Sisler yavaş yavaş dağılırken ülkenin ne kadar büyük bir tehlikenin eşiğinden döndüğü de gün yüzüne çıkıyor. Bugüne kadar gördüğümüz darbe ve darbe girişimlerinin en korkuncunu, en gaddarını ve en alçakçasını yaşadığımızı kavrarken şaşkınlığımız da giderek artıyor.
İhanet, kumpas, iftira, din sömürüsü, canilik, alçaklık, hezeyan, paranoya, sinsilik ne isterseniz var bu korkunç örgütlenmenin içinde.
Aslında pek fazla şaşırmamak gerekiyor. Yeni değiller. Son yarım yüzyılın aymazlığı var bu ihanette. Demirel var, Özal var, 12 Mart ve 12 Eylül faşist cuntaları var. Ve elbette “Ne istediler de vermedik?” diyen AKP iktidarı var.
Adım adım geldiler. Medyada birkaç cılız sesin dışında kimse ses çıkaramadı. Çıkaranları da ezdiler, vurdular yok etmeye çalıştılar. Hani Erdoğan “inlerine gireceğiz” diyordu ya bakın daha 1999 yılında Cumhuriyet Gazetesi'nde yayınlanan bir yazı dizisinde Hikmet Çetinkaya o inleri nasıl anlatıyor;
“Medya susuyor, herkes Fetullahçı kesilmiş.
Ankara Gazi Çiftliğinde bir ev, Keçiören'de Meltem Apartmanı, Aydınlıkevler'de bir kurs, Cebeci'de Nur Apartmanı, İstanbul Çengelköy'de, Kadıköy'de Çukurbostan'da, Topkapı'da, Güngören'de, Bakırköy'de, Beyazıt'da evler, kurslar. Kayseri'de, Manisa'da, Aydın'da, Samsun'da, Eskişehir'de evler, yurtlar, dersaneler. Hepsi 'İslamı yaşamak isteyen' insanlar üretiyor.
-Parasız özel kurslarda, derslerde ayrı olarak öğrencilere dini eğitim verildiği, namaz kıldırıldığı,
Nur risalelerinin okunup açıklandığı, şeriatı övücü sözler söylendiği,
-Askeri lise sınavlarına girecek öğrencilerin sınav yerlerine bizzat kurs görevlileri tarafından götürüldükleri,
-Sakat öğrencilerin yerine sağlam öğrencilerin muayeneye götürülerek sağlam raporu aldıkları,
İzmir Maltepe Askeri Lisesi'nde öğrenime başlayan öğrencilerle temaslarını sürdürdükleri,
-Hafta sonlarında bunları alıp Hatay, Balçova, Buca, Bozyaka, Yeşilyurt'ta bulunan cemaat mensubu kişilere ait evlere götürüp, karınlarını doyurdukları dini konuda filmler izlettirdikleri...
Saptanıyordu.”

Bir tespit de 1996 yılında Araştırmacı gazeteci Ruşen Çakır'dan;
“Fetullahçılar, öğrenim çağındaki gençleri temel alan tebliğ çalışmaları sonucunda bugüne kadar nice 'babayiğit' yetiştirmiş durumda. Kadrolarını devletin “hizmetine” koymayı yeğleyen bu cemaat, aynı zamanda çok geniş mali olanaklara sahip. İleride bir gün kendine güveni geldiğinde, cemaatin siyasi iktidara sahip olmak isteyebileceği 'teorik' olarak varsayılabilir.”
Alçakça öldürülen Necip Hablemitoğlu'da 2002 yılında yazdığı 'Köstebek' adlı kitapta düzmece belgeler düzenleyen ve her türlü sahtekarlığı rahatlıkla yapan kişilerden oluşan bu örgütün kullandığı metodlar nedeniyle geleceğimizi karartacağını ve savunma reflekslerimizi yok etme misyonunu yüklendiğini belgelememiş miydi?
Adım adım geldiler, bağıra bağıra geldiler. Cumhurbaşkanlarının, Genel Kurmay Başkanı'nın, kuvvet komutanlarının bir adım gerisine kadar girdiler. Ordu oldular, yargı oldular, polis oldular, öğretmen oldular. 200 milyarlık servete ulaştılar.
Aymadılar, ruhları duymadı. Şimdi nasıl temizleyeceğiz diye düşünüyorlar.
Zor günlerden geçiyoruz. Şimdi sağduyu zamanı...