Bugün size bir markadan değil, harekete dönüşen bir fikrin hikayesini anlatmak istiyorum. Bazı markalar yalnızca ürün satmaz; bir adım atar. Markayı araştırırken, TOMS’un yalnızca bir iş modeliyle değil, güçlü bir farkındalıkla doğmuş olması dikkatimi çekti.

2006 yılında Arjantin’in sokaklarında yürürken, Blake Mycoskie’nin gözleri ayakkabısız çocukların ayaklarında değil, onların hayatlarındaki eksik olanı görmekti. Bir iş fikrinden çok daha fazlası gelir aklına. Her satılan ayakkabı için ihtiyacı olan bir çocuğa bir çift ayakkabı bağışlama modeli—One for One. Böylece “Tomorrow’s Shoes”un kısaltması olan TOMS doğdu. Yalnızca bir ayakkabı markası değil; bir sosyal etki hareket. Kuruluşundan bu yana 100 milyondan fazla ayakkabı bağışlar, 105 milyondan fazla hayatı olumlu yönde etkiler.

Markanın sosyal girişimcilik anlayışı zamanla gelişir. 2009’da uluslararası kalkınma ve sağlık alanında çalışan bağış ekibi kurar. 80 ülkede 200’den fazla sivil toplum kuruluşuyla iş birliği yapar. 2011’de Seva Vakfı ile birlikte TOMS Eyewear başlatılır; gelirler, görme sağlığına erişimi olmayan bireyler için kullanılır. 2014’te TOMS Roasting Co. İle kahve satışları, Water for People iş birliğiyle güvenli suya erişimi olmayan topluluklara umut olur.

Bugün TOMS, kârının üçte birini yerel düzeyde eşitlik inşa eden projelere ayırıyor. Didi Hirsch gibi kuruluşlar aracılığıyla gençlere ücretsiz ruh sağlığı desteği sağlanıyor. Brave Trails, LGBTQ+ gençlerin liderlik potansiyelini ortaya çıkarıyor. GirlForward, mülteci kız çocuklarına güvenli alanlar ve eğitim fırsatları sunuyor. Think Outside Da Block gibi girişimler, fiziksel güvenliği savunuyor. Magic Bus ise çocukların yoksulluktan kurtulup eğitimlerini tamamlamaları için çalışıyor.

2007’de Pepperdine Üniversitesi öğrencilerinin başlattığı Ayakkabısız Bir Gün kampanyası, 2014’te küresel bir farkındalık hareketine dönüştü. İnsanlar çıplak ayakla yürüyerek, sosyal medyada WithoutShoes etiketiyle fotoğraflar paylaşarak, bir çift ayakkabı bağışlanmasına vesile oldular. Bu strateji, tüketiciyle duygusal bir bağ kurmanın en etkili yollarından biri. Çünkü insanlar artık sadece ürün değil, anlam da satın alıyor.

*********

Her başarı hikâyesinin bir kırılma noktası vardır ya. İşte TOMS, yıllar boyunca dünyayı daha iyi bir yer haline getirmek için adım attı—her satılan ayakkabıyla bir çocuğun hayatına dokundu, her projede umut taşıdı. Ancak iyilikle yürümek, her zaman düz bir yol değil aslında. Zamanla, sosyal sorumluluğa duyulan derin bağlılık, işin diğer yönlerini gölgede bıraktı. Ürün inovasyonu geri planda kaldı, rekabet sertleşti. Ve sonunda, 2020 yılında TOMS, 300 milyon dolarlık borcun eşiğinde duruyordu. Bu sadece bir finansal kriz değil, bir dönüm noktasıydı.

Şirketin sahipliği, kurucusu Blake Mycoskie ve Bain Capital’den alacaklılara geçti. Ama bu bir son değil, bir yeniden başlamaydı. Yeni sahipler, TOMS’un kalbindeki iyiliğe inandı ve 35 milyon dolarlık bir yatırım yaparak bu inancı devam ettirdi. Bir markanın yalnızca ayakta kalma değil, yeniden ayağa kalkma hikâyesidir. Bence TOMS’un özü, sadece ayakkabı değil; yeniden umut etmek.

Marka, çevresel sürdürülebilirlikte de iddialı. B Corp ilerlemesinin %50’sinden fazlası çevresel kategoride. 2014’ten bu yana 81.500’den fazla ürün yeniden geri dönüşümle kazandırıldı. ThredUp platformu ile ikinci el satışlar destekleniyor. Her yıl ofislerini kapatıp çalışanlarını gönüllü çalışmalara yönlendiriyor. Çünkü TOMS için iyilik yalnızca bağışla değil, davranışla da olur.

*********

Giydiğiniz ayakkabı bir hikaye anlatıyor Markanın hikayesi, bir çift ayakkabının dünyayı nasıl değiştirebileceğini gösteriyor. Her adımda bir çocuğun gülümsemesi, bir gencin umudu var.TOMS giydiğinizde sadece bir ayakkabı değil, bir anlam taşıyorsunuz. Çünkü bazen en büyük değişim, en küçük adımla başlar.

İyi okumalar dilerim.