Gözümün önünde cukkalayanlar gördüm… O bile bu kadar koymadı.
Hatta lüpletenler, “Yarısı patrona yarısı bana” yapanlar…
O bile bu kadar ağır gelmedi…
“Onursuz” deyip geçtiydim…
Çünkü meslek topluluğu hemen dışlayıverirdi. Öyle olurdu…
Böyle idi bu iş…
Taa ki “Yandaş” dedikleri basın şekli ortaya çıkana kadar…
***
Hatırla; Karşıyakalı bir kardeşimiz, Kos Adası’nda vefat etti.
17 Temmuz’daki “Bodrum depremi” diye anılan gün.
Hemen drama çakıldı, yandaş takunyalı basın tarafından…
“Kos adasındaki caminin minaresi depremde devrildi.
Bu kardeşimizin kafasına düştü…”
Bazı kafası örümceklenmiş insan müsveddeleri iğrenç yorumlar yaptı.
Bunları burada anmıyorum, anladınız muhtemelen…
“Allah cezalandırdı” falan…
Vay arkadaş ben bile inandım.
“Kısmetine bak çocuğun” diye hayıflandım.
Hatırlıyorum, Kos’ta Osmanlı’dan kalma caminin fotoğrafı
Bir de bizim Karşıyakalı rahmetlinin vesikalık fotoğrafı vardı.
***
Yunus Emre, genç bir rehber…
Türkleri, Samos, Rodos, Kos gezdiriyor…
Bir şekilde tanıştık…
Aklımda oralarla ilgili bir tek bu konu var sordum… Aynen bunu söyledi;
“Abi ben böyle rezalet görmedim. Ulaşamadım o ş…siz gazeteye…
Külliyen yalan abi…
Caminin, şadırvanı çökeli yıllar olmuş öylece duruyor.
Yunan, ellemiyor, virane.
O minareyi de İtalyanlar yıllar önce düzeltmiş, aslan gibi de ayakta…
Rahmetlinin öldüğü yere gelince;
Orası küçük bir bar. Duvarları yıkılınca altında kalıyor…
Ahanda sana, fotoğrafını da yolluyorum..”
…..
Hakikaten böyle algı yönetimi, böyle kepazelik görmedim.
Her alanda , her konuda çirkeflik diz boyu...
Konunun cami ile alakası, ilgisi yokken, demediklerini bırakmadılar…
Böylesine ne diyeyim… Ölünün ardından salladığınıza mı,
Ölünün kemiklerini sızlattığınıza mı?
İnsanlıktan vaz geçmenize mi?
Nereye sayayım… Allahsızlar…
***
Ararsan bulursun (+18)
Abilik üstüme yapıştı. Hadi size de bir kıyak yapayım, özet tarafından. Hafif yaş alınca “Güzin abi” oluyorsun. Geçen hafta 5 arkadaşla dertleştik. 5’i ayrı insan, 5 derdin 5 i aynı. “Aldatıldım”, ”Terk edildim”, “Aldatıldım” diyenlerin hepsi hafiye mübarek. Elde tam delil yok. Kaygı var, tasa var, “Ya aldatılırsam” var…
Bu kaygı yemiş bitirmiş… Hele kızlar…
Cep telefonu karıştırma, cep kontrolü, gömlek koklama, ceket kontrol… Don kontrol… Yahu, başka kadın profili oluşturup kocasını tavlamaya çalışan, bunu ısrar ederek becerdikten sonra boşanma kararı alan var…
Kendi kendisiyle aldattırmış kendini, sayın seyirciler…
Hemşire;
Hapishane değil,
Mekan, evin senin evin… Tutuklun değil senin kocan…
Unutma aşklar biter… Kadınlarda 4 yıl, erkeklerde 18 ay aşkın ömrü… Sonrası dostluk, sevgi, ortak hedefler, iyi arkadaşlık… Zıplama yerinden hemen… Egolarınla , hormonlarınla saldırırsan Ne ararsan onu bulursun…
Unutma;
Zaten; Sadakat, çaresizlikten doğar…
Ah o zehirli ego, her şeyi kovar…
***
Çok yakıştı…
Okan Yüksel Baba… Dürüstlüğünü , mertliğini örnek aldığım nadir insanlardandır.
Aykırıdır, kemiksiz dillidir… Adam gibi adamdır…
Adam gibi “Merhaba”nın telif sahibidir… Şu kısa hayatta, adı bir kez daha onurlandı.
Yaşarken, adına verilmiş park açıldı. Aferin İzmir’e…
Aferin Karşıyaka Belediyesi’ne… Gurur duydum Okan Yüksel Parkı'yla…
Okan Abi!
Çok yakıştı be…
***
Bürütüs işler…
Yollar allak bullak onu biliyoruz. Şimdi de fevzipaşa bulvarında oynama var. Fevzipaşa, tamamen Basmane yönüne dört şerit oldu. Gazi Bulvarı eski durumunda. Bütün yollar Basmane’ye çıkıyor. Oysa Gazi Bulvarı’nın Konak yönü gidişi akşamları tam kilit oluyordu. Madem kapanacak bari, Fevzipaşa tam gidiş, Gazi tam dönüş olmalıydı. Şimdi 6 şerit Basmane’ye, 2 şerit Konak’a gidiyor… Nasıl projeleniyor bu işler anlamıyorum ki …
Bürütüs, Bürütüs işler..
***
DELİ ZİYA; Maçları müftüler yönetsin… Allah korkusu var netekim…