Nasıl çeşit çeşit, farklı karakterde insan var; hayvanlar da öyle.
Kediler böyledir, köpekler şöyledir diye genelleme yapmak, pek de doğru değil. Sonuçta her hayvanın kendine özgü bir karakteri ve o karakterin oluşmasına neden olan olaylar var.
Sokakta birlikte yaşadığımız hayvanların da kimi uysal, kimisi ise agresif yapıda olabiliyor.
Kediler biraz daha “yalnız kovboy” takılmayı ve sevmediği ortamlarda görünmez olabilmeyi bilir. Köpeklerde ise durum farklı. Sokaktaki agresif köpekler, maalesef “hassas” ve “sıkıntılı” bir konu.
Sonuçta ısırmaya meyilli, hem insanlara hem de sokaktaki diğer hayvanlara zarar verebilecek kapasitede köpeklerle zaman zaman karşılaşabiliyoruz.
Hayvanın o noktaya gelmesine; güvensiz, saldırgan ve agresif olmasına neden olan etkenlerin çoğu maalesef “insan kaynaklı”.
Ama bu konu dipsiz bir kuyu, bir kere yazmaya başlasak köşeler yeterli gelmez.
***
O yüzden ben bugün; “agresif” tanımlamasının her hayvan için rahatça kullanılabiliyor oluşundan bahsedeceğim.
Agresif denilen hayvanın agresif olduğunun kesin delillerle ortaya konması şart. Yani, her kafasına esenin, mahallesindeki uysal bir hayvanı “agresif” diye etiketleyip, barınağa tıktırmaya hakkı yok. Mesela havlayan her köpek agresif değildir. Zaten agresif hayvan kendini belli eder.
Mesela bazı işgüzar “hayvansevmezler”, belediyeleri arayıp, “Falanca hayvan burada bir çocuğu ısırdı, gelin alın” diyor. Belediye ne yapıyor? Gelip alıyor.
Hangi çocuğu ısırdı, ısırma raporu nerede, kimler sözkonusu hayvanın ısırma yaptığını görmüş; başka örnekler var mı? Kimse sormuyor.
Bir insanın bir insanı öldürdüğü iddia edildiğinde, polis delil topluyor, savcı soruşturuyor, hakim de zanlı hakkında kararı veriyorsa; hayvanlar hakkında da hüküm verilirken yargısız infaz yapılmaması lazım.
Demiyoruz ki hayvan mahkemeleri, polisi, savcısı olsun; biliyoruz ki bizim ülke daha insanlarına “adalet”i doğru düzgün sağlayamaz halde... Ama en azından belediyeler böyle telefonlar aldıklarında, görevli arkadaşlar azıcık zaman ayırıp sorup, soruştursun. Gelen her telefona, balıklama atlamasın.
Sokakların masum canlarına dokunulmasın.
***
Hayvanseverlerce bana iletilen bilgiler bazen umudumu kırıyor. Mesela bir arkadaşımız Işıkkent barınağına götürülmek istenen bir köpeğin neden alındığını sorduğunda “Şikayet var, agresifmiş” cevabını almış. “Ben bu köpeği biliyorum, şimdiye kadar kimseyi ısırmadı” deyince de, belediye görevlileri “İlla ısırma mı yapmaları lazım” deyip, köpeği alıp götürmüş.
Evet güzel kardeşim, illa ısırma yapması, en azından teşebbüs etmesi lazım. Öyle, kafanıza estiği gibi, kimseye zarar vermeyen hayvanları, “havladı” diye toplayamazsınız.
Mesela polis; telefonda hararetli şekilde konuşan bir adamın tipini beğenmese... “Bu adam da bağır çağır konuşuyor, bu agresiflikle kesin birine zarar verir” diye düşünse; daha ortada suç yokken, adamı hapse atıp sonra da “İlla adam mı bıçaklaması lazım” dese, olur mu?
Bu soruya cevabınız “Olmaz” ise, o zaman sırf havladı diye köpeklerin agresif diye yaftalanıp, barınaklara kapatılmasına da karşı çıkmalısınız.
Yukarda demiştim; agresif köpekler konusu biraz “hassas” bir konu diye; haftaya da işin “hassas” kısmından bahsedeceğim.