Ne diyordu şair Adnan Yücel: “bitmedi daha sürüyor o kavga / ve sürecek / yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!”     
Birgül Sarıkaya da bu dizelerin aydınlığında sözleri  şöyle yoğunlaştırıyor: “bitmedi bitmeyecek bu sevda, yeryüzü barışın yüzü oluncaya dek”
Elbette yeryüzü aşkın, sevginin, barışın, insanca yaşamanın, erdemin, onurun, özgürlüğün, aydınlanmanın yüzü oluncaya dek savaşım sürecek.
Evet, nicedir elimde   Birgül Sarıkaya’nın MARAŞTAKİ ÇOCUK”  (*)  kitabı. Ağır ağır okuyorum; okurken de içim kıyılıyor, acım katlanıyor.
Kahramanmaraş’ta 19-26 Aralık 1978 tarihinde Aleviler'e, Kürtler'e, solculara yönelik kıyımın izleri silinmedi elbette! O tarihte 14 yaşında olan Birgül  Sarıkaya, ilköğretim müfettişi babası Süleyman Metin’in acımasız öldürülüşüne tanık olmuş! 
“Maraş’taki Çocuk” o acımasız kıyım günlerinin anlatısı. Karanlığın, ilkelliğin, aymazlığın, yozluğun, geriliğin, insanlık dışılığın gerçek romanı. 
“Nerede bir insan ölse oralı olurdu yüreğin, olmalıydı zaten! Olmazsa insan olmazdı ki yüreğin. Hiç sevmedin sen silahı, hiç sevmedin sen barut kokusunu, sen hiç sevmezdin savaşı.”
Sarıkaya’yı Eylül 2024’te Bornova Kitap Günleri’nde tanıdım. Kitabını “Ezilip sustuk; ölümle buluştuk, korktuk. Tekrarı yaşanmasın ve unutulmasın diye… Barış, sevgi, kardeşlik için kaleme aldım.” diye imzalamıştı bana. Yeniden yaşadım o kederli, acılı, kanlı günleri.     
Bu kitabı bulup okuyun, yakın tarihteki bir kıyımın ilk elden tanığına katılın, duygudaşlık kurun. 

AYDAN YALÇIN’DAN “ENKAZ SİNEMASI”

Nilüfer Belediyesi ile Bursa Yazın ve Sanat Derneği'nin (BUYAZ)  düzenlediği ‘BUYAZ İhsan Üren Şiir Ödülü bu yıl Aydan Yalçın’ın “Enkaz Sineması”na verildi. Bence Seçici Kurulun çalışkan, üretken, verimli bir şairi bu ödüle değer görmesini sevinçle karşıladım. Yerini buldu dedim   

“Enkaz Sineması” (**) şairin 5. şiir kitabı. Şiirsel denemelerini de  “Dikenli Taç” kitabında toplamıştı. 
Aydan Yalçın toplumsal duyarlığın, şair sorumluluğunun bilinciyle 6 Şubat 2023 depreminin enkaz altından yükselen enkaz çığlıklarını bir kez daha anımsatıyor bize. Ve diyor ki
“Sessiz çığlıklarıyla hangi tarafa dönsem bir dolu enkaz. Enkaz altında kalmış insanlarımız, enkaz altında kalmış şehirlerimiz, enkaz altında kalmış anılarımız, tarihimiz, enkaz altında kalmış aciz bir devlet, enkaz altında kalmış tanrı… Acı ve öfke büyüktü.” (Karnaval Dergi)     
Aydan Yalçın’la yaşamın kırılgan, acımasız, kirletilmiş, çürümüş, kokuşmuş sokaklarını dolaşırken, hem öfkesini hem yaşanan  sıkıntıların, yıkımların yüreğindeki yangının çığlığını duyumsuyoruz.  Bunca acı, sıkıntı, korku, gerilim, tedirginlik, olumsuzluk, karanlık, öfke karmaşasından yenik çıkmıyor; ancak Korkunun Islığı’nı da çalıyor:
“yoruldum / nasıl bir çürüme / kokuşma bu / neden bu kadar kalınlaştı maskemiz? / alın mermerimiz neden çatlıyor sürekli / yüzümüze yapışmış / tırnağımızda biriken / bu öfke, bu bencillik neden”
     

Aydan Yalçın’a kulak verelim, o çığlığı duyalım:     “Ülkemin, insanlarımızın yaşadığı öfke, çaresizlik, yorgunluk elbette şiirlerime yansıdı. 
Şiir, şairi iyileştiren, sakinleştirendir de bir bakıma. Belli ki yazdığı için çıldırmamıştır Sait Faik. 
Enkaz Sineması, altında ezildiğimiz, yaşam mücadelesi verdiğimiz tüm enkazların kitabıdır.  Ve ne yazık ki bu enkazın altında en çok kadınlar ve çocuklar kalıyor.”


    

(*)   Maraş’taki Çocuk, Birgül Sarıkaya, Şey Kitap Y.,  2024, 206 sayfa
(**) Enkaz Sineması, Aydan Yalçın, Yazılı Kâğıt Y.,  Şubat 2024 86 sayfa