“Sayın Cumhurbaşkanım,
Adli yılımızın açılışının bu muhteşem sarayınızda yapılması yargı bağımsızlığımızın en somut kanıtıdır.

Ben Barolar Birliği Başkanı sıfatıyla, 3-5 ilin barosuyla burada bulunmaktan büyük bir gurur duyuyorum.
Daha önce de belirttiğim gibi hazırladığınız yargı reformu Türkiye ittifakının bir yol haritasıdır.
Sizi temin ederim ki bu reformlarla AB standartlarının da üzerine çıkıyoruz.

Eminim yıllardır önünde beklediğimiz AB'nin kapıları artık ardına kadar açılacaktır.
Hele bir kısım avukatlara yeşil pasaport verilmesi vaadiniz var ya, işte orada yargı reformu zirve yapacaktır.
Bu açıklamayı yaptığınızda kollarımı nasıl açtığımı, sizi nasıl kucaklamak istediğimi gördünüz mü? En fazla alkış sesinin benden geldiğini anlamanız için kameraların önünde ne hallere girdiğimi bir bilseniz...
Lideri bulunduğunuz partinizin iktidarında yargı bağımsızlığına en ufak bir müdahale gelmemiştir.

Hiçbir avukatın savunma hakkı elinden alınmamış, polis ve jandarma şiddetine maruz kalmamıştır.

Hapisanelerde bir tek avukat bile bulunmamaktadır.
Kuvvetler ayrılığı prensibinin tam olarak uygulandığını gösteren bir uygulama da şu anda bu muhteşem salonda ortaya konulmuştur.

Bakın bakanlar, milletvekilleri ve yargı mensupları nasıl da ayrı ayrı öbekler halinde oturmaktadır.
Ancak bütün bunlara rağmen, karşınızda cübbemin önünü ilikleyemeden konuştuğum için beni affetmenizi rica ediyorum.

Gittiğim tüm terziler cübbeme ilik açılıp, düğme dikilemeyeceğini söylediler.
Yine de başkanlıktan düşürülme ihtimaline karşı sakal bırakmaya karar verdim.

İktidar partisinin başkanı olarak bu durumu değerlendireceğinize inancım tamdır.
Hay Allah!

15 dakika ne çabuk doldu.

Artık bu konuşmamdan sonra gelecek yıl lutfedersiniz konuşmamı 20 dakikaya çıkarırlar.

Meramımı anlattığımı zannediyorum.

Saygılar sunarım.''
Değerli okurlar, 2 Eylül günü Adli Yıl'ın açılış töreni dolayısıyla Saray'da düzenlenecek törende Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu bu konuşmayı yapar mı?

Bilemeyiz.

Ancak son gelişmeler üzerine ağzından bu cümleler çıkmasa bile, buna benzer görüşlerin gönlünden geçeceğini tahmin ediyorum.
Bir zamanlar ''68'liler 6. Filo olayları dolayısıyla böbürlenmesin'' diye ahkam kesen, Münevver Karabulut Cinayeti'nde caninin babasını 1 milyon dolar karşılığı savunduğu söylenen bu kişiyi, bazı çevreler CHP Genel Başkanlığı'na, hatta Cumhurbaşkanlığı'na aday göstermişlerdi.

Yazıklar olsun....