa, "tam Aziz Nesin'lik olay" konumlandırır.


35 sanatçı, yazar, aydın’ın kıyıma uğradığı, yok edildiği Sivas Madımak yangınından 2 Temmuz’da kurtulan, ama yine bir Temmuz (6 temmuz 1995) günü aramızdan ayrılan Aziz Nesin…


Roman, öykü, şiir, deneme, anı, gezi, taşlama, masal… 120’nin üzerinde yapıt üreten, yazdıkları çok sayıda dile çevrilen, toplamda 8 milyondan fazla baskı yapmış kitaplarıyla devleşen Aziz Nesin’i ölümünün 23. yılında saygıyla anıyorum.