Her Çarşamba güncel sorunlar, işsizlik, ekonomik sıkıntılar vc virüsü yazmaktan bıktım biraz. Sanırım 'yeter artık' diyenleriniz de var. Bu yüzden yaşamdan söz ettim.
Yaşama sevincini kaybedenler hayatın ne kadar değerli olduğunu anlamamış olanlardır. İnsan olduğunuzu hatırlayın, geriye kalan her şeyi unutsanız da olur. Yaşamımızda hiç geriye doğru baktığınız oldu mu? Neler yaşadık iyi, kötü. Mutlu günlerimiz oldu, üzüldüğümüz anlar. Özellikle sevdiklerimizi kaybettiğimizde duyduğumuz acıyı hala anımsarsınız sanırım.
Emile Zola, “Yaşama Sevinci” adlı eserinde karşılaştığı zorluklara, çektiği acılara rağmen yaşama sevincini kaybetmeyen fedakâr Pauline’in hikâyesini tüm yalınlığıyla ustaca aktarır. Demek ki bütün acılara ve sıkıntılara karşın çok önemli nedenler olmadıkça hayattan vazgeçmiyoruz. Yaşam derken yaşama sevincini kaybetmeden sürdürdüğüm hayatımdan kesitler sunayım.
***
Kendimi bildim bileli hep çalıştım. Üniversite yıllarında da çalışıyordum. Bütün zorluklara rağmen hayata küsmedim. Hani 'kuyruğu dik tutmak' derler ya. Ankara’da üniversitenin ilk yıllarında yurtta yer bulamadığımız için bir apartmanın odaya dönüştürülen kömürlüğünde üç İzmirli kalıyoruz. Yanmayan bir kalorifer. Buna karşın İzmir’deki arkadaşlara bu kötü koşullardan söz etmiyoruz. Ballandıra ballandıra Ankara gecelerindeki muhteşem yaşamımızı anlatıyoruz. Sen misin anlatan? Bir gün İzmir’den bir arkadaşım bu tatlı hayatı yaşamak için Ankara’ya çıkıp gelmez mi? Ne diyebilirdik. Öğrencilik yıllarımda unutulmaz anılarım oldu. Üç arkadaş kredi için başvurduk. Alamadık. Rahmetli eniştem bizi Kredi ve Yurtlar Genel Müdürü'ne götürdü. Orada öğrendik ki herkes durumunu kötü gösterirken, biz normalini yazdığımız için kredi alamamışız. Öbür yıl tabii biz de kredi aldık.
***
Ankara’da 70’li yıllar laylaylomdu. Sonraki yıllar eylemlerle geçti. Mezunlara, Milli Eğitim Bakanlığı iş vermedi. Eylem yaptık. Gözaltına alınan arkadaşlarımız oldu. 68 kuşağı siyasetten hiç uzak kalır mı? 6’ncı Filo eylemleri için Ankara’dan İzmir’e geldik. İzmir’de ailelerimizin bile haberi olmadı.
TRT’nin çeşitli kademelerinde muhabir ve Haber ve Haber Müdürü 46 yıllık meslek yaşamımda da birbirinden renkli olaylara tanık oldum. Kenan Evren, Özal, Demirel, Erbakan ve Ecevit’i izledim. Yaşadıklarım kitap olur. Yaşama sevinci yazımı Nazım’la noktalayalım:
“Yani, öylesine ciddiye alacaksın ki yaşamayı,
yetmişinde bile, mesela, zeytin dikeceksin,
hem de öyle çocuklara falan kalır diye değil,
ölmekten korktuğun halde ölüme inanmadığın için,
yaşamak, yani ağır bastığından.”
Haftaya yeniden buluşmak üzere hoşça kalın dostlar.