Türkiye Futbol Federasyonu (TFF) hafta içerisinde yine bir dizi karara imza attı. Tabii ki aldıkları kararlar, salgından dolayı oyunları durdurulan Bölgesel Amatör Lig (BAL), profesyonel 2. Lig ve 3. Ligdeki ekiplerin düşme-çıkmalarıyla ilişkili olduğu kadar, önümüzdeki üç sezondaki yabancı oyuncu sınırlaması ile de ilgiliydi.
Alınan tescil kararlarına göre, BAL, 2. Lig ve 3. Ligdeki tüm grupların birincileri direkt olarak bir üst liglere terfi ettirildiler. Profesyonel 2. Lig ve 3. Liglerdeki gruplarında ikincilik ile beşincilik arasında olan takımlar da Antalya’da 20–28 Temmuz tarihlerinde tek maçlı eleme maçı oynayacaklar ve 1.Lige yükselecek bir takım ile 2. Lige yükselecek üç takım belirlenmiş olacak.
BAL için play-off ve BAL dahil durdurulan tüm ligler için düşenlerin belirlenmesi konusu hala beklemede… Yerel amatördeki BAL’a çıkma hadisesi de aynı şekilde alınacak kararları bekliyor.
TFF’nin aynı tarihli kararlarından biri de yabancı oyuncu konusu…
Özellikle son iki sezondur dillerimizden düşürmedik bu konuyu… Bazen de çıldırıp, küplere bindik, nasıl binmeyelim? Galatasaray’ın ve Göztepe’nin, maçlarına birkaç kez tamamen yabancı oyunculardan örülmüş on birlerle çıktığına şahit olduktan sonra…
Diğer takımlarımızın da pek farkı yoktu üstelik. Onların da ilk on birlerinde, birkaç yerli sporcu terliyordu hepsi o… Bu durum öylesine insanlarımızın milliyetçi hislerine dokundu ki, devletimizin başları bile bu konularda açıklama yapma gereği hissettiler; hemen her konuda açılım yapma başarısını gösterenler, “yabancı açılımına karşıyız, en azından bu kadarına” deyiverdiler.
Yanlış anlaşılmasın, asla şoven ve ırk kokan hissiyatlar ile değil ama ben de yerli oyuncu çocuklarımız ve gençlerimiz dururken, neden tonlarca parayı dışarıya akıttığımızı buradan yazmak suretiyle sürekli sorguladım. Takımların planlarını kısa vadeli ve günü kurtarmaya yönelik değil, uzun vadeli ve çocuklarımıza, gençlerimize dönük yapmaları gerektiğini yine yineliyorum.
Her neyse, o zamanlar devletimizin bu çıkışları TFF’nin kulağına elbet ki çalındı ancak küçük bir pürüz vardı; takımların imzalamış oldukları üçer beşer senelik oyuncu sözleşmeleri…
E, arada alınmış kar payları ve menajerlere ödenmiş, ödenecek tutarlar ile bunların devamının sağlanmasını unutmayalım.
Öyle, ha değince yabancı oyuncu oynatma sayılarını eritemediler anlayacağınız… Salgın nedeniyle ara verilen ligler ile ilgili alınan kararlara yabancı kuralını da ilave ettiler ve önümüzdeki üç sezon ile alakalı yabancı kuralını da açıkladılar. Buna göre önümüzdeki sezonda Süper Lig için sekiz yabancı aynı anda sahada yer alabilir denildi. 2021-2022’de bu sayı yediye, 2022-2023’de ise altıya düşürülecek. Takımların yabancı oyuncu sözleşme sayıları da önümüzdeki sezon on dört, sonra on iki ve üç sezon sonra da on kişi ile sınırlandırılması öngörülüyor.
Kendi gençlerimizin oynayamayışına televizyon ekranlarından bile bakarken üzülürken, kimimiz de işin bu kadar içerisindeyken “oyuncuyu yerli, yabancı diye ayıramazsınız. İyi-kötü ya da kaliteli-daha kaliteli diye ayırabilirsiniz” diyor. Bu net açılamanın sahibi Fatih Terim ve yabancı sınırına karşı kendisi!
Kimisi yerli üretimden; takımının ligden düşme, lig yükselememe ya da sportif anlamda büyük bir başarı elde edememe pahasına vazgeçmiyor ve hatta yetiştirdiği çocukların geleceklerini garanti altına alabilmek için ailelerini bile karşısına alırken (Altınordu ve Başkanı Mehmet Özkan), kimisi de şehrinin takımının yabancı kalecisine fahri hemşehrilik öneriyor ve gel bizim şehrimizde kal diyor(Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Memduh Büyükkılıç).
Dipnot; “Türkler! Türk malı alınız, Türk malı kullanınız; Türk parası, Türk toprağında kalsın”. Mustafa Kemal ATATÜRK.