Yönetim ve danışma kurullarında görev aldığım bir gönüllü kuruluş, bir sivil toplum kurumu olan Karadeniz Dernekleri Konfederasyonu (KADEKON) tarafından geliştirilen, ayrıntılarından aşağıda bahsedeceğim bir büyük proje olan “DESTINATION BLACK SEA – DESTİNASYON KARADENİZ“ başlıklı bir projenin ilk istişare toplantısını yapmak üzere Pazartesi ve Salı günleri Samsun şehrindeydim.

Bu projede yer almasını arzu ettiğimiz Samsun Ticaret Odası’nın Yönetim Kurulu Üyesi Sayın Oğuzhan Serinkaya Samsun ilinden bahsederken bu ili “İstiklalden İstikbale Giden Şehir“ olarak tanımlayınca bir şehre bu kadar yakışan bir tanımlama olabilir mi diye geçirdim içimden ve bu nedenle yazıma bu başlığı attım.

Samsun’a ilk gidişim 17 – 18 yaşlarında olduğum zamanlardı. O zamanlar küçük, çok da bakımlı olmayan ticaret ve sanayide yeni yeni kıpırdayan bir şehir görünümünde olan Samsunu bu ikinci gidişimde ticaret ve sanayide büyük bir hızla gelişmiş ve gelişmeye devam eden olağanüstü güzellikte bir kent olarak buldum.

Tabiat güzelliklerinin yanısıra düzgün bir şehircilik anlayışı ile planlanmış, belediyecilik hizmetleri bakımından başarılı, tertemiz bir şehir olan Samsun, spor olanakları, tarihi dokusu, birçok konuda hizmete açılmış tematik müzeleri ile kültürel açıdan, kafeleri ve sosyal etkinlikleri ile de sosyal açıdan dikkat çekiyor. Hele Atakum semti plajları ile adeta Miami.

Müze deyince yazmadan geçemeyeceğim bir yere gittim. Samsun’a kadar gelmişken Sinop’u da görelim dedik ve bir arkadaşın arabasını alıp ver elini Sinop dedik. Birçok tarihi mekanı, kaleleri vb. var ama biz doğruca Şair Sebahattin Ali'nin unutulmaz "Aldırma gönül aldırma" şiirini yazdığı ve 1999 yılında kapatılarak müzeye çevrilen Tarihi Sinop Cezaevi’ni görmeye gittik.

Gerçekten mükemmel bir müze olmuş, hele Sebahattin Ali’nin kaldığı hücrenin içinde kitap okuyup dolaşan, yazı yazan halografik Sebahattin Ali görüntüleri karşısında gözlerimizin dolmasını engelleyemedik. 3-4 m2’lik taş hücreler ve bunların duvarlarına raptedilmiş, orada kalan hükümlülerin bileklerine, boyunlarına vurulan prangalar bizi ayrı bir üzüntüye sevk etti. Bu müze mutlaka görülmeli.

Sinop’a gitmişken Türkiye’nin en kuzey kuzey noktası olan “İnceburun“a uğramamak olmazdı. Oraya da gittik fotoğraflar çektik. Daha da vaktimiz olsaydı Sinop’un meşhur Tatlıca Şelaleleri, Erfelek Şelaleleri veya Tatlıca takım şelaleleri, olarak adlandırılan irili ufaklı 28 ayrı şelaleyi de görmek isterdik. Ama bu doğa harikası yeri ve Sinop’un diğer değerlerini görmeyi bir sonraki ziyarete bıraktık.

Gelelim projemize. Bugünün dünyasında turizm hareketliliği sadece deniz, kum, güneş arayışının çok ötesine geçmiş, değişen tercihler doğrultusunda, alternatif turizm olarak adlandırılan, değişik spor dallarının uygulanmasına olanak sağlayan farklı arayışlara ve doğal ve kültürel beğenilere cevap veren destinasyonlara olan talep artmıştır.

Karadeniz Bölgesi gerek alternatif turizm unsurları olan rafting, dağcılık, kaya tırmanışı, paraglidding, dalış etkinlikleri, amatör balıkçılık, kara avcılığı, doğa yürüyüşleri, yayla konaklamaları gibi alanlara sunabildiği çok geniş olanaklar ve gerekse doğal ve kültürel kaynaklar bakımından çok zengin bir bölgedir.

Karadeniz bu özelliklere fazlası ile sahip bir bölgemiz olmasına rağmen tanıtım yetersizliği, kaliteli tesis azlığı, her ilin bireysel olarak kendini pazarlamaya çalışması gibi nedenlerle bu pazardan hakkettiği payı alamamaktadır.

Bu Projenin amacı Karadeniz’i bir bütün olarak turizm pazarında talep gören bir bölge olarak yerli ve yabancı tur operatörlerine tanıtarak bu bölgeyi uluslararası pazarda talep gören bir destinasyon haline getirmektir.

Bu hedefe ulaşabilmek için bölge şehirlerinin valilikleri belediyeleri, turizm il müdürlükleri, üniversiteleri, sektörde hizmet üreten özel kuruluşları, ticaret odaları, esnaf odaları ve bölge ileri gelenleri ile işbirlikleri tesis ederek yol almak şarttır. Bunu gerçekleştirme yolunda ilk adımı attık. Bunu diğer adımlar takip edecek. Devletimizin de desteği ile bunu başaracağız.